Encümeni şura

Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını 'Encümeni şura' başlığı ile kaleme aldı.
         Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin 1911’de baskısı yapılan Münazarat isimli eserinde bir soru var. Üstad’ın işaret ettiği “Şu istikbal inkılabları içinde” yani pek çok inkılab geçirecek dünya sonunda durulacak. Müslümanlar da tam uyum, güzellik ve ittihad içinde o büyük  mozaik arasında yerlerini alacaklardır. İşte o zamandaki hârika vaziyetlerinin resmi ve Üstad Bediüzzaman Hazretlerine aynen şöyle olacaktır, inşaallah.

Sual: “Daima ittihad-ı İslâmdan bahsedersin. Sen bize tarif et?”

Cevap: İki Mekteb-i Musibet Şehâdetnâmesi isimli eserimde tarif etmiştim; şimdi ilerideki o mualla sarayın bir taşını, bir nakşını göstereceğim. İşte, saadet kâbemiz olan Nurlu İslâm İttihadının (Birliğinin) Hacerü’l- Esvedi, Kâbe-i Mükerremedir. Dürre-i Beyzası (Beyaz incisi), Ravza-i Mutahharadır (Medinedeki Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Mescididir ki, cennet bahçelerinden tertemiz bir bahçeyi içinde barındırmaktadır.) Mekke-i Mükerremesi, Arap Yarımadasıdır. Nurlu Medeniyet şehri olan Medinesi ise tam şerî hürriyeti tatbik eden Osmanlı Devletidir.

Eğer, İslâmiyet milliyetini ve ittihad-ı İslâmın taşını ve nakşını istersen, işte bak: Hayâ ve hamiyetten doğan civanmerdâne humret (haya duygusundan yansıyan kırmızılık) 1, hürmet ve merhametten meydana gelen masûmâne tebessüm 2, fesahat ve melâhattan hâsıl olan rûhânî halâvet (tatlılık) 3, aşk-ı şebâbiden, şevk-i bahârîden doğan semâvî neşe 4, gurûb hüznünden seher ferahından vücuda gelen melekûtî lezzet 5, hüsn-ü mücerredden (saf güzellikten), cemâl-i mücellâdan tecelli eden mukaddes zînet 6, (Haşiye) birbiriyle imtizaç edip, ondan çıkan nûrânî renk, ancak o doğu ve batının kâb-ı kavseyni olan saadet kâbesinin yüce tâkımın, gökkuşağının, yedi renginin, lâcivert renginin timsâli, belki şu rengin manzarası, bir derece gösterilebilir. Lâkin ittihad (birlik) cehâletle olmaz. İttihad, fikirlerin imtizâcı (uyumlu kaynaşması) dır. Fikirlerin imtizâcı, marifet (bilginin) elektrik şuâiyle olur.

Rabbanî; “Haledihim Ziyâül- hakikati” Hâlid Ziyâeddin; “Süveydâ” Seyyid Tâhâ, Seydâ, “Es- Sıbğa” ile Seyyid Sıbğatullah gibi evliyaya işaret var.

*       *       *

Osmanlı Devletinin 1910’lu yıllardaki geniş coğrafyasını, aydın, medenî bir şehir olarak düşünelim. Buradaki temsile göre bu şehir, Medine-i Münevveredir. Bu Osmanlı ülkesinin içinde Arap yarımadası bu ülkenin Mekke-i Mükerremesidir. Beyaz parlak bir inci gibi yeşil kubbeli Mescid-i Nebevîsi vardır. Kâbe-i Muazzama ise bu muhteşem ülkede bir Hacer-i Esved gibidir. İşte İttihad-ı İslam Sarayının bir taşı ve nakşı bize böyle gösteriliyor. Bu tasvir, coğrafyanın fizikî yapısını gözler önüne seriyor.

Bir de bunun mânevi yönü, İslâm milletine bakan tarafı var... İmanlı fazileti esas alan, bilgece bir eğitimle yetişmiş insanların ortaya koyacakları ittihad, hava gibi çeşitli unsurların karışmasından meydana gelmeyecektir; bilakis oksijen ve hidrojen unsurlarından meydana gelmiş su gibi bir bileşim olacaktır. Bileşimlerde elektrik ışınlarına ihtiyaç vardır. Bu da maarif yani bilgi ve bilge bir eğitimle gerçekleşecektir. Bu bileşimin elementleri altı unsurdan meydana gelmektedir:  1- Ahsen-i takvim olarak yaratılan insan fıtratının haya ve hamiyet duygusundan meydana gelen hem de bütün vücuda yansıyan civanmerd bir edâ ve bilhassa insan simâsında tezâhür eden edeb duygusunun kırmızılığı. 2- Masûmane tebessüm ki, hürmet ve merhametten doğmaktadır. Biz bu tebessüme, azami ihlas ve azamî sadakatın fedâkar ve cefâkar temsilcileri olan muhabbet fedailerinde timsalleşmiş  halde her zaman şâhit olmaktayız. Tebessüm aydınlığını sadaka vermek gibi bir hayır ve güzellik sayan Hz. Muhammed Aleyhisselamın bu takipçileri inşaallah bir gün İslâmın bu güzel yüzünü bütün dünyaya yaymakla cihanı gülistana çevireceklerdir.  3- İslâmî terbiyenin ve gönül dilinin, ifadelere yansıyan güzelliğinden meydana gelen  ruhânî tatlılık... 4- Lâhûtî ve semâvî bir neşe ki, gençlik aşklarında ve bahar mevsimi şevklerinde olduğu gibi insanı ter ü taze hislerle yeni açılan bir goncaya çevirir... 5- Melekût âleminin haz ve lezzet ki, cemâlullahı temaşa iştiyakından Resulullah ve çevresinden gurbette olmanın hüznünden ve seherlerde cennet kokularının yayılmasından gönüllere akseden ferahdan doğmaktadır. 6- Mukaddes zînet ki, saf güzellikten mücellâ cemâlden tecelli etmektedir... Ebrûdan, hüsn-ü hattan bütün süslemelere, Mevlana ve …

Haşiye: Mürşidler şu tekkede, yani bu ibarede toplanmışlar; ziyâret etmeden geçme. Yani “Mevlâ” kelimesinde, Mevlevî; “bi kudretihî”  Kâdirî; “Nakşe’l- hakikati” Nakşî, hem “Mentâşe” Bektâşî’ye işaret var.

Yunuslarımızın ebedi ifadelerine mabedlerimizin mimarisine kadar yansıyan bütün sanatlarımızda, gönüllerden kopup gelen, ve gönülleri hoplatan bu muhteşem zînetler, her milletten saf güzelliğin bütün aşıklarını kendilerine cezbetmektedirler.
18 Eylül 2025 13:14
DİĞER HABERLER