Hollanda’yı nasıl buldunuz? Biliyorsunuz dünyanın en uzun boylu insanları Hollandalılar. Sanırım burada bu konuda zorluk çekmediniz?
-Avrupa’nın en güzel ülkelerinden bir tanesi aynı zamanda. Bende ayrı bir yeri olan bir ülke. Hayatımda ilk defa yerli ve yabancı Hollanda halkı boyun kaç metre, basketbol mu oynuyorsunuz? Konusunda sorular yöneltmediler. Gördüğüm hepsi Hollandalıların uzun boylu insanlar. Bu açıdan bir zorluk çekmedim.
Avrupa’da yaklaşık bir hafta süren temaslarınız oldu. Öncelikle Fransa’da önemli bir eylem vardı. Türkiye’de haksız hukuksuz yere hapse atılan, işlerinden çıkarılan KHK’lılar için Strazborg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne çağrıda bulundunuz. Eylemi bize değerlendirir misiniz? Bu eyleme neden katıldınız sizin için neden önemliydi?
-Bu eylemin en önemli mesajı hapisteki abi, abla ve bütün kardeşlerimize biz sizi unutmadık. Ve biz sizi unutmayacağı mesajını vermekti. Oradaki platformda İngilizce ve Türkçe konuşmamda hepimiz özgür olana değin, hiçbirimiz özgür değiliz. İçerdeki kardeşlerimiz TR724 özel bu röportajımızı duyarlar. Bizim düşüncemiz böyle. İkincisi ise bu eylem ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üzerinde bir baskı oluşturmak. Bizim onlardan istediğimiz ülkemizden adaleti istiyoruz. Bizim kavgamız hiçbir zaman bayrağımız, ülkemiz ve insanlarımız ile olmamıştır. Biz sadece hak, hukuk ve adalet istiyoruz. Demokrasi ve özgürce yaşamak işitiyoruz. Daha doğrusu seslerimizin duyurulacağı özgür bir basın istiyoruz.
Eylemde dikkatinizi ne çekti. Atmosfer nasıldı. Aklınızda ne kaldı?
-Oradaki samimi atmosferden, oradaki sadece bizim davamız olmaktan çıktı gerçekten. Mesela baktığınız zaman, Fransa’nın yerel halkı bil bu eyleme destek verdi. Yürüyüş esnasında benim önümde Fransız halkından bir kişi vardı. Bizle beraber protesto eyleminde bulunuyordu. Bunun yanında birçok siyasi insanda burada oldular. Allah’a şükürler olsun bu zulmü bütün dünya duydu. Bütün dünya hizmet insanlarına yapılan zulmün arkasında ve bizleri destekliyorlar. Bundan sonra bizim yapmaya çalıştığımız şey, AİHM gibi birçok ülkedeki parlamento, senato ve kongreyi bu tür aksiyonlara zorlamak. Onlara somut bilgiler vermek. Aslında Strazburg’daki eylem son derece insanı bir eylem idi. Hakaret yok taşkınlık yok. Bu insanlar ülkelerini seven vatanlarına hizmet eden insanlar. Eylem yaparken bile diğer, insanları rahatsız etmemeye dikkat eden insanlardı. Eylem bitiminde yerde sokaklarda bir tek çöp sus şişesi bırakmayan insanlardı.
Fransa’daki eylemden sonra Hollanda’ya geldiniz. Hiç şüphesiz burası da Avrupa için Dünya için önemli bir merkez. Avrupa Adalet Divanı burada. Burada kimlerle görüştünüz?
-Hollanda’ya gelmek istemem aslında uzun zamandan beri kafamda planladığım bir gezi idi. Ben buradaki hizmet abi, ablalarımı ve kardeşlerimi görmeye geldim ama, burada birçok siyasi parti liderleri ve komisyon başkanları ile görüşmeler gerçekleştirdim. Hollanda’nın koalisyon partisi ortaklarından Demokrat 66 Partisi Meclis Grup Başkanı Jan Paternotte ve Dışişleri Komisyon Başkanı Sjords Wierma Sjords ile bir araya geldim. Son derece önemeli görüşme gerçekleştirdim.
Bu görüşmelerde ne anlattınız? Size neler sordular? Görüşmelerde hangi konular gündeme geldi?
-Kendileri Dünyada insan hakları ihlallerini konuşmak için beni 150 kişilik Hollanda parlamentosunda konuşmaya davet ettiler. Bu davete iştirak edeceğimi söyledim. Hollanda’ya tekrar 3 ay sonra ekim ayında gelmekten dolayı son derece heyecanlıyım. Hollandalı dostlara şunları söyledim. Bizim mücadelemiz ülkemiz Türkiye ve insanları ile değil. Biz aynı zamanda siyasi bir grupta değiliz. Bizim tek istediğimiz şeyin insan hakları. Haksız yere adaletsiz bir şekilde tutsak olarak hapislerde tutulan insanların serbest kalması içindir. Kendilerine bu konularda bizlere nasıl yardım edebilirsiniz konularını ele aldık. Onlarda aslında Türkiye’de olan zulmün farkındalar. Onlara açık bir şekilde sizlerin haklı mücadelenizin arkasındayız. Bizler hak, hukuk ve adaletin arkasındayız. Bu konuda elimizden ne geliyor ise yardım etmeye çalışacağız. Bu söylemelerinizi 150 kişilik Hollanda parlamentomuza anlat dediler. Bu sözlerinizi bütün Hollanda’da duyacaktır. Ekim ayında mecliste yapacağım bir konuşma ile Hollanda halkına derdimizi anlatmaya çalışacağız.
