Başakşehir formasını giymeye başlayan tecrübeli oyuncu, “Hocanın beni istemediğini duydum, başka şeyler duydum. Fenerbahçe gibi büyük kulüpler bir karar alıyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Bana bunun sebebini açıklamak zorunda da değiller. Önemli olan camialardır, bizler gelip geçiciyiz” dedi.
Emre Belözoğlu uzun süren sessizliğini sonunda bozdu ve adeta içini döktü. 2008-09 sezonunda transfer olduğu Fenerbahçe ile yolları ayrılan eski takım kaptanı, hem sarı lacivertli forma altında geride kalan 9 sezonu hem de tüm kariyerini değerlendirdi. Merak edilen konulara açıklık getirdi.
Fenerbahçe’yi takip eden basın mensupları ile öğle yemeğinde biraraya gelen tecrübeli futbolcuya, iki saatlik sohbette sorulmadık soru kalmadı. Çocuğu ile oynarken ekranda Terraneo’nun açıklaması ile ayrıldığını öğrenen Emre, Fenerbahçe’den aldıklarının karşılığını maddi ve manevi olarak verdiğini söyledi.
Gelecek planlarından bahsederken, İnter’de oynadığı dönemde Barcelona’dan da teklif aldığını açıkladı. Son yıllarda daha sakin bir yapıya kavuştuğunun altını çizen futbolcu, Dünya’da saha içinde ne yaşanıyorsa kendisinin de aynısını yaşadığını ancak bunun farklı yansıtıldığını söyledi. Artık kariyerinde yeni bir sayfa açan Emre Belözoğlu’nun içini döktüğü o satırlar...
“Kendimi Fenerbahçe’ye çok ait hissettim. Fenerbahçe’de çok güzel günler de, çok zor günler de geçirdim. Futbol ailesi içerisinde çok büyük hayal kırıklıkları olduğu için Fenerbahçe’den ayrılış biçimimde büyütülecek bir şey görmedim. Fenerbahçe’ye olan sevgim nedeniyle bu yaklaşımı gözümde hiç büyütmedim. Çünkü benim Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçe camiasına gerçekten çok büyük saygım ve sevgim var. Bu camiaya zarar verecek hiçbir davranışta bulunmak istemem. Nasıl olduğundan ziyade Fenerbahçe’den ayrıldığıma üzüldüm.
Çocuğumla oynarken...
Ben hayatım boyunca hiçbir hocanın işine karışmadım. Bu takımın kaptanıydım. Kucağımda çocuğumla oynarken sportif direktörün açıklamasını duydum. Bu kararı beklemiyordum. Menajerim başkanla görüşmüştü, onlar bir görüşmede mutabıktı, ben de onu bekliyordum.
Ne ben, ne menajerim Fenerbahçe ile sene veya rakam konuştuk. Başkanımın menajerimi arayıp ‘diğer ayrılan oyuncularla ilgili açıklamalar yaptık, Emre’yi ayrı tutuyoruz onunla görüşeceğiz’ diye söylediğini biliyorum. Benimle direkt görüşmedi, onun için bekledim. Bunun üzerine Fenerbahçe kaptanı olarak başka bir kulüple görüşemezdim. Fenerbahçe’nin aldığı karara saygı duyarım. Gönderilişimin sebebinin ne olduğuyla ilgilenmiyorum. Çünkü Fenerbahçe bana maddi manevi ne verdiyse karşılığını verdim. Huzur içinde ayrılıyorum Fenerbahçe’den.
Fenerbahçe’den ayrılığımda sebepler önemli değil. Hocanın istemediğini duydum, başka şeyler duydum. Ama Fenerbahçe’den ayrıldığım için genel olarak üzgün olduğumu söylemek isterim. Bir karar alınmış bunun mutlaka bir sebebi vardır. Fenerbahçe gibi büyük kulüpler bir karar alıyorsa mutlaka bir sebebi vardır. Bana bunun sebebini açıklamak zorunda da değiller. Önemli olan camialardır bizler gelip geçiciyiz. Önemli olan ne kadar iyi hizmet ettiğimizdir. Ben de en iyi şekilde hizmet ettiğimi düşünüyorum.
