AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO zirvesi dönüşü gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Asgari ücrette yeni artış olur mu?" sorusuna da "Yıl ortasında bakılır, gerekirse işçimizden esirgemeyiz" yanıtını verdi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "NATO Olağanüstü Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi" için gittiği Belçika'dan dönüşü sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Asgari ücrete zam tartışmaları devam ederken Erdoğan, "Şu anda daha üçüncü aydayız. Yıl ortasına geldiğimiz zaman zaten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanım da önüme mevcut durumu getirir. Zaten Vedat Bey sendikalarla bugüne kadar samimi görüş alışverişinde bulunmuştur. Yapılacak görüşmeler neticesinde de yıl ortasında böyle bir değerlendirme gerektiğinde biz kesinlikle vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır" ifadelerini kullandı.
"Seçim Kanunu değişikliğiyle ilgili muhalefetin eleştirileri ve iddiaları var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan
"Bu Seçim Yasası’yla ilgili olarak bizler Cumhur İttifakı olarak çalışmamızı bütün samimiyetimizle ortaya koyduk. Barajı belirledik ve bu konuda da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli en ufak bir tereddüt göstermedi. Yine böyle bir uçak seyahatinde barajı açıklamıştık ve yüzde 7 demiştik. Yüzde 7 baraj teklifimizi o zaman Sayın Devlet Bey de aynen kabul edip gerekli ekibine talimat vermişti. Baraj konusu yüzde 7 olarak şu anda ilgili arkadaşlarımızın çalışmalarına girmiş oldu. Zaten üzerinde durulan konu da daha çok bu baraj meselesiydi. Baraj konusunda da ihtilaf falan da olmayınca zaten çalışmaları bitirdik. Arkadaşlarımız da gerek Hayati Bey gerek Feti Bey bu yapılan çalışmayı Meclis’e taşıdılar. Şu anda Meclis’te de Anayasa Komisyonunda kabul edildi. Fazla zaman harcamadan süratle inşallah bu yeni yasayı çıkaracağız." diye cevap verdi.
Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi için çabalarını sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı, Ukrayna ve Rusya devlet başkanlarıyla görüşeceğini açıkladı.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"AVRUPA GÜVENLİĞİNİN TEMELİ NATO''
-Her şeyden önce bu kriz iki hususu gözler önüne serdi. Bunlardan birincisi Avrupa güvenliğinin temel taşı, temel yapısı NATO’dur. Bunu çok açık, net olarak görmüş bulunuyoruz. İkincisi, Türkiye bölgesel güvenliğin temini için vazgeçilmez bir müttefiktir. Gerek ikili görüşmeler gerekse zirve toplantısı esnasında liderlerin birçoğu bunu dile getirdiler. 70 yıllık üyeliğimizde NATO’ya en kapsamlı katkıları veren Türkiye, müttefiklerden farklı olarak bunu her yönüyle karada, denizde, havada, siyasi etkinliklerinde ortaya koyan bir ülke oldu. İttifak dayanışması ruhuyla üzerimize düşeni imkanlarımız ölçüsünde yapmaya da devam edeceğiz. Bu süreci de Türkiye aynı kararlılıkla, güvenilirlikle yine sürdürüyor. Hatta bu konuda örnekliğini ortaya koyuyor. Bunu da bütün siyasi liderler olsun, komuta kademeleri olsun, bizimle paylaşıyorlar. Bunu da iftiharla gördük. Bundan dolayı da tabii memnuniyetimizi özellikle ifade etmek isterim. Diğer taraftan, kitle imha silahlarının kullanımını elbette insanlığa karşı işlenmiş suç olarak değerlendiriyoruz.
-Savaşı sonlandırmak için başından itibaren büyük gayretler ortaya koyduk. Bu gayretlerimizi gerek liderler seviyesinde şahsım sürdürdü, gerekse Dışişleri Bakanımız muhataplarıyla birçok görüşme yaptı. Hatta Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarını Antalya’da bir araya getirdi. Ardından bir Moskova ziyaretini, bir Lviv ziyaretini de gerçekleştirdi. Yine bunun dışında Milli Savunma Bakanımın muhataplarıyla yaptığı birçok görüşme oldu. Bunları devam ettiriyorlar. Tabii bütün bunlar garantörlük, bunun dışında arabuluculuk görevini Türkiye’nin yapabileceğinin en güzel örneği oldu.
