28 Şubat MGK’sında alınan kararları imzalatmak için yanına gelen MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç'a, Erbakan’ın söylediklerini Recai Kutan ilk kez anlattı:
MGK kararlarını imzalatmaya gelen MGK Genel Sekreteri’ne Erbakan’ın cevabı: "Paşa bırak bu kararları. Ahiretini kurtarmaya bak. Bunların doğru olduğuna inanırsan imanını zedelersin."
Recai Kutan, tam 62 yıl Erbakan Hoca ile yol arkadaşı. En zor günlerde O’nun yanında oldu. Refah kapatılınca FP’ye Genel Başkanlık yaptı. 28 Şubat sürecini en yakından yaşayan duayen bir siyasetçi. İşte Kutan’ın o dönemi ilişkin anlattıkları: “Hoca’nın hiç kimsede görülmeyen muhteşem bir moral yapısı vardı. Bir güne bir gün yıkıldığını, demoralize olduğunu hiç görmedim. Bizim de moralimizi yüksek tutmak bakımından orda yaşananları geldi anlattı. “Ama bunlardan bir şey çıkacağı yok” dedi. Diyordu ki; “Cuntacılar ordumuzu temsil etmez. Görevim milletle orduyu karşı karşıya getirmemek.”
MGK’da alınan kararlar sizi şaşırttı mı?
Aşağı yukarı böyle bir durum olacağını tahmin ediyorduk. Hatta ‘Hoca orada yapa yalnız kalacak’ diyorduk, çünkü orada Hoca’nın dışındakilerin tamamı DYP’li idi. Tansu Çiller hanımın yapısını, düşüncesini de gayet iyi biliyorduk. Koalisyon olmadan evvel hiçbir parti liderinin söylemediklerini bize söylemişti. Biz Demirel’in de onlarla birlikte olduğunu biliyorduk. Endişeliydik. Bazı arkadaşlar, Hoca bunları kabul etmediği taktirde 12 Mart gibi bir durum olur mu olmaz mı diye endişeliydi. Ancak çoğunluk bir askeri müdahale olamayacağını düşünüyordu.
Aranızda istifayı hiç konuştunuz mu?
Niye istifa edelim. Adamların İstedikleri o zaten. Biz ayrılalım istiyorlar zaten. Ekmeğine niye yağ sürelim. Samimi olarak inanıyorduk ki bu hükümet Türkiye’ye hayırlı hizmetler yapacak bir hükümet. Nitekim ülke düzelmeye başlamıştı.
28 Şubat MGK’sında alınan kararları Erbakan Hoca yaklaşık bir hafta imzalamadı. O süreçte MGK Genel Sekreteri İlhan Kılınç Başbakan Erbakan’a kararlar için gelip gidiyordu. Aralarında nasıl bir diyalog yaşandı acaba?
İlhan Kılınç gidip geliyordu. Hatta Hoca ona bir nasihatte de bulundu. Dedi ki; ‘otur şu karşıma, ben senin abin yaşındayım. ‘Bak sen gidip geliyorsun. Sana git şunları şunları söyle diyorlar. Sen de gidip geliyorsun. Bu işin dünyası var ahireti var. Bırak bu maddeleri, onları çöpe at ahiretini kurtarmaya bak. Elbette görevin, yapacağını yap da, ancak bu işin doğru olduğuna inanma. Aksi halde bu senin imanını büyük ölçüde zedeler. Bunu da sana tevsiye ediyorum’ diye nasihatte de bulunmuştu Hoca.
Tepkisi ne olmuştu İlhan Kılınç’ın?
Hiçbir cevap yok tabi.. Yalnız saygılıydı adam.
Asker niye istemedi sizi?
Sebebi gayet basit. Bir defa farklıyız. Mevcut olan partiler zihniyet olarak birbirlerine çok yakınlar. Biz onlardan farklı bazı değerlere sahibiz. Maddi ve manevi kalkınmanın atbaşı olmasından yahayız. İttihat ve Terakki’den beri ‘irtica’ diye kavram ortaya atılmış. Hakikaten bizden ne istediklerini anlamak mümkün değil.
Arda arda dört parti niçin kapatıldı? Erbakan ve arkadaşları niye hapis yattı? Bu sorulara cevap bulamıyoruz. Yürüyen Ergenekon davasına bakınca, o dönemle bir bağlantı kurduğunuz oluyor mu?
