Erdoğan'dan Esed'i destekleyen İran ve Rusya'ya tepki: Buna da ombudsman gerekli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusunda Beşşar Esed rejimine destek veren İran ve Rusya'yı eleştirdi. Erdoğan, "Bakın hala bazı ülkeler Suriye'ye uçaklar gönderiyor. Yardımlar devam ediyor. Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman bu defa Türkiye'nin büyükelçiliğini çağırmak suretiyle 'Niçin söylendi?' deniyor. Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkilileriniz diyor ki 'Biz Esed'in arkasındayız' ve uçaklar, silahlar gönderiliyor. Parasal destekler veriliyor. Bunların hepsi bizim tespitimizdir. Açıkça kendileri de bunları zaten ifade ediyor. Hatta hatta uluslararası toplantılarda da bunu ifade ediyor. Aslında buna da bir ombudsmanlık gerekiyor. Ama nasıl olacak bu iş, sıkıntı burada?" dedi. Erdoğan, sözlerinin devamında ise "2 milyon mülteci Rusya'ya ya da İran'a gitmiyor." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Ankara'da düzenlenen 3. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'na katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, hem Surliyeli mülteciler sorununa hem de İsrail'in Mescid-i Aksa'daki saldırılarına da değindi.

"İSRAİL'İN SALDIRISI KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL"

Erdoğan, Kudüs'te yaşananlara ilişkin, "İşte şu anda Kudüs'te Mescid-i Aksa'da yapılanları görüyorsunuz. Burada maalesef İsrail'in askerleri, polisi, üç dinin, üç semavi dinin, Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Museviliğin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa'daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak suretiyle, içeride mukaddes kitabımızı yerlere atmak, onları yakmak suretiyle, bütün camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir." dedi.

"KÜRESEL OLUMSUZ GELİŞMELERİ TETİKLEMESİNDEN ENDİŞE EDİYORUM"

Erdoğan, ayrıca bir uyarıda bulundu: "Türkiye burada tam aksine farklı inançların, buradaki mabetlerini ihya ederken, hatta hatta inşa ederken, bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Ve bu küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum."

"MÜLTECİLERE ÇÖZÜM SURİYE'DE YENİ BİR YÖNETİMDEN GEÇİYOR"

Ardından konuyu Suriyeli mülteciler konusuna bağlayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Avrupa'daki dostlarımızın şundan emin olması lazım. Sınırlarına gelen insanların nihai hedefi onların ülkeleri değildir. Biz bunu görüyoruz. Bu insanlar aslında kendi vatanlarına, kendi ülkelerine kavuşmak istiyorlar. Ama kendi ülkeleri onlar için yaşanması mümkün olmayan bir hale gelmiş durumda. Mülteci sorununun çözümü kapıları bu insanlara kapatmaktan, sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl çözüm bu insanların geldikleri yerlerdeki, kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını, halkın sesine ve taleplerine kulak verecek yönetimlerin iş başına gelmesini sağlamaktır. İşte o zaman bu insanların ne bizim sınırlarımıza ne de Avrupa ülkelerinin kapılarına dayanması için bir sebep kalmayacaktır. Mülteci sorununun gerisindeki asıl sebebi görmeden ve buna uygun çözümler üretmeden atılacak her adım insanlığın vicdanını yaralayan yeni görüntüleri ortaya çıkarmanın ötesine geçemez."

İRAN VE RUSYA'YA ELEŞTİRİ

Erdoğan, Suriye'ye destek veren İran ve Rusya gibi ülkeleri de şöyle eleştirdi: "Akdeniz'de, Ege'de çaresizliğin zorlamasıyla yapılan yolculuklarda hayatını kaybeden çocukların, kadınların, erkeklerin cesetlerinin kıyılara vurmasını seyretmeye daha fazla devam edemeyiz. Suriye'deki sorunun rejim sorunu, rejimin halkına zulmü sorunu olduğu açıkça ortadayken meseleye hala uluslararası güç dengeleri ve siyasi hesaplar zaviyesinden bakmak vicdanları kurutur. Bakın hala bazı ülkeler Suriye'ye uçaklar gönderiyor. Yardımlar devam ediyor. Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman bu defa Türkiye'nin büyükelçiliğini çağırmak suretiyle 'Niçin söylendi?' deniyor. Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkilileriniz diyor ki 'Biz Esed'in arkasındayız' ve uçaklar, silahlar gönderiliyor. Parasal destekler veriliyor. Bunların hepsi bizim tespitimizdir. Açıkça kendileri de bunları zaten ifade ediyor. Hatta hatta uluslararası toplantılarda da bunu ifade ediyor. Aslında buna da bir ombudsmanlık gerekiyor. Ama nasıl olacak bu iş, sıkıntı burada? Türkiye'nin Suriye ile ilgili söylediği her şey en başından beri doğru çıkmasına rağmen, çözüme yönelik ciddi adımlar hala atılamadı. Buradaki iki milyon insan İran'a gitmiyor, 2 milyon insan Rusya'ya gitmiyor. 2 milyon insan benim ülkeme geliyor. Ve bunun bedelini biz ödüyoruz. Şu ana kadar 6,5 milyar dolar biz burada bu çalışmalar için destek verdik. Biz insani desteği verirken, birileri de oraya uçaklar, silahlar gönderiyor. Bu şekilde Suriye, Irak buradaki bu karışıklıkların yüz binlerce insanın ölümünün seyrini yapıyorlar. İnsani olan bu mu? Peki buna karşı bir ses var mı? Maalesef."