Burada Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen 6 başlık var. Ama bu 6 başlığın 6’sını da her iki taraf kabullenmiyor. Özellikle 4 başlık üzerinde bir mutabakat varmış gibi bir durum söz konusu. Bunlardan bir tanesi özellikle bu NATO meselesiyle ilgili. Ukrayna ilk başlarda bu konuya önemle asılıyordu ama daha sonra NATO üyeliğinden çekilebileceğini Zelenski ifade etmeye başladı. Bir diğer konu, özellikle Rusya’nın resmi dil olarak kabul edilmesi meselesi. Zelenski bunu da kabul etti. Zaten Rusça Ukrayna’nın hemen her yerinde konuşulan bir dil. Bu noktada da bir sorun yok. Bir diğer konu silahsızlanma meselesi. Tabii Ukrayna bir devlet, yani silahsızlanmayı A’dan Z’ye kabul söz konusu değil. Ama bu konu da anlaşılamaz değil. Yani orada da belli tavizlerin verilebileceğini Ukrayna tarafı ifade etti. Dördüncü konu, ki yine Ukrayna’nın da burada bir mutabakatı var; o da bu kolektif güvenlik dedikleri mesele. Bu konuda da Ukrayna olumlu bir yaklaşım ortaya koydu. Ama tabii Ukrayna Kırım ve Donbas konularında bu kadar rahat değil.
Donbas meselesinde en sonda güzel bir adım attı, bana göre akıllı bir liderlik diyebiliriz ve “Bu konuda referanduma gitmem gerekir” dedi. Bu konuyla orayı kestiler. Şu anda böyle bir durum var. Kaldı ki Rusya 2014’te Kırım’ı işgal ettiği zaman, biz çok açık, net bu işgale karşı çıkmıştık ve o günden sonra da Putin ile yaptığım her görüşmede bu işgale karşı çıktığımızı hep söylemiştim. Ama o zaman Batı bu işgale bugün olduğu gibi çok açık, net bir tavır koymamıştı. Bu tavrı koymadıkları için işte bugün başımıza bunlar geldi. Tabii Kırım ile beraber Donbas, Donesk, Luhansk vesaire bütün bunlar Kırım’ın adeta bir çarpanı oldu. Ve biz bu konudaki tavrımızı bu şekilde ortaya koyduk. Tabii bu 6 başlığın 4’ü için şu anda Ukrayna tarafından olabilir deniyor ama diğer ikisi hakkında olumlu bir yaklaşım söz konusu değil.
Şimdi benim bugün Zelenski ile bir görüşmem olacak. Putin ile büyük ihtimalle yine hafta sonu veya hafta başı bir görüşmem olabilir.
''ARTIK BARIŞIN MİMARI SEN OLMALISIN DİYECEĞİM''
Bu görüşmelerde de bu NATO’daki görüşmelerin kendileriyle bir müzakeresini, değerlendirmesini yapıp, bundan sonraki sürece yönelik “Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın” demeliyiz. “Buna bir onurlu çıkış yap” demek suretiyle bu işi tatlıya bağlamanın yolunu aramamız lazım.
-F-16’larla ilgili olarak görüşmelerimizi Milli Savunma Bakanımız muhataplarıyla yürütüyor ve bu konuda şu an itibarıyla olumlu bir süreç devam ediyor. Uçakların modernizasyonuyla ilgili olumlu yaklaşımlar var. Diğer taraftan yeni alımlarla ilgili olarak da olumlu yaklaşımlar var. Biden’ın bana “Ben kongreye bu konuyla ilgili olumlu yaklaşımımı sunacağım ve konunun da takipçisi olacağım.” istikametinde ifadeleri oldu. Temenni ederim ki bu istikamette eğer netice devam ederse, noktalanırsa o zaman biz yeni alacağımız F-16’lar ve eldekilerin modernizasyonunu süratle bitirme fırsatını bulacağız.
Mayınlar konusuna gelince, bu konuyla ilgili olarak, bütün tedbirler tarafımızdan alınmıştır. Gerek Milli Savunma Bakanımın gerek Deniz Kuvvetleri Komutanımın ortak kanaati, bunlar böyle başıboş bir durumda değil. Ayrıca bu mayınların kendilerini kilitleme durumu söz konusu. Yani su yüzüne çıktığı anda bu mayınlar kendi kendini kilitliyor, adeta kendi kendini patlatıyor. Böyle bir özelliği de var. Bunun dışında da Deniz Kuvvetlerimiz her türlü tedbiri almış vaziyette.
