Erdoğan’ın Hüda-Par ile ittifakı ve Kılıçdaroğlu’nun korkusu

Samanyoluhaber.com yazarı Ethem Çelebi , Erdoğan'ın son ittifak arayışlarını analiz etti.
ETHEM ÇELEBİ

Altılı Masa artık Millet İttifakı oldu, uzlaştıkları 240 mutabakat metnini kamuoyuna açıkladı. İttifakın “krizden kurtuluş reçetesi” olarak ifade ettiği metinde, 9 ana başlık ve 75 alt başlık altında 2 bin 300’den fazla vaat yer alıyor. Takdire şayan hususlar var bu tespitler ve vaatler arasında. Ancak bir eksik var, Kılıçdaroğlu’nun aşamadığı korkudan kaynaklanan bir eksik. Kürt sorununu dile getirme ve HDP ile aynı karede görünme korkusu.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine neredeyse 100 gün kalmışken, Erdoğan kazanabilmek için tabiri caizse aynı anda tüm tuşlara bastı. MHP, BBP ve Perinçek’in Vatan Partisi’nin fiilen yer aldığı Cumhur İttifakı’nı genişletmek için elinden geleni yapıyor.

Erdoğan, Saadet Partisi’ni yanına alabilmek için Oğuzhan Asiltürk’le temas kurmuş epey de yol almıştı. Ancak Asiltürk’ün aniden hayatını kaybetmesi, Erdoğan’ın planını suya düşürdü. İYİ Parti’yi yanına alabilmek için de çok dil döktü ama işe yaramadı çabaları. Altılı Masa’yı dağıtabilmek için elinden geleni yaptı, yapmaya da devam ediyor.

Hem iç hem de dış politikada seçimleri kazanabilmek için hamle üstüne hamle yapıyor Erdoğan. İlke, kaide, prensip tanımıyor. Altılı Masa paydaşlarının temas etmekten korktuğu HDP konusunda çok daha atak davrandı. Anayasa teklifine destek arayışı mahiyetinde HDP’ye heyet gönderdi ve Selahattin Demirtaş’a babasını ziyaret edebilsin diye özel jet tahsis etti. Diğer yandan da Anayasa Mahkemesi’ndeki kapatma davası HDP’ye üzerinden sopa gösteriyor.

Selahattin Demirtaş’ın önceki gün “Erdoğan'a destek kararı alsak, helikopterle Saray’a götürülür, öğlen yemeğini orada yerim herhalde” şeklinde ifade ettiği üzere, en küçük bir yeşil ışık görse, 2012 - 2015 arası dönemde olduğu gibi, bırakın HDP’yi, Öcalan’ı bile baştacı yapabilir, yine barış güvercini ilan edebilir. Ki 2019 yılında yapılan belediye seçimlerinde Öcalan’ın mektubunu Anadolu Ajansı’na yayınlatmışlığı ve kardeşi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkarmışlığı da unutulmuş değil.  Aynısını yapmaktan zerre kadar çekinmez. İktidarının devamı için zaruri görse, bırakın mektubunu okutmayı, Öcalan’ı meydan meydan yanında gezdirir.

“Bu mücadeleyi iktidara getirme noktasında eğer benim emir komuta merkezim bana papaz elbisesi giymen gerekiyor diyorsa yaparım dedim. Papaz elbisesi dahi giyerim. Bu var mı usulün içinde? Var tabii ki” diyen pragmatizmin mücessem hali bir politikacıdan bahsediyoruz. İktidar için yapamayacağı şey ve alçalamayacağı dereke yok.

Şimdi yanına Devlet Bahçeli’yi, Doğu Perinçek’i, Mustafa Destici’yi, Mehmet Ağar’ı, Süleyman Soylu’yu ve Tansu Çiller’i almış vaziyette, yeni bir ittifak arayışında. Hizbullah’ın siyasi uzantısı olduğu ileri sürülen Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) ile ittifak görüşmeleri yürütüyor. 