Yerim rahat dolar
Fenerbahçe’den bu son ayrıldığımda 2-3 kere boynuma sarılıp ağlayan insanlar oldu. Bu benim için zaten yeterli bir gurur. Eğer iyi hizmet ettiyseniz herkes aranır. Ama futbolda ve büyük camialarda sahanın içinden de sahanın dışında da kim ayrılırsa futbolcusundan yöneticisine, teknik adamına kadar herkesin yeri dolar. Gerçek olan camiadır, Fenerbahçe’dir. Benim de yerim rahat dolar.”
Bekir’in ‘Bu değişim doğruydu yıprandık’ sözünün hatırlatılması üzerine Emre Belözoğlu, “Bekir’in sözlerine katıldığım yerler de var. Futbolda değişim olmak zorunda. Fenerbahçe de değişmek zorunda. Kolay süreçler yaşamadı Fenerbahçe ve değişmesi gerekiyordu. Fenerbahçe’ye kendimi çok ait hissettiğim için ayrılık üzücü oldu. Ama hayat güzellikleriyle devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Gerçekleri Yanal açıklasın
Fenerbahçe’de yönetimin dışında hiçbir güç teknik direktörü gönderemez. Ersun Yanal’a sorun, ikimiz arasında yaşanan gerçekleri o anlatsın. Bu konuyla ilgili konuşmuyor, belki de kendisi adına doğru politika izliyor olabilir.
Emre Belözoğlu, Ersun Yanal konusunda da ilginç ifadeler kullandı. Tecrübeli oyuncu, “Yanal, Emre ve Volkan yüzünden gitti” iddiaları için, “Ersun Yanal benimle özelinde ne yaşadığını kendi söylesin. Ersun Yanal ile birebir yaşadıklarımı paylaşmak istemem. Fenerbahçe’de yönetimin dışında hiçbir güç teknik direktörü gönderemez. Hele Aziz Yıldırım’ın olduğu yerde bu hiçbir şekilde mümkün değildir. Oyuncu grubu olarak Ersun Yanal ile ilgili yaşanmışlıklar olabilir iyi veya kötü. Ersun Yanal için neler yaptığımı biliyorum. Ersun Yanal’a sorun, onunla ikimiz arasında yaşanan gerçekleri o anlatsın. Ersun Yanal bu konuyla ilgili konuşmuyor, belki de kendisi adına doğru politika izliyor olabilir. Bu kendisinin bileceği bir şey” diye konuştu.
Yanal’ın soyunma odasındaki ses kaydının sızdırılmasıyla ilgili orta atılan “Otobüsteki arka 5’linin işi” yorumlarına ise Emre, “Arka 5’li diyorlar, arkada 4 kişi oturuyor zaten, ben arkanın 2 önünde oturuyorum. Arka 5’lide oturmuyorum. Büyük camiada böyle dedikodular olur. Ben hayatım boyunca kulüp içinde yaşadığım bir çok şeyi eşime bile söylemedim. Kulübe sıkıntı yaratacak hiçbir şeyi paylaşmam” karşılığını verdi.
Önyargılar var
Emre şöyle devam etti:
“Bilic ile yaşadığım olay var. Geçmişten insanların ön yargıları bulunduğu için olaylara kimse benim tarafımdan bakmıyor. Türkiye’de özellikle Fenerbahçe üzerinden, benim üzerimden, Volkan üzerinden bir algı oluşturuldu. Özellikle yayıncı kuruluş yapmaya çalıştı ve bunda başarılı da oldular. Onun sıkıntısını biz Fenerbahçe olarak futbolcu olarak çektik. Bir kere daha gelsem duruşumdan birileri mutlu olacak diye taviz vermezdim.”