A400m uçaklarıyla ilgili olarak hem Ukrayna hem de Rusya ile temaslarımızı sürdürüyoruz. Bize her türlü teminatı veriyorlar. Diyorlar ki “Şu an itibarıyla bunu çekmeye kalkarsak, hava sahasında sıkıntılar var. Bundan dolayı böyle bir riski göze almayalım. Biz sizinle irtibat halindeyiz ve sağlıklı bir duruma girildiği anda bu uçakları sizlere göndereceğiz.”
"S-400'LER İÇİN GERİ ADIM YOK"
-Her şeyden önce S-400 konusunda nasıl en başta bizim için bu iş kapanmıştır dediysek, bugün de biz aynı noktadayız. Bu konu bizim için kapanmıştır. Bunlar savunma noktasında bizim kendi malımızdır, bu bitmiştir. Bir diğer konu Wall Street Journal’ın yazdığına karşı İletişim Başkanımız gerekli cevabı bütün hassasiyetiyle zaten vermiştir. O cevap onlara yeter de artar bile. Daha fazlasına da bu konuda gerek yok. Çünkü bunların bütün işi ortalığı karıştırmak. “Buradan acaba Türkiye’ye nasıl bir darbe vururuz da onu sıkıntıya sokarız” böyle bir gayretin içindeler. Anında müdahale ederiz, sonuç alamazlar.
-Yaptırımlar noktasında da BM’nin belli çizgilerini biz de değerlendiririz ama şunu da unutmayalım ki bütün bu adımları atarken bizim Rusya ile olan ilişkilerimizi bir kenara koymamız mümkün değil. Bunu ben çok önce de açıkladım biliyorsunuz. Zira bugün sadece doğal gaz düşünüldüğünde, kullandığımız doğal gazın yaklaşık yarısını biz Rusya’dan alıyoruz. Bunun yanında Akkuyu Nükleer Enerji Santralimizi bugün Rusya ile yapıyoruz. Biz bunu da bir kenara koyamayız. Ben bunu bugün Macron’a da söylediğimde “haklısın” diyor. Yani orada yapılacak herhangi bir şey söz konusu değil.
''DEMEK Kİ NATO'NUN BEYİN ÖLÜMÜ YOK, ŞİMDİ EPEY GAYRETLİ''
-Demek ki NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmemiş. Böyle bir şey de söz konusu değilmiş. O çok talihsiz bir açıklamaydı. (Macron'un eski açıklaması) Bu talihsiz açıklamanın ardından da Macron şu anda NATO içerisinde en aktif rolü oynayan liderlerden bir tanesi durumunda. Epey gayretli. Gerek Ukrayna gerek Rusya gerek diğer ülkelerle olan görüşmelerde Macron’u çok aktif görüyorum. Bununla ilgili olarak da diğer ülkelerin, liderlerin Macron’a bakışı da değmişmiş vaziyette. Bütün bunlarla birlikte de Türkiye-Fransa arasında attığımız bazı adımlar vardı. O adımları, Türkiye-Fransa ilişkilerini yeniden ele almak ve hatta Türkiye-Fransa-İtalya olarak üçlü attığımız adımları yeniden hayata geçirmek için çalışmalarımızı sürdürmeyi karar altına aldık. Temennim odur ki inşallah seçim sonrası bu yeni süreci güçlü bir şekilde başlatırız diye düşünüyorum.
Biden’a gelince, Biden ile bu zirvede ayaküstü bir hal hatır sorduk. Önümüzdeki süreçte kendisiyle telefon diplomasisiyle bazı konuları ele alma fırsatımız olacak. Ama tabi burada Milli Savunma Bakanım muhatabıyla bu F-16’lar konusunu görüştü.
Üçlü dediğiniz Fransa-İtalya-Türkiye STAMP-T füzesini mi kastediyorsunuz?
Evet, Eurosam. O konuyu Macron ile görüştüğümüz gibi Draghi ile de görüştük. Draghi de benden sonra Macron ile yaptığı görüşmede bu konuyu açtı.