"Emniyet Müdürü giderken Engin Dinç neden görevinde duruyor, onu kim koruyor"

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, Ankara'daki patlamanın ardından Ankara Emniyet Müdürü Kadri Kartal'ın görevden alınmasının toplumda oluşan talep ve artan tansiyonu düşürmeye yönelik bir hareket olduğunu söyledi.

Bir bürokratı görevden almakla hiçbir şeyin çözülmeyeceğini belirten Özel, "Siyasilerin hesap vermesi lazım. Hesabı verecek olan siyasilerdir. İstifa, görevden alma olacaksa en az bakan düzeyinde olması lazım. Ama bürokratta da istifa ettireceksiniz bu mesele bir kere Ankara'da olmadı. Engin Dinç denen kişi Suruç'ta var, Diyarbakır'da var, Ankara'da var. Bunların hepsinde bulunduğu istihbarat daire başkanı olarak deyim yerindeyse çuvalladı. Eğer bir kötü niyet yoksa çuvalladığı görevini yapamadığı açıkça ortada ve bu şartlar altında Ankara Emniyet Müdürü görevden alınırken istihbarat daire başkanı neden görevinde duruyor. Onu kim koruyor. Hangi güç onu hala daha ortada tutuyor bu gerçekten tartışmalı." diye konuştu.

Cumhuriyet Halk partisi Grup Başkanvekili Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ankara patlaması sonrası gelen yayın yasağının alışıldık bir yasak olmadığını belirten Özgür Özel, "Eleştiri yasaklanıyor. Bu yasak aslında soruşturmada delillerin toplanması, faillerin bağlantılarının bulunması ve faillerin bağlantıları dış bağlantıları noktasında yapılabilecek bir soruşturmanın sağlıklı yürümesi için alınmış bir karar olsaydı ilk dakikalarda, ilk saatlerde alınması gerekirdi." dedi.

Alınan bu kararın iktidarın eleştiriden muaf tutulması için alındığını kaydeden Özel, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Mecliste çok konuşuluyor. Bu kararla birileri Ahmet Davutoğlu'nu da susturmak istedi. Çünkü konu hakkında her gün birbiri ile çelişen izaha muhtaç hatta çok şaşırtan açıklamalar yapıyor. Mesela 'Biz bir canlı bombacıyı eylem yapmadan yakalamayız çünkü hukuk devletinde suç işlememiş oluyor' diyor. Eylemi yaptığında ne bomba, ne bombacı ne etrafında canlı birisini bırakıyor zaten. Böylelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı diyor ki, 'Biz canlı bombacıyı yakalayamayız hiçbir zaman' bunlar bir çok yönüyle doğru değil. Kaldı ki, slogan atanı, tweet atanı önleyici gözaltı ile gözaltına alıyorsun, cumhurbaşkanının mitinginden önce Berkin Elvan afişi sallayacak kaygısıyla gençleri topluyorsunuz ama bombacıya gelince önleyici gözaltı yapamıyorsunuz veya önceden engelleyici bir çalışma yapamıyorsunuz. Mantıklı değil, savunulacak tarafları yok. Son açıklaması da öyle diyor ki, 'Suriye'den geldiler'. Tamam Suriye'den geldiler. Suriye sınırından nasıl geçtiler, sınırdan geçmedi ise sen sınırları niye koruyamadın. Girdiği andan buraya kadar nasıl geldi. İşte bugün çeşitli gazetelerde yayın organlarında var. Kahvaltıyı nerede yapmışlar kaç kere araç değiştirmişler. Bunları bu ana kadar bilmek lazım. Devlet niye var, hükumet niye var. Biz kime güveneceğiz. Şuan da ya yine Davutoğlu'nun takip edemedikleri birileri Suriye'den geliyorsa."

"BENİM ANNEM HER GÜN BENİ ARIYOR ÇÜNKÜ SÜREKLİ KORKUYOR"

