EMO, Elektrik Tesisleri Kabul Yönetmeliği'ni yargıya taşıdı

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Elektrik Tesisleri Kabul Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikleri yargıya taşıdı.

Oda yönetimi, dün yaptığı başvuruda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 6 Kasım 2015 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan Elektrik Üretim Tesisleri Kabul Yönetmeliği`nin bazı düzenlemelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulmasını talep etti. Elektrik üretim santrallarının faaliyete geçebilmeleri için zorunlu teknik kurallar ve denetim sürecini kaldırarak, ticari bakış açısıyla kamu yerine özel şirketlere aktarılan 'sözde kabul' süreciyle ilgili yargıya ilettiği temel tespit ve itirazları özetle şöyle:

"Elektrik üretim tesisleri aynı zamanda kuvvetli akım tesisleridir. Bu tesislerin üretim ya da tüketim olarak ayrılması bilimsel ya da teknik olarak olanaksızdır. Elektrik üretim tesislerinin kabul sürecine ilişkin teknik özelliklere yer verilmeksizin yalnızca idari düzenlemeye gidilmiştir. Elektrik tesislerinin üretim yapmaları için kontrol firması ile tesis sahibinin birlikte düzenleyecekleri rapor yeterli sayılmıştır. Bu rapor herhangi bir kamu biriminin denetim ya da onayına sunulmayacaktır. Kamu biriminin yer almadığı bu süreç 'kabul' işlemi olarak kabul edilemez. Kabul ya da ön kabul işlemi 'ticari faaliyetin ön koşulu' değildir; tesisin güvenli bir şekilde çalışıp çalışmadığının can ve mal güvenliği açısından tespit edilmesini içermektedir ki yönetmelik bunu yok saymaktadır. Yani amaç bakımından bile yönetmelik hukuka aykırıdır.

Tesisin güvenli çalışmasına engel oluşturan hata ve noksanların tespiti durumunda dahi kontrol firması tarafından hazırlanacak raporun nereye sunulacağı ya da gereğinin yapılması konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir.

Ön kabul ya da geçici kabulü olmayan tesislerin, mühürlenerek inşaat, montaj ve çalışmasının önlenmesi ancak Bakanlık eliyle yapılabilecekken, bu konuda bile yetki devri öngörülmüştür. Yönetmelikte elektrik üretim tesislerinin saha testleri, onaylı projeye uygunluk denetimi, ön kabul ve nihai rapor gibi bakanlık yetkisindeki konularda kontrol firması şirketler yetkilendirilirken, kabul işlemleri sonucunda düzenlenecek raporların bakanlığa sunulması dahi öngörülmemiştir. Söz konusu yetki devri hukuka aykırıdır. Enerji Bakanlığı`nın görev alanına giren asli ve sürekli kamu hizmeti niteliğindeki elektrik tesislerinin proje onay, kabul ve tutanak onaylarının yapılması görevini; hizmet gereklerine uygunluk ölçüsünde ve Anayasa çerçevesinde başka kamu kurum ve kuruluşlarına devretme olanağı da yoktur.

Ön kabul ya da geçici kabulü yapılmamış; Yönetmelik`te belirlenen süreçlerin işletilmediği tesisler tespit edilse dahi Bakanlık doğrudan bu inşaatları mühürlemeyecektir. Hukuka aykırı bir şekilde Bakanlık tarafından görevlendirilecek veya yetkilendirilecek gerçek ve/veya tüzel kişiler tarafından mühürleme işlemi yapılacaktır.

Kontrol firmalarının çeşitli şekillerde ilişkilendirildiği proje onay birimleri (POB) de bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kamu ya da özel hukuk tüzel kişilerinden oluşmakta olup, bu POB`lara ilişkin yetki devri de Enerji Bakanlığı`nın kuruluş yasasına ve Anayasa`ya aykırıdır. Üstelik sınırları belirsiz bir yetki devri söz konusudur.

POB tanımı yapılan ve yetki devredilen kuruluşların sıralandığı 'Elektrik Tesisleri Proje Yönetmeliği' ile ilgili EMO tarafından açılan dava halen devam etmektedir. Bu yönetmelikte de POB tanımı yinelenmiş, yetki devri yapılan kuruluş sayısı ise artırılmıştır. Özel kuruluşlara yetki devri Anayasa ve bakanlık kuruluş yasasına aykırı olduğu gibi yönetmelikle de düzenlemez. Elektrik dağıtım şirketleri, organize sanayi bölgeleri bünyesinde çalışan personel kamu görevlisi olmadığı için de bu kuruluşlara yetki devri mümkün değildir. TEMSAN, TSE, İller Bankası ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu`na da uzmanlık alanlarına ve kuruluş kanunlarına aykırılık taşıyan yetkilendirmeler yapılamaz. Elektrik tesisatıyla ilgili alanda uzman olan ve personel yapısı itibariyle de bu görevleri hakkıyla yerine getirecek nitelikteki kurumlar eliyle yürütülmesi gereken kamusal nitelikli görevlerin, ilgisiz kurumlara verilmesi kamu yararına da aykırıdır.

'Tesislerde çalışan personel vasıf ve eğitimine' ilişkin hükümler ise 'lisanslı' tesislerde çalışacak mühendislere Elektrik Tesisi İşletme Personeli Belgesi adı altında bakanlık tarafından yetkilendirilen kuruluşlardan sertifika alma zorunluluğu getirilmektedir. Öncelikle lisanslı ya da lisanssız ayrımının bilimsel, teknik ve hukuki açıklaması mümkün değildir. Bu bile yönetmeliğin teknik gerekliliklere değil ticari sürece odaklanan bakış açısını ortaya koymaktadır.

Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği`nde üniversite eğitimi almış elektrik mühendislerine ayrıca bir eğitim şartı getirilmemiştir. Tam tersine hem bu tesislerin hem de bu tesislerde çalışanların elektrik mühendislerinin gözetim ve sorumluluğunda bulunması esastır. Yönetmelikle getirilen sertifika alma zorunluluğu; 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 2457 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 6235 sayıl Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu`nun mühendislere verdiği hak ve yetkilere de aykırılık taşımaktadır. Ayrıca Enerji Bakanlığı`nın kuruluş yasasında bu tür bir yetki de yoktur. Bakanlığın yönetmelikle kendisine yetki tanıyarak, mühendislerin unvan ve yetkilerini kullanma haklarını kısıtlaması Anayasa`nın 48. Maddesi`ndeki çalışma özgürlüğünü de ortadan kaldırıcı niteliktedir. Yönetmelikte elektrik üretim tesislerindeki işletme ve bakım sorumluluğunun tüm mühendislik disiplinlerine açık hale getirilmesi, bakanlığın yapacağı eğitimle 4 yıllık elektrik mühendisliği eğitimlerinin dahi yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu yönetmelikle içeriği ve niteliği belirsiz bir eğitim sonrasında can ve mal güvenliği açısından yüksek düzeyde tehlike arz eden elektrik tesislerinde tüm mühendislerin çalışmasının önünün açılması Bakanlık açısından büyük bir çelişki doğurduğu gibi, bilimsel, teknik ve dolayısıyla kamu yararı açısından da kabul edilemez bir durum ortaya çıkmaktadır."

CİHAN
07 Ocak 2016 12:14
DİĞER HABERLER