Puzzle parçaları gibi parçaları birleştirdiğim oluyor. 28 Şubat’ı yapanların önemli bir kısmı bu olayların içinde. Bir kısmı da mutlaka olacak. 28 Şubat daha inceleme noktasına gelmedi. Ama gelecek. Öyle görünüyor. O zaman görülecek ki bunlar hem 28 Şubat’ta hem Balyoz’da olan kimseler. AK Parti’ye de karşılar çünkü ‘bunların geçmişini biliyoruz. Hocanın talebeleri’ anlayışındalar..
Kavakçı’yı Meclis’e kim getirdi hala bilmiyorum
FP’nin Genel Başkanıydınız. Merve Kavakçı Meclis’e geldi. Siz mi istediniz Kavakçı’nın Meclis’e gelmesini?
O zaman en yaşlı üye Ali Rıza Septioğlu Meclis’i o açacak.. Görüştük, ‘Hemşehrim’ dedik. ‘Biz Merve’yi gündüz Meclis’e getirmeyeceğiz bu aşağı yukarı gece yarısına kadar sürer. Halk Partililer dağılır. Biz o zaman Merve’yi getiririz. Yemin eder” dedik. Mutabık kaldık. Sonra ne oldu bitti, ne bitti bilmiyorum, ara bir yerde baktık Nazlı Ilıcak’la geldiler. Meclis’e geldiklerinden bizim haberimiz yoktu. O saatte geleceklerini bilmiyorduk. Önceden sıkık sıkı tenbih ettik ki, ‘gece geleceksin’ diye. O da ‘tamam’ demişti. Ondan sonra da hanımcağızın başına gelmedik kalmadı.
Asker Türkiye’den sonra ülkeleri de ‘ irtica yanlısı’ diye ikiye bölmüş
28 Şubat sürecinde Genelkurmay Karargahı’nda yüksek yargı mensuplarına verilen ‘İrtica brifingleri’nde, Türkiye’deki riskli iller ayrımından sonra, ‘İrticai örgütlere dış destek’ başlığı altında ‘irtica yanlısı devletler’ haritası yapıldığı da ortaya çıktı.
Belgelerde İran, Libya, Suudi Arabistan ve Sudan’ın Türkiye’de ‘şeriat esaslarına dayalı rejim kurmak için maddi, manevi her türlü yardım’ yaptıkları, İran’ın Türkiye’de ‘savaş çıkarabileceği’, Türkiye’nin ise bu ‘müdahalelere sessiz kaldığı’ öne sürülüyor. Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir ve Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şenel’in öncülüğünde Haziran ayında, Genelkurmay Karargahı Orbay Salonu’nda verilen ‘irtica brifingleri’nde, Suudi Arabistan’ın “İrtica eğilimi olan milletvekilleri ve bürokratlara ilave hac imkanı sağladığı” iddiası bile var.
BÇG’nin hedefi dindarlar
‘İrtica brifingi’ belgesinde 28 Şubat 1997 tarihde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlar doğrultusunda, “ülke gündeminde öncelik alan ‘irtica’ tehdidinin takibi için başlangıçta Genelkurmay Başkanlığı’nda bir ‘Batı Kriz Masası’ teşkil edildiği belirtilyor. Belgede Batı Çalışma Grubu’nun yürüteceği Batı Hareket Konsepti kapsamında şu faaliyetlerin yürütüleceği belirtiliyor:
TÜRKİYE İYİ YOLDA
Türkiye sizce iyi yolda mı, Hükümet başarılı mı?
Türkiye’nin genel gidişinin iyi istikamette olduğuna dair benim kanaatim var. Bakanlar kurulunda iyi niyetle gayret gösteren bir kısımı da bizim eski arkadaşlarımız var. Benim için mühim olan bunların başarılı olmalarıdır. Ülkenin buna ihtiyacı var. Elbette başarılı oldukları çok mesele var. Erbakan Hoca da, tabii haklarını helal etti bu kardeşlerimize, ben şahidim..
HOCA RÜYALARIMA GİRİYOR
Merhum Necmettin Erbakan’sız geçen bir yılda ne gibi boşluklar hissettiniz, rüyanızda gördünüz mü?
Hoca’yla hukukum 1947’de başlıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ)’ne girdiğimde Hoca son sınıftaydı. Ondan sonra vefatına kadar hep yanındaydım. Devlet hizmetinde iken de yakın ilişkideydim. Tutukevinde iken de beraber kaldım.
Elbette her vesileyle yokluğunu hissediyorum. Bazan ölmemiş gibi davranıyorum. Bundan bir süre önce yine enteresan bir rüya gördüm. Çocuklarıyla ilgili konuştu. Tabii çocukları özellikle Fatih bize emanet. O vesileyle ilgili çocukların durumuyla ilgilensen diyordu. Bazen de hiç ölmemiş gibi yine uzun yolculuklara çıkıyoruz tıpkı eski günlerdeki gibi.