Toplumda herkesin korktuğunu, eşinin kızını sabah okula yollarken korktuğunu ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili, "Beni Ankara'ya yollarken korkuyor. Benim annem her gün beni arıyor çünkü sürekli korkuyor. Ki ben milletvekiliyim. Düz vatandaş, sahadaki vatandaş ve anneleri aileleri korkuyor. Bizim korkmamamız için devletin devleti gibi olması lazım. Devletin güven vermesi lazım. Şuan da hükümet kontrolü kaybetmiş durumda. Hükümet kimseyi koruyamıyor. Öyle bir duruma geldi ki, hükümet bu ülkede, herkesin korktuğu bir ülkede güveni tesis edemiyor. Bu korkuyu yenmemiz lazım hep beraber. Bu korkuyu yenecek bir şeyler yapmamız lazım. Türkiye bir korku imparatorluğuna döndü. Herkesin kendinden değil ama yakınlarının hayatında endişe ettiği bir yer var. Ülkenin Başbakan'ı diyor ki, 'Suriye'den geldiği için takip edemedik'. Nereden gelse edecektik. Gölbaşı'ndan mı çıkıp gelecek canlı bomba. Elbette dışarılardan bir yerlerden gelecek. Az bir yolda gelmemiş. Kaç şehir değiştirmiş, değiştirirken plaka tanıma sistemleri, yol kontrolleri neler neler var olması gereken demek ki bunların hepsini atlatmış. Bu bir itiraf ama bir muhalefet partisi grup başkanvekili olarak ben desem ki 'Bunu yapamadınız' evet bu bir eleştiridir belki bir cevabı vardır ama başbakan deyince ne diyesiniz." diye konuştu.

"TÜRKİYE AĞLADI KARDEŞİM BİR TEK ADALET BAKANI GÜLÜYORDU, O GÜLENDEN ONUN HESABI SORULUR"

İçişleri ve Adalet Bakanını istifaya davet ettiklerini belirten Özel, "İstifaya davet ediyoruz. Çünkü ülkenin içişleri bakanı 100 kişi öldüğünde güvenlik zaafı yok diyorsa, güvenlik zaafını kabul edilmesi için kaç kişinin ölmesi gerekiyor. Böyle bir sorumluluk asla kabul edilebilir bir şey değil. Bu yüzden demokrasilerde olması gereken şey hesabını vermesi lazım ve istifa müessesini çalıştırması lazım. Çalıştırmadı. Bu hata, bu gaf ne yaptıysa artık bu o ana kadar kendinin idi. Makul bir süre geçti. Eğer azletmiyorsa Başbakan o kusuru paylaşıyor, o hatayı kabulleniyor, o suçu üstüne alınıyor demektir. Bundan sonra Başbakan'dan sorulur bunun hesabı. İstifa yoksa azledecekti, azletmiyorsa bundan sonra bunun hesabı Başbakan'dan sorulur. Bir de yanındaki var Adalet Bakanı. Zaten ülkede adalete duyulan güven yüzde 20'lerin altına inmiş. O gün Adalet Bakanı'nın özelliğine dikkat çekelim. Teknik çok yönden eleştirebiliriz. Bunu bir kenara bırakıyorum. O gün bütün Türkiye ağladı kardeşim bir tek Adalet Bakanı gülüyordu. Bütün Türkiye ağlarken bir kişi gülüyorsa o gülenden onun hesabı sorulur. Ondan hesabı sormuyorsan o gün ki alaycı kıkırdamalarını sen yapıyorsun demektir o zaman Başbakan'dan sorulur. Zaten 15 günü kalmış bir bakan şunun şurasında. Zaten 15 günlük bakan zaten konjonktürel bakan. Bir tanesi zaten 17-25 aralık sürecinin ödüllendirilmiş valisi, emir eri bunlar, ona bir itirazımız yok. Onlarda uğraşma niyetinde de değiliz. Ama vatandaş adına birilerinin hesap sorması, birilerinin hesap vermesi lazım. Bu hesap vermeme kültürü vatandaşın vicdanını rahatsız ediyor. Yoksa 15 gün daha binse o kırmızı plakaya ne binmese ne." İfadelerini kullandı.

Ankara Emniyet müdürünün görevde alınması toplumda oluşan bu konudaki talep ve artan tansiyonu düşürmeye yönelik bir hareket olduğunu vurgulayan Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Özel, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir bürokrat ve o bürokratı görevden almakla hiçbirşey çözülmüyor. Bir kez herkes bunu bilsin. Siyasilerin hesap vermesi lazım. Hesabı verecek olan siyasilerdir. İstifa, görevden olma olacaksa en az bakan düzeyinde olması lazım. Ama bürokratta da istifa ettireceksiniz bu mesele bir kere Ankara'da olmadı. Engin Dinç denen kişi Suruç'ta var, Diyarbakır'da var, Ankara'da var. Bunların hepsinde bulunduğu istihbarat daire başkanı olarak deyim yerindeyse çuvalladı. Eğer bir kötü niyet yoksa çuvalladığı görevini yapamadığı açıkça ortada ve bu şartlar altında bir istihbarat daire başkanı, Ankara Emniyet müdürü giderken neden görevinde duruyor onu kim koruyor, hangi güç onu hala daha ortada tutuyor bu gerçekten tartışmalı."
CİHAN
16 Ekim 2015 18:14
DİĞER HABERLER