Enes Kanter Washington Post’a yazdı

NBA'de oynayan Türk basketbolcu Enes Kanter, ABD'nin prestijli gazetelerinden Washington Post'ta Erdoğan rejiminin dünya çapında muhaliflerin kaçırılmasına yönelik yürüttüğü faaliyetlerin durdurulması için ABD'ye önderlik etmesi çağrısında bulunan bir makale yazdı.

Amerikan NBA basketbol liginde Portland Blazer takımında oynayan Enes Kanter, ABD’nin önde gelen gazetelerinden biri olan Washington Post’ta Erdoğan rejiminin dünya çapında muhaliflerin kaçırılmasına yönelik yürüttüğü faaliyetlerin durdurulması çağrısında bulunan bir yazı kaleme aldı.

Kırgızistan’da kaçırılarak Türk Büyükelçiliğinde tutulduğu belirtilen eğitimci Orhan İnandı’nın durumunu işlediği yazısında Kanter özetle şunlara değindi:


“2017’de okul çocukları için bir basketbol kampına katılmaya gittiğim Endonezya’da, sabah saat 2:30 civarında otel odamın kapısının yüksek sesle vurulmasıyla uyandım. Menajerim bana “Ülkeyi hemen terk etmeliyiz” dedi. Görünüşe göre Türk istihbarat ajanları beni yakalayıp Türkiye’ye götürmek istiyorlardı. Üç saat sonra, Singapur’a ve ardından Romanya’ya uçtuk. Türkiye beni tutuklamak için elinden kaçırdı ama pasaportumu iptal etti ve beni Romanya’da mahsur kalmaya zorladı.

Geçen ay Türk ajanlar tarafından kaçırılarak ülkenin başkentindeki Türk Büyükelçiliği’nde tutulduğuna inanılan Kırgızistan’daki Türk eğitimci Orhan İnandi’nin aksine ben şanslıydım. Uluslararası ricalara rağmen, İnandı’nın akibeti hala bir sır. Bu Cemal Kaşıkçı tarzı gözaltı, Türkiye’nin Türk muhalifleri bulma, kaçırma ve geri getirme amaçlı yürüttüğü küresel faaliyetlerin bir parçası.

Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’e 2016 yılında dinadamı Fethullah Gülen’in zorla kaçırılmasına yardım etmesi için milyonlar teklif edildi. Gülen Pensilvanya kırsalında yaşıyor ve Türk hükümeti ülkenin tüm sıkıntılarından onu sorumlu tutuyor. Geçen ay Türkiye, istihbarat ajanlarının Gülen’in Kenya’da bir öğretmen olan yeğenini yakalayıp Türkiye’ye götürdüğünü açıkladı.

Türk hükümeti yıllardır Gülen’in ABD’den iadesini talep ediyor, ancak Washington Türkiye’nin Gülen’e yöneltilen suçlamalara herhangi bir kanıt sunmadığını söylüyor. Gülen’in öğretilerinden ilham alan Türk eğitimci İnandı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kırgızistan’a giderek ülkedeki en başarılı bilim temelli okullarını açtı. Kırgızistan’da milletvekilleri ve yetkililer de dahil olmak üzere on binlerce insanın kaçırılan eğitimciyi bulmak ve serbest bırakmak için seferber olmasına şaşmamalı.

İnandı’nın durumu, kaçırılıp Türkiye’ye götürülerek işkencelere maruz bırakılan 100’den fazla Türk vatandaşıyla aynıdır. 2016’daki başarısız askeri darbe girişiminden bu yana, Türkiye’nin dünyadaki diplomatik misyonları büyük ölçüde vatandaşlarını gözetlemeye, faaliyetlerini takip etmeye ve muhaliflerin kaçırılmasını organize etmeye odaklandı. Uluslararası toplumun bu kaçırma ve zorla götürmelere ortak bir tepki gösterememesi, Türk hükümetinin bu küresel yasa dışı faaliyetleri sürdürmeye devam etmesi için cesaret verdi.

Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda öldürülmesi üzerine uluslararası tepkilerin en ön saflarında yer alan Türkiye’nin, ABD dahil dünyanın birçok ülkesinde benzer suç faaliyetlerinde bulunması şaşırtıcıdır. Bir zamanlar ABD’nin en yakın müttefiklerinden biri olan Türkiye, son on yılda Batı’dan uzaklaşmaya devam etti. Başkan Biden’ın cumhurbaşkanı olduktan üç ay sonra Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’ı aramaya karar vermesi şaşırtıcı değildi, bu Washington’un Türkiye’den duyduğu hoşnutsuzluğun açık bir örneği.

Erdoğan’ın Türkiye’yi kendi arzuladığı şekilde dönüştürmek için muhalefet üzerindeki büyük baskı kuruyor. Erdoğan’ın iktidarını pekiştirmek amacıyla muhalefeti cezalandırmak için kullanılan muğlak bir Türk yasası sayesinde 2016’dan bu yana çeyrek milyondan fazla insan terör suçlamasıyla mahkum edildi.

Belarus geçen ay Litvanya’ya giden bir uçağı rotasını değiştirmeye zorlayarak muhalif bir gazeteciyi kaçırdığında, Avrupa Birliği birleşik bir cephe sergiledi ve Minsk’e yaptırım uyguladı ki bu uluslararası suç faaliyetleri söz konusu olduğunda kırmızı çizgileri vurgulamak için önemli bir önlemdi. Bu tür somut uluslararası tepki, Türkiye’ye ve bitmek bilmeyen küresel kaçırma faaliyetlerine karşı eksiktir.

Son beş yılda binlerce Türk muhalif Erdoğan’ın baskıcı rejiminden kaçtı ve her biri kaçırılma korkusuyla yaşıyor. Bu faaliyetler yabancı ülkelerde sığınak bulan Türkler için korkulu bir ortam yaratmakla kalmıyor, bu ülkelerin egemenliğini de sarsıyor.

Kim yapıyor olursa olsun, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu tür kaçırmalara karşı çıkılmasına önderlik etmesinin zamanı geldi. Türkiye’nin diğer ülkelerdeki yasadışı eylemlerini görmezden gelmek, yalnızca diğer diktatörleri de aynısını yapmaya teşvik eder.”

16 Haziran 2021 08:35
DİĞER HABERLER