Barcelona’dan teklif aldım
“İnter’de oynadığım dönemde 2003 yılında mukavelimi uzattığım dönemde Barcelona’dan bir teklif geldi. Ama İnter’de mukavelimi uzattım. Ben kariyerimle ilgili daha uzun süre yurtdışında kalabilirdim. Şu anki profesyonel mental ve yaşantı tarzım olsaydı... İyi yaşamadım, gece hayatım yoktu ama kendime iyi bakmıyor, iyi beslenmiyor, ekstra çalışma yapmıyordum. Kendi resmime bakıyorum ben bayağı kiloluymuşum nasıl oynuyormuşum diyorum. Son 4-5 senedir doğru beslenip, doğru çalışıp, doğru yaşıyorum. Avrupa’da bir hayat yaşayabileceğime kendimi inandıramadım. 7-8 sene gibi kısa bir futbol hayatım oldu Avrupa’da. Şu an olsa, bu bir keşkedir Avrupa’da yüksek seviyede oynardım. Ben bütün ayrıldığım takımlardan kendi isteğimle ayrıldım, bir tek Fenerbahçe’den kendi isteğim dışında ayrıldım.”
İtalya’da havamız var
“Türkiye’de ne kadar kariyerli bir futbolcu olduğun unutuluyor” şeklindeki tespite Emre, “Ben de unutuyorum. Unutmak Allah’ın en büyük nimetidir. Ülkemizde benim özelimde değil, değerlerimize sahip çıkmadığımızı kabul edelim. İtalya’da sokaklarda hâlâ çok teveccüh gösteriyorlar. Hâlâ havamız var. Eşimle yeni tanıştığımda onu kandırmak için güzel oluyordu, insanlar beni sokakta tanıyınca hava atıyordum (gülerek). Fatih hoca kadar olamazsa da havamız var” yorumunu yaptı.
İyi oynamak bazen yetmez
“Nani’yi tanıyorum ama Fenerbahçe’yi daha iyi tanıyorum. Fenerbahçe kolay bir camia değil. Fenerbahçe’de bazen şampiyonluk yetmez, bazen iyi oynamak da yetmez. Fenerbahçe başka bir yer. Çok ciddi transferler yapıldı, yeni bir takım kuruldu. Yeni takıma Fenerbahçe’yi seven herkesin sabretmesi gerekir. Shakhtar maçınının ikinci yarısını internetten seyrettim. Gayet yeni bir takım olmasına rağmen beğendim. Tur için en az rakibi kadar şansı var Fenerbahçe’nin. Fenerbahçe kolay bir camia değil. Nani ve Van Persie ile beraber oynamaktan çok, yine Fenerbahçe’nin kaptanlığını yapmak daha güzel olurdu.”
İyi bir hoca olabilirim
“Teknik direktör lisansım var, hocalık yapabilirim aslında. Yöneteceğim takımı saha içindeki duygularımla izlerim. Yedek kulübesinde daha doğru yönetebileceğimi düşünüyorum. İyi bir eğitim alırsam, iyi bir teknik direktör olabilirim. Yapabileceğime de inanıyorum. Ama Türkiye’de futbolun içinden gelmiş insanlar bence kulüpleri yönetmeli. İyi futbolcu, kariyerli futbolcu olduğu için değil o eğitimi yapmış insanlar tarafından camianın içinde yönetici olarak yer almalı. Artık UEFA bir kriter getirdi istediğiniz kadar zengin olun, o kulübün parasını yönetmeniz gerekiyor. İtalyancam çok iyi, İngilizcem iyi. Futbolu bıraktıktan sonra dillerimi da da geliştireceğim.”
Futbolu orada bırakırdım
Emre, Felipe Melo ile kırmızı kart görmesine neden olan olay için “Melo’nun oyununa geldiğim için sinirlendim. 2 dakika önce sırtıma tükürmüştü. Futbol oynamak istediğim için kendimi tuttum. O gün içimden geçeni yapsaydım futbolu bırakırdım orada. Değmezdi yani. Futbol oynamaya karar verdiğim için farklı bir şekilde davranmadım. Aynı oyuncu tipi değiliz belki, bundan beslenmeyi seviyor. Melo’ya özellikle ayrı bir antipati duymuyorum. Ben her zaman sahanın içinde olanın sahanın içinde kalması gerektiğine inanıyorum. Bana elini sıkma dediler yine de elini sıktım. Sahanın içinde olan sahanın içinde kalır” ifadelerini kullandı.