ÇÖZÜM ZALİM REJİMİN ALAŞAĞI EDİLMESİNDE

Erdoğan, Suriye konusunda çözümün Suriye'deki rejimin gitmesinde olduğunu kaydetti: "Uluslararası topluma sesleniyorum. Suriye'deki sorunun çözümü ülkedeki zalim rejimin bir an önce alaşağı edilip, yerine halkın iradesine ve bölgenin gerçeklerine dayalı bir yönetimin iş başına gelmesinin sağlanmasından geçiyor. Bu süreçte öncelikle ülkemiz sınırları boyunca terör örgütlerinden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturulmasına ihtiyaç var. Bu uygulama hem yeni mülteci akınlarının önüne geçecek hem de Avrupa kapılarına dayanan insanlara kendi ülkelerinde yardım eli uzatılabilmesine imkan verecektir. Aksi takdirde ülkedeki ateşin büyümesi çatışmaların yayılması ve yeni mülteci dalgalarının oluşması kaçınılmaz bir hâl alacaktır. 2011'den beri Suriye nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan 12 milyon kişi yerinden olmuştur. Bunların bir kısmı Suriye dışına çıkmıştır, bir kısmı Suriye içinde evlerinden olmuş yer değiştirmişlerdir. Bunların sadece 5 milyonu ülke dışındadır. Sorun her an katlanarak büyüme potansiyeline sahiptir. Aynı durum bölgedeki diğer ülkeler için de geçerlidir. Bu ülkelerde kendi toplumlarının gerçeklerine uygun, kendi halklarının taleplerini karşılayacak yönetimlerin oluşmasına imkan sağlanmadığı müddetçe yaralar kanamaya devam edecektir. Batı ülkeleri kendi vatandaşlarının huzur ve refahının, bölgedeki ve dünyadaki diğer gelişmelerden bağımsız olmadığını artık görmek zorundadır. Kendi insanlarının günlük meselelerine kulak vermek için her türlü çabayı gösterenler sadece ve sadece hayatta kalma mücadelesi içindeki milyonlara sırtını dönemez, dönmemelidir. Aksi bir durum Batı'nın özellikle de AB'nin üzerinde yükseldiği değerlere ihanet etmesi anlamına gelir. Biz sınırlarımıza gelenlere imkanlarımızı zorlama pahasına kucağımızı açmayı sürdüreceğiz. Bunu herhangi bir çıkar kaygısıyla değil insani, ahlaki, tarihi ve vicdani bir görev anlayışıyla yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz."

"İSRAİL SALDIRILARI BARIŞI ZEDELEYEN SONUÇLAR DOĞURMA POTANSİYELİ TAŞIYOR"

Erdoğan, son olarak İsrail'i şu sözlerle kınadı: "İsrail'in Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'da yaptığı saygısızlığı, vandallığı bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu bölgeye yönelik saldırılar sadece Kudüs'te değil tüm dünyada farklı dinlere mensup özellikle farklı inançların mensubu insanlar arasında barışı, huzuru, hoşgörüyü zedeleyen sonuçlar doğurma potansiyelini taşıyor. İsrail devletini ve tutumlarıyla onu destekleyen cesaret veren tüm ülkeleri tarih önünde sorumlu davranmaya davet ediyorum. Biz Türkiye olarak bu konuyu yakından takip etmeye her platformda dile getirmeye devam edeceğiz. Dünyadaki bu hassasiyeti olan liderleri arıyorum. Kendileriyle görüşmelerimi yapıyorum. Müşterek adımlar atmaya kendilerini de davet ediyorum."
CİHAN
16 Eylül 2015 14:14
DİĞER HABERLER