ABD Başkanlık seçimleri geçen Kasım ayında yapıldı Erdoğan seçim sürecinde Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump'ı destekledi
ABD’de Joe Biden’ın başkanlığa seçilmesi sonrası Ankara-Washington hattında yoğun bir diplomasi trafiği sürüyor.
Bir süredir AKP iktidarının reform söylemleri, Biden'ın gelişine bağlanıyor. Öyle ki Trump ile Erdoğan'ın arasını yapan kişi olarak bilinen Mehmet Ali Yalçındağ'ın Biden'e bir tebrik mektubu göndermesi yakın zaman önce gündem oldu.
Ancak birçok dünya lideri ile telefon yoluyla görüşme gerçekleştiren Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bu yönde bir görüşme yapmaması dikkat çekiyor.
Middle East Eye’de Ragıp Soylu imzası ile yayımlanan haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekibinin, ABD'nin seçilen yeni başkanı Joe Biden ile telefonla görüşme talebinde bulunduğu, ancak aradan bir ay geçmesine rağmen Biden ekibinden talebe yanıt verilmediği belirtiliyor.
Haberde, Biden'ın göreve gelmesine yalnızca yedi gün kala hâlâ görüşme talebine yanıt vermemesi, “Güçlü bir NATO müttefiki için alışılmadık bir hiçe saymak” olarak yorumlanıyor.
Konuya yakın üç kişiye dayandırılan habere göre, Erdoğan'ın ofisinin geçen ay Biden ile görüşme talebinde bulunduğu bilgisi veriliyor.
Middle East Eye haberinde, Biden’ın telefonlara dönüş yapmama kararı, New York Times’a verdiği mülakatta söylediklerine bağlanıyor ve “şaşırtıcı” olmadığı savunuluyor.
Biden, Aralık 2019’da ayında New York Times'ın hazırladığı The Weekly programında, şunları söylemişti:
"Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan'a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim."
Biden’ın bu sözlerinin Türkiye’de yedi ay sonra gündem olmasının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Biz böyle dayatmaları kökten reddediyoruz. Türk milletini de tanımayan cahilce yapılmış bir açıklama" karşılığını vermişti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Biden'ın Türkiye ile ilgili değerlendirmesinin "katıksız bir cehalet, kibir ve ikiyüzlülüğe" dayandığını savunmuştu.
Kalın, "Türkiye'ye emir verme dönemi sona erdi. Ama bunu hâlâ yapabileceğinizi düşünüyorsanız, buyurun. Bedelini ödersiniz" diye de eklemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise daha yumuşak bir üslup kullanması dikkat çekmişti.
Erdoğan, "Türkiye'de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmek istediklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar. Ya dostluğumuz var be. Oturup konuşmuşluğumuz, çay içmişliğimiz var ya. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın" ifadesini kullanmıştı.
İktidar yandaşı medyada, Biden için daha önce ağır ifadeler kullanılmıştı.
Yeni Şafak gazetesinin bir haberinde “Bunak Biden gittiği eyaletin adını unuttu” başlığı atılmıştı.
MEE haberinde, Erdoğan’ın Biden'ı 3 Kasım'daki seçim zaferini tebrik etmekte aceleci davranmadığına dikkat çekiliyor ve ekleniyor:
“Çünkü Ankara, Trump yönetimiyle olan sıcak ilişkilerine özen gösteriyordu. Türkiye Cumhurbaşkanı, kasım ayında gönderdiği bir mesajda tebrik gönderen son dünya liderlerinden biriydi.”
Hem Biden’ın geçiş ekibi hem de Türkiye Cumhurbaşkanlığı, MEE’nin konuyla ilgili sorularına doğrudan yanıt vermekten kaçınmış.
Biden'ın bir sözcüsü de konuya ilişkin olarak, tebrik aramalarını kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceklerini, ancak "bunun ötesinde yorum yapmayı geri çevirdiklerini” ifade ediyor.
Öte yandan Lobi şirketleri aracılığıyla Biden yönetimi ile temas kurulduğuna dair haberler basına yansırken, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın “Biden yönetimi ile şimdiden kılıçları çekmek doğru değil" mesajı dikkat çekmişti.
Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat ise, Biden ekibinden Ankara’ya Biden’ın bazı konuşmalarının seçim konuşması ve iç siyasetlerine yönelik olduğu mesajı verildiğini ileri sürmüştü.