Küfür edenler cami çıkışında helallik istiyor
“Kendimi 3-4 senedir kontrol ediyorum. Tribünler ve yöneticilerle diyaloğa girmedim. Saha içinde tepki vermiş olabilirim futbolcuyla teknik adamla. Futbolun içinde bu yok diyebileceğimiz bir diyalog yaşamadım. Futbolun içinde ne varsa onu yaşadım. Küfürün savunmasını yapmam, küfür hatadır, yanlıştır kabul ederim. Sahanın içinde sanki küfür yok, tribünlerde hiç küfür yok, ben sanki karşımda efendice oturan bir kişiye bir şey söylemişim gibi hissettiriliyor. Adam (Zokora) bana küfür ettiğinde ben ‘hadi git oradan’ dediğimde bu bir ay konuşuluyorsa orada başka bir artniyet var. Zaten benim çoğu zaman tepkim hep şuna oldu; ben bir futbolcu olarak neden bu tür saçma şeyleri yaşamak zorunda bırakılıyorum ve bana neden böyle şekilde tavırlar sergileniyor...”
Eskiler şimdi bize sallıyor
“Eski futbolcu abilerimiz var otobüsün arkasında devamlı gazetecilere sallardı, şimdi bakıyorum bize sallıyorlar. Bir doğru, bir yanlış olması lazım. Birçok arkadaşım benim sırtımdan para kazanıyordu diyordu gazetecilere, şimdi o mesleği icra ediyorlar. Ve eleştirdiği şekilde icra ediyorlar. Ben futboldan sonra yorumculuk yapacaksam bunun bir ortası olması lazım. Yapanın geçmişte söyledikleriyle aynı oranda gitmesi lazım. Geçmişte söylediklerimle sonradan yapacaklarım orantılı olmalı. Bizim ülkemizde ne doğru, ne yanlış ben bilmiyorum. Tabii ki futboldan gelen yorumculuk yapsın ama otobüs arkalarında söylediklerini de biliyoruz.”
Geçmişte hatalar yaptım
“Geçmişte hatalar yaptım. Saha içinde kendimi kontrol edemediğim zamanlar oldu. Duygularımı kontrol etmekte zorlandım. Saha içinde ve dışında kolay şeyler yaşamadım. Belki bana yapılanlar karşısında daha doğru tepkiler verebilirdim. Sahanın içinde bana karşı ne yapıldıysa, sahada aynı şekilde tepki verdim. Sahanın dışında bir kulübü, futbolcuyu teknik direktörü aşağılayacak açıklamalar yapmadım, sahanın içindeki bir olayı hiçbir zaman sahanın dışına taşımadım. Futbolda saha içinde ne oluyorsa Türkiye’de de o oldu. Ne yazık ki insanlar saha içindeki magazinsel boyutla ilgilenip bazı oyuncular üzerinden algı yaptılar ve bu oyuncuların başında ben geldim. Bunun sıkıntısını yaşadım.”
Takıma zarar vermesinler
“Taraftarların beni sevmesi çok güzel bir duygu ama bu yapılırken takıma zarar vermemek gerekiyor. Tribünde benim ismimi bağırırken, takımlarına zarar vermesinler. Alex de bunu istemezdi, ben de Fenerbahçe’ye zarar gelsin istemem. Fenerbahçe’deyken yapmam gerekenleri hiç çekinmeden yaptım. Geçmişe dönsek yine aynısını yapardım.”
Şimdi olsa düşünürüm
Tecrübeli futbolcu maç içinde attığı golden sonra yaptığı Rabia işareti içinse şu ifadeyi kullandı; “Ben o Rabia işaretini siyasi olarak yapmadım. Akşam haberlerde öldürülen küçük kızı görmem üzerine yaptığım bir hareketti. Ama şimdi olsa yapmadan önce bir kez daha düşünürüm.”