Erdoğan: Almanya bizden hiçbir suçlu talep edemez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'ya kaçtığı iddia edilen savcılarla ilgili, "Önce Gürcistan, sonra Ermenistan şimdi de Almanya'da. Almanya'yı da göreceğiz. Bunlarla ilgili süratle kırmızı bülten çıkacaktır. Ve bu kırmızı bülten ile birlikte Almanya'nın ne yapacağını da göreceğiz. Oldu oldu, olmadığı takdirde
Almanya bizden hiçbir suçluyu bundan sonra Tayyip Erdoğan imzasıyla isteyemez. Alamazlar, vermem." dedi.

Erdoğan, Rize'deki sivil toplum kuruluş temsilcileri ile bir araya geldi. Türkiye'ye düşmanlık paydası noktasında birleşen bir paralel yapılanmanın olduğunu iddia eden Erdoğan, "Bu şebeke silahıyla, söylemiyle, kalemiyle her gün tüm kinini, öfkesini kusuyor. Bugün paralel devlet yapılanmasının, bölücü örgütün, mezhepçi örgütün ve sözde aydınların dünyanın neresinde bir imkanı, mezrası varsa tamamı Türkiye'ye zarar vermek için seferber edilmiş durumda. Ülke içindeki durumu sizler de yakından biliyorsunuz. Yalan ve iftira makinesi haline dönüşen bu şebekeye destek veren, hatta bunların karşısında sessiz kalan herkes ülkenin ve milletin önünü kesme gayreti içindedir." diye konuştu.

"BİTARAF OLAN BERTARAF OLUR"

"Gün tarafsız olma günü değildir." diyerek sözlerine devam eden Erdoğan, şunları söyledi: "Bitaraf olan bertaraf olur. Tam tersine gün ülkenin ve milletin tarafında yer alma günüdür. Hz. Mevlana adaleti çiçeği sulamak, zulmü de dikeni sulamak olarak tarif ediyor. Bugün sessiz kalanlar veya açıkça destek vererek dikeni sulayan herkes zulme destektir. Hiçbir kişisel hesap, kırgınlık, kızgınlık bunun bahanesi olamaz. Türkiye tıpkı Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, 1950'deki demokrasi mücadelesinde olduğu gibi, 2002'deki gibi yeni bir dirilişin önündedir."

"TERÖRİSTLERİ BİLDİRECEK OLANLAR MUHTARLARDIR"

Erdoğan, önceki günlerde Cumhurbaşkanlığı'ndaki külliyede Karadeniz'deki 400 muhtarla bir toplantı gerçekleştirdiğini hatırlatarak, şöyle dedi: "Onlara Anadolu'yu vatan haline getirmenin, elde tutmanın bir bedeli olduğunu anlattım. Bu coğrafyadaki bin yıllık tarihimizle bu bedeli ödemeye hazırız. Bugün karşı karşıya kaldığımız meseleler sadece hükümet ve kamu görevlilerinin değil, tüm Türkiye'nin meselesidir. Muhtarlarımıza şunu söyledim ki 'istihbaratlarımız gelsin benim köyümde bölücü terör örgütlerini bulsun' demeyeceksiniz. Bana göre bir mahallede, köyde hangi evde kim var, kim oturuyor bunu en iyi bilen muhtarlardır. Bunları, terörist ise adi suçlar işlemişlerse bunları gelip oradaki tüm emniyet mensuplarına, adli görevlilere bildirecek olan siz muhtarlarımızsınız. Çünkü siz atanmış değil, seçilmişsiniz. Seçilmiş atanmıştan her zaman üstündür. Burada memur kardeşlerim gücenmesin. Eğer demokrasi diyorsak atanmışlar değil seçilmişler üstündür. Tüm dünyada bu böyledir. Türkiye'nin bekasının söz konusu olduğu bir yerde Rize'nin, Edirne'nin, Isparta'nın, Şanlıurfa'nın, Erzurum'un, Van'ın en ücra köşedeki vatandaşından en tepedeki cumhurbaşkanına kadar herkesin sorumluluk alması gerekir. Benim en baş görevim ise ülkenin ve milletin bekası için gereken her şeyi sağlamaktır."

