Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayınlanan ve Selçuk Gültaşlı'nın sunduğu Avrupa Masası programına konuk olan Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Victor Boştinaru önemli açıklamalarda bulundu.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Victor Boştinaru, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kürt sorunu diye bir şey yoktur. Türkiye'nin terör sorunu vardır" sözleriyle ilgili "Erdoğan, diyalog yerine askeri yöntemlerle çözüm bulmaya karar verdi" dedi.
'ERDOĞAN ASKERİ YÖNTEMLERLE ÇÖZÜM BULMAYA KARAR VERDİ'
Boştinaru, "Avrupa'da pek çok kişi, Türk hükümetinin Kürtlerle diyalog için, bu sorunu barışçıl bir şekilde siyasi olarak ele alarak attığı adımlar konusunda olumlu düşünüyordu. Ve müzakerelerin ilerlemesi adına Türk hükümetinin bazı hatalarını da kabul etmeye hazırdılar. Çünkü bu süreç hem Türkiye'nin hem de bütün bölgenin menfaatineydi. Öncelikle bunun farkına varılmalı. Fakat güç kullanımının trajik doğası sonucu son dönemde geri adımlar atıldı. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, diyalog yerine bu soruna askeri yöntemlerle çözüm bulmaya karar verdi ki bu tür problemler asla askeri metodlarla çözülemez. İkinci olarak, ülkenin içindeki ve dışındaki istikrarsız durum göze alındığında Kürt meselesinin çözüldüğünü ilan etme düşüncesi gerçekçi değil. Benim bu meseleyle ilgili Türkiye'ye mesajım şudur: Lütfen her iki taraf da geniş kapsamlı güç kullanmayı ve şiddeti durdursun; müzakerelere geri dönsün." dedi.
''BÜTÜN KÜRT TEMSİLCİLERİ TERÖRİST İLAN ETMEK BÜYÜK BİR YANLIŞ''
"Benim Türkiye okumam ve değerlendirmem doğruysa birinci sebep, HDP'nin oylarını yükselterek sandıkta başarılı olması ve yüzde on seçim barajını aşması. İkincisi, seçimlerin ardından bir koalisyon hükümetinin kurulamaması. Erdoğan ve onun çizgisindekilerin dile getirdikleri 'provakasyonlarla çatışmanın yeniden başlatılarak kendisinin ve partisinin Türkiye'nin tek koruyucusu olarak gösterilmesi' fikridir. Bu düşünce bana göre büyük bir hatadır. Yanlış anlaşılmasın, terörle mücadelenin, Türk hükümetinin meşru ve anayasal hakkı olmadığını söylemiyorum.Bütün demokratik dünya terörle mücade ediyor. Fakat bütün bir toplumu veya bütün Kürt temsilcileri terörist ilan etmek büyük bir yanlış. Doğru değil. Ve bu tavır, iç savaş riskini doğuruyor. Sosyalistler olarak bütün resmi açıklamalarımızda ve partili arkadaşlarımızın konuşmalarında PKK'nın bir terör örgütü olduğunu söylüyoruz. Fakat bütün Kürt halkını terörist olarak yaftalamak tamamen yanlıştır."
''2015 YILINDA MEDYANIN TEHDİT ALTINDA OLMASI AKLA HAYALE SIĞMIYOR''
Victor Boştinaru, medyaya yapılan baskılar ve tutuklamalarla ilgili " 2015 yılında medyanın tehdit altında olması akla hayale sığmıyor" dedi.
"Bunlar muhtemelen Batılı gözlemciler için inanılmaz şok edici haberlerdir. 2015 yılında, Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yürüten bir ülkede medyanın doğrudan fiziki saldırılara hedef olması ve acımasız sistemli bir tehdit altında olması akla hayala sığmıyor. Bu anlattıklarınızı, teyit edilen bir habere bağlayacağım. Hürriyet'in ya da Cumhuriyet'in genel merkezine yönelik saldırıda Erdoğan'ın partisinden bir milletvekilinin de olduğunu okudum."
"MEDYAYA YÖNELİK SALDIRILAR TÜRKİYE'NİN İTİBARINI TAMAMEN MAHVEDİYOR''
"O milletvekili Abdürrahim Boynukalın, daha önce gazetecileri dövmediklerine, gazete merkezlerini basmadıklarından ötürü hayıflanıyordu.Hatta ödüllendirildi de. Bu şok edici ve resmi söylemle fütursuzca bir tezat. Bu aynı zamanda Türkiye'nin itibarını tamamen mahvediyor. Ülkemde benim yaşadığım küçük bir köy gibi olan yerde ve diğer bölgelerde Türkiye'nin pek çok dostu var. Türkiye, büyük bölgesel sorunlarla baş etme kapasitesine ve yeteğine sahip muteber ve güvenilir bir ülke olarak görülüyor. Türkiye, ordusu, seküler değerleri, bölge istikrarına katkısıyla saygı görüyor. Fakat bütün bu itibar, medya merkezlerine saldırı, gazetecilerin ifade hürriyetlerini, medya özgürlüğünü kullandıkları için tutuklanmasıyla harap oluyor. İşte bu gerçek bir suçtur. Ve bu hasarın gelecekte bir şekilde onarılabileceğini düşünmek zor ve bedeli çok büyük. Bu aynı zamanda, bölgemizi çevreleyen krizlerin çözümünde Batı olarak Türkiye'ye ihtiyaç duyduğumuz düşünüldüğünde süreç için de yıkıcı."
''BİR GÜN BİRİNİN BÖYLE KABUL EDİLEMEZ POLİTİKALAR GELİŞTİRECEĞİNİ KİMSE HAYAL EDEMEZDİ''
"Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan Alman meslektaşlarıma da söylediğim gibi şunu gururla tekrar be tekrar anlatacağım: Ben muhtemelen, Avrupa Birliği'ne aday bir ülkeden yani ülkem Romanya AB'ye adayken, İstanbul'da Türk medyasına Türkiye ile müzakerelerin hızlandırılmasının akıllıca olacağını ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne daha erken üye olması gerektiğini, bunun küresel bir aktör olmak isteyen Avrupa Birliği'nin de menfaatine olacağını söyleyen ilk milletvekiliyim. Fakat o dönemde ne benim ülkemde ne Avrupa'da ne de Türkiye'de kimse, bir gün birinin böyle kabul edilemez politikalar geliştireceğini hayal edemezdi."
SAMANYOLUHABER.COM