Refah olarak MGK sonrası pes etmeme kararı aldık
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, Erbakan Hoca ile 1954’de İTÜ’’ye girince tanıştıklarını belirterek,”O zaman genç bir doçentti. Bir mescidde buluşurduk. Cumartesi akşamları toplanır sohbet yapardık. Sonra yollarımız ayrılmadı” diyor.
28 Şubat MGK’sı yapılırken siz dışardaydınız. Kendi aranızda ne düşünüyordunuz?
Toplantı uzadıkça, bir çok kimse inanmaz ama biz Erbakan Hoca’nın bunların üstesinden geleceğine inanıyorduk. Biliyorduk ki, Hoca hiçbir zaman pes etmez. Bizde toplandık ve ‘Bunlardan birşey çıkmaz, aynen devam’ kararı aldık. Ne olursa olsun. Meral Akşener, ‘büyük bir ter basmıştı. Hoca konuştukça öyle bir rahatladım ki’ diye anlatmıştı.
Hiç ‘bırakalım hükümeti’ dediğiniz oldu mu?
Biz onu diyemeyiz. Biz Allah’a inanmış bir topluluğuz. Yunus Peygambere. Bize yapılandan çok daha ağırı yapılmıştı. Kavmini bırakıp gitti. Görevini bıraktı. Gemiden denize düştü, balık yuttu. Dua etti, pişman oldu, tekrar kavmine gönderildi. Bir topluluk isterse yanlış iş yapsın, ‘görevli kimse sonuna kadar görevini yapması gerekir’ diye inanıyoruz. Hoca, çok metin bir şekilde ‘Biz görevimizi yaparız, sonrası Allah’ın takdiri’ dedi.
O günlerde yaşananlar, tankların yürümüsi eşlerinize, çocuklarınıza nasıl anlattınız gelişmeleri?
Bizim için hiç zerre kadar önemi yoktu. Tank mı gelmiş, başka şeymiş.. Taktir böylese, ne yapabiliriz.. O MGK ve yaşananları evdekileri korkutacak şekilde anlatmadık tabii. Ölçülü hareket ederiz. Bize eşimiz ve çocuklarımız gazetelerden daha çok inanır.
Ergenekon’dan içeri alınan subaylar için ‘ABD karşıtı oldukları için alındılar’ diyorsunuz. Oysa aynı isimler size de karşı değil miydi?
Ben ‘bu susaylar bize karşı değil’ demiyorum ki. Bize karşı olan ABD’ye de karşı olamaz mı? Bunu söyleyince bir çok kimse ‘Ergenekonu savunuyor’ diyor. Oysa bunlar bizim dört defa partimizi kapattılar, bunları ben niye savunacağım. Bu mahkemede bunlar ceza alırsa ‘suçlu’ derim. İyi ama ‘balans ayarı yaptık’ diyenler niye alınmıyor içeri. Ben buna dikkat çekiyorum. Daha büyük tehlike var, ‘İran’a saldırı için Amerikan karşıtları alınıyor’ diyorum. 28 Şubat Türkiye’ye 50 yılını kaybettirdi. Ardında ise ABD var. ABD ise tamamen Siyonizmin kontrolündedir.
BÇG'NİN HAREKAT KONSEPTİ
BRİFİNGLERLE ANLATILANLAR
İrtica ile mücadeleye öncelik verilecek.
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde irticai unsurlara yaşam hakkı tanınmayacak.
Demokratik kitle örgütleri ile Atatürkçü kurum, kuruluş, dernek, basın ve yayın organlarının organize olmaları sağlanacak ve kamuoyu bilinçlendirilecek.
Laik kesime herşeyi Türk Silahlı Kuvvetlerinden beklememeleri mesajı verilecek.
Devlet organlarındaki köktendinci kadrolaşma takip edilecek ve yasal takibat yapılması sağlanacak
Er, erbaş ve yedek subayların bu konuda eğitilmesi sağlanacak.
Psikolojik harekat planları geliştirilecek ve uygulanacak
EMASYA ve Sıkıyönetim planları bu tehdide göre tekrar gözden geçirilecek
İrticaya karşı güvenilir bir istihbarat ağı oluşturulacak
Batı Harekat Konsepti esaslarının tahakkuku maksadıyla Batı Eylem Planı hazırlanmış ve kuvvet komutanlıkları Jandarma Genel Komutanlığı ile koordineli olark uygulanmaktadır.