O gecenin iki kritik ismi olan dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, TBMM Darbeleri Araştırmaları Komisyonu’nun sözlü ve yazılı taleplerine rağmen ifadeye gelmedi. Fidan ve Akar’ı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı Meclis’e göndermediği sonradan ortaya çıktı. Hatta Erdoğan iki kritik ismi görevi ihmal etmelerinden dolayı açığa almak yerine Bakan yaparak ödüllendirdi. Ancak yaşanan hain planın ardından Gülen Hareketi’ne yakın binlerce polis, asker, esnaf ve öğretmen gözetilmeksizin tutuklanıp cezaevine konuldu.
Darbenin yıldönümünde Tr724 önemli bir tanığa ulaştı. 15 Temmuz gecesi Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı kadrosunda bulunan ve 2019 yılına kadar görevini sürdüren, daha sonra KHK ile mesleğinden ihraç edilen M.A. önemli bilgiler verdi.
15 Temmuz’dan önce dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı Engin Dinç’in talimatı ile kamu kurumlarında görevli binlerce kişi ile ilgili Paralel Devlet Yapılanması\PDY adı altında fişleme yaptıklarını aktaran eski emniyet personeli, hazırlanan listeleri de haftalık olarak elden Cumhuriyet Başsavcılıklarına elden teslim ettiklerini itiraf etti.
Darbe gecesine kadar dairede Gülen Hareketi’nin bir darbe girişiminde bulunacağına dair hiçbir konuşmaya şahit olmadığının altını çizen M.A., 15 Temmuz gecesi yaşananları gördüğünde bütün daire personelinin şok geçirdiğinin altını çizdi. Ancak Daire Başkanı Dinç ve yardımcılarının ise rahat tavırlarının dikkatinden kaçmadığına vurgu yaptı.
İZİN ALSAN BİLE 7 TEMMUZ’DA GÖREVİNİN BAŞINDA OL
M.A., 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde yaşadığı bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Anlattıklarına göre; M.A, Şube Müdürü N.Ö.’ye yakın çalışan ekip arasında yer alıyor. N.Ö. ise Dinç ve yardımcılarıyla sürekli iletişim halinde. Acil bir durum halinde randevu almadan Dinç’in makamına girecek kadar araları iyi. Haziran ayının 20’si gibi M.A. amiri pozisyonunda bulunan N.Ö.’nün makamına giderek yıllık izninin tamamını kullanmak üzere talepte bulunuyor. Ancak Şube Müdürü N.Ö., bu talebe önce olumsuz bir cevap vermek istemez. Dairenin işlerinin yoğun olduğunu, bundan dolayı izninin tamamını kullanmaktan ziyade, 10 gün kullanması tavsiyesinde bulunur. 20’sinden sonra gitse bile 7 Temmuz gibi görevinin başında olması gerektiği yönünde görüş beyan eder. İzin konusunda ayrıca Başkan Dinç’in hassas olduğunu, bu konuda onun olurunu da almadan izne ayrılmamasını salık verir. Kendisine haber edeceğini söyleyerek odasından gönderir.
Bir gün sonra Emniyet Müdürü N.Ö., M.A.’yı yeniden odasına çağırır. Başkan ile izin konusunda görüşme yaptığını, İstihbarat personelinin izin kullanması halinde kesinlikle 7 Temmuz gibi görevinin başında olması şartını koştuğunun altını çizer. M.A., özel ailevi durumları olduğunu, 7 Temmuz gibi göreve dönmesinin zor olduğunu söyler. N.Ö., “Başkanın kesin emri var. Personel 7 Temmuz’da dairede olacak. Aksini düşünen de istihbarattan çıkarılacak” diyerek bütün kapıları kapatır. M.A. ile yakın çalıştıklarından dolayı da, “Benden sana izin. Önce 7 Temmuz’a kadar izin yaparsın. Sonra da eylül ayı gibi kalan iznini kullanırsın. Başkanın emrini uygulamamamız söz konusu değil biliyorsun” diyerek kapıları tamamen kapatır.
M.A., kendisine söylenildiği gibi 7 Temmuz’a kadar iznini kullanır. Döndüğünde ise dairede hummalı bir çalışma olur. Çünkü çalıştığı daire, istihbaratın teknik ve fiziki sürecinin yürütüldüğü bir bölümdür. Daireye her gün daha önce görmediği kişiler sürekli gelir gider. Bu kişiler Başkan Dinç ve yardımcılarıyla saatlerce toplantılar düzenler. Tanımadığı kişiler geldiğinde de, başkanlık katına giriş ve çıkışların tamamen kapatıldığı bilgisini veriyor. M.A., yaşanan yoğunluğu düşündüğünde ise aklına kesinlikle bir darbe imasının gelmediğinin altını çiziyor. Farklı birimlerde çalışan onlarca devresi olmasına karşın, onlardan da o geceye kadar bir darbe imasını duymadığını aktarıyor. Planlamanın dar bir ekip tarafından yapılmasından dolayı da bunun dışarıya sızmadığını kaydediyor.
AĞIR İŞKENCELERE ŞAHİT OLDUM
M.A. o geceye ilişkin de bazı acı gerçekleri yaşadığı Avrupa ülkesinde Tr724’e aktarıyor. O gece eski istihbarat personelleri Lokman Kırcılı ve Gürsel Aktepe gibi bazı isimlerin gözaltına alınarak getirildiğini kaydediyor. Gecenin şokuyla birlikte başta amirler olmak üzere istihbarat personelinin bu ve benzeri kişilere ağır işkenceler yaptıklarını itiraf ediyor. Eski çalışma arkadaşlarına yapılanları gördüğünde bir tuvalete girip ağladığının altını çiziyor. Ancak bir şey yapamamaktan dolayı da hala kendisine kızdığını aktarıyor.