HÜDAPAR, Kürtlerin hakları konusunda HDP kadar hassas bir parti. Parti programında, Anayasa’da Türkler ve Kürtlerin “asli kurucu halklar” olarak yer almasını, Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesini, muhtelif yerlere yazılan “Ne mutlu Türküm diyene” yazısının silinmesini, Kürtlere de Batı Trakya’daki Türklere sağlanan kolaylık ve ayrıcalıkların tanınmasını ve eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modellerinin serbestçe tartışılabilmesini istiyor.

HÜDAPAR’ın taleplerinin HDP’nin isteklerinin yanında hiç de eksiği yok. Erdoğan bir kısmını ifade ettiğim bu taleplerin sahibi olan HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile sık sık görüşüyor, Cumhur İttifakı’na dahil olmasını istiyor. Yapıcıoğlu ile son olarak 5 Ocak’ta AKP Genel Merkezi’nde görüştü Erdoğan.

Zekeriya Yapıcıoğlu, ittifak görüşmelerinde gelinen noktayı 27 Ocak’ta açıkladı. Erdoğan'ın Cumhur İttifakı'na katılmaları için teklifi olduğunu belirterek, "Şu anda değerlendiriyoruz, olumsuz bir durum yok" ifadelerini kullandı. A Haber’de canlı yayına da katıldı ve “Tahmini birkaç hafta içerisinde bir sonuca ulaşırız diye tahmin ediyorum" dedi.

Erdoğan, açıklamalarında “Hizbullah cemaati”ni “kardeş” olarak gördüğünü ve Hizbullah’ın kamuoyuna yanlış tanıtıldığını belirten Zekeriya Yapıcıoğlu ile ve kurultaylarında Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun fotoğrafı asılan HÜDAPAR ile görüşmekten çekinmiyor. HÜDAPAR’ı, MHP’nin, Vatan Parti’sinin ve BBP’nin yanına beşinci ortak olarak almak için çaba sarf ediyor. 

Görüşmelerinde elbette Zekeriya Yapıcıoğlu’na, HDP’ye yaptığı gibi, “Hizbullah’ı terör örgütü ilan et” demiyor. Aksine, cezaevlerindeki Gaffar Okkan’ın katilleri de dahil olmak üzere tüm Hizbullah hükümlülerini serbest bırakıyor. Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, 24 Ocak’ta öldürülmesinin yıl dönümünde Gaffar Okkan’ın mezarı başında yaptığı konuşmada “Hizbullah” dahi diyemiyor. Hizbullah’ın katlettiği Risale-i Nur talebelerinden Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ı, yazar Konca Kuriş’i ve daha nicelerini hatırlayan, ismini anan da yok artık.

Olayın Hizbullah’a bakan yönü böyle. Fakat bir de karşımızda yasalara uygun olarak kurulmuş ve yıllardır faaliyet gösteren bir siyasi parti var. HÜDAPAR şu an yasal bir parti mi? Evet. Başka bir parti ile görüşebilir ve belirlediği konularda siyasi müzakere yürütebilir mi? Evet. Parti programındaki talepleri demokratik bir ülkede dile getirilebilir istekler mi? Evet. Cumhur İttifakı’na dahil olabilir mi? Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek, Mustafa Destici, Mehmet Ağar ve Tansu Çiller, HÜDAPAR ile yanyana olmakta bir mahsur görmüyorsa, elbette Cumhur İttifakına dahil olabilir.

Peki, HÜDAPAR için olabilenler HDP için neden imkansız oluyor? HÜDAPAR’la görüşmek, ittifak yapmak makul ve meşru oluyor da, HDP ile temas kurmak neden “terörle ittifak” oluyor? Erdoğan HÜDAPAR’la görüşmekten ve ittifak kurmaktan zerre kadar çekinmezken, Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın diğer liderleri, HDP ile temas kurmaktan ve hatta selam vermekten neden korkuyor? “Erdoğan ne der?” korkusuyla kılını kımıldatamazken hangi cesaretle milletten oy ve ülke yönetimini istiyorlar? En azından Erdoğan kadar “cesur” olmaları gerekmez mi?

01 Şubat 2023 12:40
DİĞER HABERLER