Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz konusunda Merkez Bankası başkanıyla telefon görüşmesi yaptığını açıklamasının yankıları devam ediyor.
Dünya yazarı Alaattin Aktaş bugünkü köşesinde konuyu değerlenirdi, "İyi de bu yeni bir durum değildi ki. Erdoğan'ın faiz görüşü belliydi ve zaman zaman dile getirdiği bu görüş dövizin fırlamasına hep yol açıyordu” hatırlatmasında bulundu.
Aktaş’ın yazısının özeti şöyle:
"Eski Hazine bürokratı arkadaşımın telefonunu kapattım ve haberlere göz atmaya başladım. Telefonum yine çaldı. Arkadaşım herhalde söylediklerine bir ek yapacaktı, bu düşünceyle uzandım telefona ama arayan o değildi. Bu sefer de daha önce Merkez Bankası’nda görev yapmış eski bir bürokrat arkadaşım arıyordu.
“Dinledin mi” diye girdi söze heyecanlı bir şekilde.
Cevap vermeme fırsat tanımadan devam etti:
“Dinledin mi Erdoğan’ın 128 milyarla ilgili söylediklerini?”
Hal hatır sorma faslına bile gerek duymamıştı.
“Evet” diye cevap verdim.
Devamında başka şeyler de söylememi beklercesine birkaç saniye sustu arkadaşım, baktı benim sesim çıkmıyor, kendisi devam etti:
“Çok açık ki Cumhurbaşkanı’nı birileri yanlış bilgilendiriyor. Merkez Bankası rezervi ikinci bütçe değildir. Deprem için ya da altyapı yatırımları için Merkez Bankası rezervi kullanılır mı, böyle bir uygulama olabilir mi? O harcamalar bütçeden yapılmıştır. Bırakın Merkez Bankası rezervinin kullanılmasını, Merkez Bankası’ndan Hazine’ye avans kullandırılması bile yıllar önce sona erdi...”
Tam araya girmeye niyetleniyordum, baktım arkadaşımın susacağı yok:
“Kaldı ki bu 128 milyar dolar için önce hiç tepki verilmedi. Ardından satışın söz konusu olmadığı ve bu paranın kasada durduğu söylendi. Bir süre geçti bu sefer 128 milyarın nerelere harcandığı kalem kalem izah edilmeye çalışıldı. Şimdi çok daha farklı bir harcama detayı duyduk. En olmayacağı da budur. Çünkü Merkez Bankası rezervi, ikinci bir bütçe değildir.”
Çok uzun yıllar Merkez Bankası'nda görev yapmış olan arkadaşım rezervin ne olduğunu, bilançonun ne olduğunu, rezervin nasıl kullanılabileceğini, dolayısıyla kullanılamayacağını çok iyi bildiği için belli ki bu açıklamaya böyle bir itirazda bulunuyordu."