ALMANYA'YA REST ÇEKTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'ya kaçtığı iddia edilen savcılarla ilgili ise şöyle konuştu: "Önce Gürcistan, sonra Ermenistan şimdi de Almanya'da. Almanya'yı da göreceğiz. Bunlarla ilgili süratle kırmızı bülten çıkacaktır. Ve bu kırmızı bülten ile birlikte Almanya'nın ne yapacağını da göreceğiz. Oldu oldu, olmadığı takdirde Almanya bizden hiçbir suçluyu bundan sonra Tayyip Erdoğan imzasıyla isteyemez. Alamazlar, vermem. Türkiye muz cumhuriyeti değildir."

"ALIŞILMIŞ BİR CUMHURBAŞKANI OLMAYACAĞIM"

Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yapılan eleştirilerle ilgili de şu ifadeleri kullandı: "Ne diyorlar? 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' diyorlar. 'Cumhurbaşkanı koalisyon istemiyor, başbakan istiyor' diyorlar. Müddeyi iddiasını ispatlamakla zorunludur. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz. Geçmişte bunlar hep seçilmiş cumhurbaşkanlarına pislik atarak indirmeye alışmışlar. Onlar milletin seçtiği cumhurbaşkanlarını görmediler. Ya atanarak gelen kişilerle çalıştılar, ya da parlamento içinde seçilenlerle çalıştılar. Suriye meselesi de, terör meselesi de, koalisyon meselesi de, paralel yapılanmalar tehdidi de olmak üzere hepsinin faturası cumhurbaşkanına kesiliyor. 7 Haziran seçimleri sonrası tüm dünyada basın 'Erdoğan kaybetti' dedi. Seçime giren ben değilim. Niye benimle bunu ilgili hale getirdiniz? Dert başka. Asıl tüm bu olup bitenler karşısında sessiz kalırsam, atıl kalırsam, milletimin bana verdiği gücü kullanmazsam sorumluluklarımı yerine getirmemiş olurum. Böyle bir cumhurbaşkanı isteyenler var ve onların da kimler olduğunu iyi biliyorum. Ben onların arzu ettikleri cumhurbaşkanı olmadım olmayacağım. Çünkü bu makama seçilirken milletime verdiğim bir söz vardı. Ben milletimin cumhurbaşkanı olacağımın, alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağımın sözünü vermiştim. Bana tarafsızlık diyorlar. Ben tarafsız olmayacağım. Milletimin tarafında olacağım."

"DÜRÜSTLÜĞÜN SEMBOLÜ PARTİ"

Muhalefetin yeni anayasa ile ilgili söylemlerine de cevap veren Erdoğan, şunları kaydetti: "Şimdi yeni anayasa diyorlar di mi. Ya dürüst ol, dürüst olun ya. Biz yeni anayasa kuralım diye, o kadar ilginç bir teklif getirdik ki. Arkadaşlarıma şunu söyledim, vekil sayıları ne olursa olsun, bizim o zamanlar 326 milletvekili sayımız var, diğerlerinin toplamı 219 veya 220. Onlar 9 üyeyle, biz 3 üyeyle yer alıyoruz komisyonda. Olmaz canım bu haksızlıktır demediler. Biz bu çalışmaya bu şekilde girdik. Ve ne oldu? Madde sayısı 47 filandı. Bunlar çekildiler. E niye çekiliyorsunuz? Arkadan bir açıklama yaptı, malum zat. Dedi ki oturalım bunu yapalım. Arkadaşlarıma dedim ki gidin görüşün, ne dediler biliyor musunuz? Ana muhalefetin başındaki zat. Dedi ki, ikimiz olmaz, dördümüzün bunu paraf etmiş olması lazım. Ya zaten dördünün onayıyla 47 madde çıktı. İkimiz bu işi yapalım, 47 maddeyi hiç olmazsa halledelim. Yine dürüst davranmadılar, çekildiler. 60 madde oldu, aynı şeyi yaptılar. Bunlar bize dürüstlük dersi veremez. Bunlar hiçbir zaman dürüst olmadılar. Bu ülkede dürüstlüğün sembolü her zaman daha önce mensubu olduğum parti olmuştur. Bu süreç aynı kararlılıkla yine böyle devam edecektir."

"ÜLKEDE FİİLİ GÜCÜ OLAN CUMHURBAŞKANI VAR"

Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Rize'den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkileri çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. İster kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir."
CİHAN
14 Ağustos 2015 17:50
DİĞER HABERLER