Erdoğan'dan New York Times'a: Sen kimsin, haddini bil!

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) düzenlediği panelde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York Times gazetesini eliştirdi. Erdoğan, "Adeta Amerika'ya talimat veriyor, başka güçlere talimat veriyor. Sen bir gazetesin haddini bileceksin. Erdoğan'ın Türkiye'sinde baskılar var, bu baskılara Amerika'nın şunun bunun müdahalesini isteyeceksin. Bu haberi yapmakla kendi özgürlük alanın dışına çıkmak sureti ile Türkiye'ye müdahale ediyorsun." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri konulu panele katıldı. SETA'nın düzenlediği panelde Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da hazır bulundu.

Panelde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve kendisi hakkında yazı yayınlayan New York Times gazetesine yüklendi. "Bizim iktidarımız, milletimizin iktidarıdır. Onun için bu kadar çok direnişle, tehditle kumpasla karşılaştık" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Sadece içeride değil, dışarıda da. Amerika'da New York Times bir edep dışı yazı ile 'Erdoğan'ın Türkiye'sinde şu oluyor bu oluyor' diye göndermeyi yapmış. Adeta Amerika'ya talimat veriyor, başka güçlere talimat veriyor. Sen bir gazetesin haddini bileceksin. Erdoğan'ın Türkiye'sinde baskılar var, bu baskılara Amerika'nın şunun bunun müdahalesini isteyeceksin. Bu haberi yapmakla kendi özgürlük alanın dışına çıkmak sureti ile Türkiye'ye müdahale ediyorsun. Sen kimsin, önce haddini bil. Acaba sen şu anda Amerikan yönetimine karşı böyle bir şey yapabilir misin? Anında gereğini yaparlar, hiç bunun şakası yok. Biz milletle devlet arasındaki bağı güçlendirdikçe darbecilerin, vesayetçilerin gücü azaldı. Bundan rahatsız oluyorlar. Türkiye'deki malum medya grubu da, onlar da belli yerlerden destek almak sureti ile bu vesayetlerinin sürdürmek istiyorlar. Batı destekli bir süreç. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi işte bu darbecilerin, vesayetçilerin önlerinin ebediyen kesilişinin takatlerinin tamamen bitişinin ilanı olacaktır."

Başkanlık sisteminin önemine de değinen Erdoğan, "Bu coğrafyada tarih boyunca hep değişimci, dönüşümcü, reformcu, bu tür adımların öncüsü olduk. Selçuklu 'ya, Osmanlı'ya bakınız, bulundukları tüm coğrafyalardaki tüm medeniyet değerlerini alıp, onları yeni bir tertip ile kedi halklarının ve dünyanın hizmetine sunmuşlardır. Ancak, son 150-200 yılda tarihi çizgimizin dışına çıkarak birebir uyarlama, tercüme hatta kopya ile kendimize yeni bir yön çizmeye çalışıldığını görüyoruz. Karşılaştığımız sıkıntılar karşısında çözümü başka adreslerde aradığımız için kendimize has yöntemler geliştiremedik." şeklinde konuştu.

'DANIŞTAY, DEVLETİ YARGILAYAN BİR MEKANİZMA HALİNE GELDİ'

Mebusan Meclisi'nin duvarında Şura suresinin 38. ayetinin yazdığını hatırlatan Erdoğan, Danıştay'a yönelik de şu sözleri söyledi: "Aslında bu, şu anda bile Danıştay diye tabir ettiğimiz ki Şura-ı Devlet'tir. Ama tabi Şura-ı Devlet şu anda devrede değil, tam aksine Şura-ı Devlet olmaktan çıktı, edvleti yargılayan bir mekanizma haline geldi. Hangi noktada, idari noktada. Böyle bir sıkıntının içerisindeyiz. Sayın Başkan çok çok ferasetli bir hanımefendi ve o onu söylüyor. Yani 'biz burada aslında devletin işini nasıl kolaylaştırırız, nasıl yol açıcı adımlar atılmasını sağlayabiliriz, bu konuda bu konuda yardımcı olmamız gerekirken, şu andaki yapı buna imkan vermiyor. Geçtiğimiz 12 yıl sadece cumhuriyet döneminin değil 200 yıllık modernleşme tarihimizin de sürekli halının altına süpürüp bıraktığı meseleleri çözmekle geçti. Buz bu zamanda sadece geçmişte ülkeye verilen zararları telafi etmekle kalmadık, aynı zamanda devlet ile millet arasındaki bağları da adeta yeniden dokuduk."

'BAŞKANLIK SİSTEMİNİN ÖZELLİĞİNDE DİK DURUŞ VARDIR'

İMF'ye borçların dik duruşla ödendiğini anlatan Erdoğan, "Bunları sürdürmediğiniz sürece birileri devamlı boza pişirmeye devam eder. Onun için bu millete de duruş yakışır. Başkanlık sisteminin özelliğinde de bunu görüyorum. O dik duruşu sağlamak sureti ile hakikaten birilerine de buradan pirim çıkmaz. Bu ülkede petrol çıkmıyor, onu dışarıdan alıyoruz da bu ülkeden bakan da mı çıkmıyor. Bu ülkeye dışarıdan bakan ithal edildiği günleri gördük. Şimdi bile yine konuşuluyor; 'gelir misin'. Ne yapacak gelince? Geldiği zaman ne yaptı? Geldiği zaman ne yaptıysa, bundan sonra da onu yapacak. Onlar kendi iradeleri ile iş yürütmezler, onlar yine malum yerlerden talimat alarak sürece devam ettirecekler. Milli şeflik döneminin oligarşik yapı, millete efendilik etmeye hevesli yüzlerce diktatörü memleketin başına musallat edecek. Bu durum karşısında milletin yanında yer alması gereken parlamenter sistem tam tersine oligarşinin meşruiyet aracı haline dönüştü." ifadelerini kullandı.
CİHAN
25 Mayıs 2015 17:59
DİĞER HABERLER