Tabi bu çok önemli. Burada şu soruyu sormadan geçemeyeceğim. Siz NBA Yıldızıydınız. Milyonlarca gencin hayal ettiği bir noktada, belki 4-5 yıl daha kariyerinizin zirvesinde olacaktınız bunu eliniz tersiyle ittiniz. Hiç düşündünüz mü? Ben ne yaptım?
-Hayatımın büyük bir bölümü basketbol oynayarak geçti. Hayalim bir gün NBA’de bir gün basketbol oynamaktı. Allah nasip eyledi. Bu hayalim gerçek oldu. Basketbolu hala çok daha seviyorum. NBA’de takım arkadaşlarım ile basketbol oynamam, onlar ile mücadele etmem, yenmek veya yenilmek benim çok hoşuma gidiyordu. Fakat diğer bir durum ise dünyada farklı yerlerde zulümler oluyordu. Zulüm sadece hizmet insanlarına yönelik değildi. Dünyada 50 ila 55 arasında diktatörlük ile yönetilen ülkeler var. İlk başta Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore ve Venezüella olarak devam ediyor. Yani bizim herkes kardeşimiz. İster Müslüman olsun veya olmasın, biz yapabildiğimiz kadar tüm dünyada mazlumların sesi olmaya çalışıyoruz. Hiçbir zaman siyaset yapmıyoruz. Bizim konuştuğumuz konular insan hakları çerçevesinde. Haksız yere hapiste tutulan çocuklar, kadınlar ve erkekler. Biz çok güzel arkadaşlıklar kurduk. Bu haksızlıkları Tibet Lideri Dal Ayla’ma ya da anlattık. Hıristiyanların dini lideri papaya, Yunanistan baş piskoposa da anlattık. Onların dertlerini de dinledik. Onların derler ile de dertlendik. Onun için konuşmak gerekiyor. Biz burada hizmet hareketi ve Hoca Efendi’nin evrensel değerlere bakış açısını da anlatma fırsatı buluyoruz. Açılan kapılar, insanların mazlumların sesi olmak bu ayrı bir duygu. Bir insanlık görevi bu yaptıklarımız.
Son olarak Hollanda’nın farklı şehirlerinde sivil toplum örgütleri ile Amnesy İnternational ve Hollanda’da yaşayan ve Türkiye’den gelenlerle görüştünüz onlarla bir araya geldiniz. Onları nasıl gördünüz?
-Hollanda’da Amnesty İnternational Başkanı Dagmar Oudshoorn ile bir araya geldik. Ofiste Çin’deki insan hakları ihlallerini araştıran departman başkanı ile bir araya geldik. Çok güzel bir ortak fikir geliştirdik. Sadece belli gruplara yönelik çalışmalardan ziyade dünyada zulme uğramış farklı grupları da içine alacak bir program düzenleyeceğiz. Türkiye’de maalesef Erdoğan insanlar gruplara ayrıştırdı. Herkesi birbirlerine nefret ettirmeye zorluyor. Bu açıdan insan hakları savunucuları olarak bizler kollarımızı herkese açmamız lazım. Muhterem Fethullah Gülen Hocafendi’nin bize öğrettiği edep adap budur.
Peki gerek Avrupa’daki ve gerekse özellikle Türkiye’deki gençlere gençlerimize neler tavsiye edersiniz.?
-Ben bu gezilere moral ve motivasyon vermek için gidiyorum. Hem muhacir ve hem de Ensar kardeşlerimizi gördüğümüz zaman, tam tersi moral ve motivasyon olarak geri dönüyorum. Arkadaşlar ile birliktelikler çok güzel geçti. Başta Strazburg, Brüksel, Amsterdam, Lahey, Rotterdam, Utrecht, Eindhoven, Breda ve Overijsal’da bulundum. Her program 200’ün üzerinde katılımcı ile devam etti. Hizmet ile ilk tanışıklıkları birlikte değerlendirdik. Hizmet insanları dünyanın tüm ülkelerine yayıldılar. Aslında ülkemiz adına güzel bir lobicilik faaliyeti sürdürüyorlar. Türk kültürü ve yemeklerini anlatarak insanların gönüllerine giriyorlar. Kardeşlerimiz asimile olmadan entegre olmaları son derece önemli bulduğumu belirtmek isterim. Hal ile halledilemeyecek mesele yoktur. “