Erdoğan piyasaların önünde resmen diz çöktü...

Merkez Bankasının son faiz artırımı ve Erdoğan'ın buna sessiz kalması ne anlama geliyor...
SEMİH ARDIÇ- TR724.COM


Merkez Bankası (TCMB) mart ayında döviz kurları yeniden hareketlenmeye başladığında atması icap eden adımı nihayet attı.

5 TL’nin eşiğinden dönen doları belli bir aralıkta tutabilmek için elinde kalan son kozu, faiz silahını kullandı. TCMB gecikmiş ve ürke ürke alınmış olması haricinde isabetli bir karara imza attı.

Bu arada büyük bir bedel ödendi. Faizler, enflasyon ve kur tahminleri yerli bir oldu. Borçluluk arttı, enflasyona yüzde 15’in yolu göründü.

DOLAR İÇİN SENE SONU TAHMİNİ 4,22 TL İDİ

Kanunun verdiği imtiyazı kullanmakta bu kadar mütereddit davranmasaydı ne faiz bu kadar yükselecek ne de dolar 4,50 TL’yi aşacaktı. Sene sonu için doların 4,22 TL’ye çıkacağı tahmin ediliyordu. Beşinci ay bitmeden hepsi tarihe karıştı.

Artık faizler için de yeni seviye yüzde 18-20 aralığıdır. 1 Ocak’ta yüzde 11 civarında idi aynı faizler.

Merkez Bankası’ndan yüzde 18-20 ile para alan bankalar krediyi hangi orandan verecek? Haliyle kredi faizleri de mevduat faizleri de artık yüzde 25’e doğru sıçrama yapacak.

Dolayısıyla kendi ellerimizle piyasa dengelerini tarumar ettik. Yatırımcının halet-i ruhiyesi bir kere bozulduysa telafisi hayli vakit alıyor.

TCMB ve hükûmet iktisat bilimine riayet etseydi, piyasanın dinamiklerini hafife almasaydı Türkiye telafi için bu kadar yüksek bedel ödemeyecekti.

ZEYBEKCİ ‘DOLAR 4 TL OLMADI, ÖYLE GÖSTERİYORLAR’ DİYORDU

İktisatçılar, aklı eren herkes, “Türkiye borç krizin ortasında faiz artırmadıkça sıcak parayı tutumaz.” ikazında bulundu. Hepsine kulak tıkandı

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Dolar 4 TL olmuş gibi bir algı oluşturulmak isteniyor.” demişti. Bakanın algı dediği o acı hakikat faizi bir ayda yüzde 5,25 artırmak mecburiyetinde bıraktı.



1 puanlık faiz artışının Hazine’ye maliyeti 1,7 milyar TL. Şirketlere getirdiği ilave yük ise 11 milyar TL. Zeybekci cebinden mi ödeyecek bu paraları?

Zeybekci geçen hafta 4,85 TL’den 1 milyon dolar borç ödeyen bir şirketin patronuna anlatabilir mi o algı oyunlarını? O patron ödemeyi bugün yapsa 300 bin TL daha az maliyete katlanacaktı. Bir senelik kâr bir kalemde buharlaştı.

TCMB SİYASETTEN BU YÜZDEN BAĞIMSIZ OLMALI

Amerika’yı yeniden keşfetmeye lüzum var mıydı? Merkez bankalarının çalışma esasları üç aşağı beş yukarı aynıdır.

2001 kriz tecrübesi Türkiye’de Merkez Bankası’na da çeki düzen verdirdi. Siyasetten bağımsız bir Merkez Bankası’nın ne kadar elzem olduğunu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan en azından bu sefer idrak etmiştir herhalde.

Zira seçime giderken dolar 5 TL’yi geçseydi en zor durumda kalacak kişilerin başında kendisi geliyor.

Tehlike geçmese de yangına ilk müdahale yapıldı ve alevler çembere alındı. Yayılma tehlikesi azaldı. Sıçrama ihtimali hâlâ var.

Merkez Bankası itfaiye ise bırakın dilediği gibi müdahale etsin. Niye işine karışıyorsunuz?

Altı üstü bir faiz kararı alınacak… Evvela Saray’a Başbakan Binali Yıldırım gitti. Erdoğan’a faiz artırmaktan başka bir çare kalmadığını anlatıldı. Aksi takdirde doların 6 TL’ye kadar çıkabileceği dile getirildi.

ERDOĞAN’IN O ŞAHİN TAVRINDAN ESER KALMADI

Yıldırım’ın madde madde özetlediği riskler karşısında iki hafta evvel Londra’da yatırımcıya ayar vermeye kalkan, kürsüden, “Bize diz çöktüremezsiniz.” diye haykıran Erdoğan’ın o şahin tavrından eser kalmadı.

Halkın karşısında başka kapalı kapılar ardında başka siyasetinin bilmem kaçıncı vakası yaşandı… Faiz bir haftada hiç olmadığı kadar arttı, Erdoğan’ın ağzına almadı mevzuyu.

Merkez Bankası gecelik faiz oranını geçen hafta yüzde 300, 28 Mayıs itibarıyla da yüzde 1,5 artırdı. Gecelik faiz yüzde 18’e çıktı.

25 Nisan’da ortalık kasıp kavrulurken yüzde 0,75’lik artış yapabilen TCMB yangına adeta su tabancası ile müdahale etmişti. Son bir senedir hata üstüne hata yapan TCMB Başkanı Murat Çetinkaya faizi bir haftada yüzde 4,5 artırabildi.

Demek ki zor oyunu bozarmış.

BEN ‘SADELEŞTİRME’ DİYEYİM SİZ ’REPO FAİZİ’ ANLAYIN

Merkez Bankası, basın bülteninde geçen ‘sadeleştirme’, ‘normalleşme’ gibi kelimelerle son bir, hatta iki aylık fiyaskoyu örtbas etmeye çalışsa da mızrak çuvala sığmıyor. Ya daha evvel yaptıkları doğruydu ya da son bir haftada yaptıkları doğru.

Doların tansiyonu düştüğüne göre son kararlar doğru. Daha evvel mânâsız inatlaşma ve kibir yüzünden milyarlarca TL heder edildi. Para otoritesinin ürkek halini görüp önden giden banka, şirket ve fonlar ucuzdan aldığı dövizi 4,80 seviyesinden sonra bozdurdu.

Birileri şimdi de faizin kaymağını yiyecek.

Bu arada faiz yüzde 18’in, dolar 4,50 TL’nin üzerine oturmuş oldu. Artık hem faiz yüksek hem kur.

Son iki haftalık sarsıntının binada sebebiyet verdiği bütün tahribatı birkaç ay içinde hep beraber yaşayarak öğreneceğiz.

ABD FAİZLERİ ARTIRIRKEN TL YİNE EN KIRILGAN PARA

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Haziran’da faizlerin artma ihtimali artmama ihtimalinden katbekat fazla iken kimse TL’de çok uzun soluklu bir toparlanma beklemesin.

5 Haziran’da mayıs ayı enflasyon rakamları açıklandığında başka bir şok dalgası daha gelecek. Cari açık ve bütçe açığı rekorları da dolar/TL kurunda yönün hâlâ yukarı olduğunu haber veriyor.

Merkez Bankası ve hükûmet mağlubiyet garantili bir oyun oynadı. İhtirasları yüzünden herkes kaybetti bu oyunu.

TCMB’nin son kararları yatırımcı nezdinde istedikleri yüksek faizi almaktan öte bir zaferin ilanıdır.

İpler artık tamamen ellerinde. En küçük risk bile doları yeniden yükseltecek.

Son bir ayda olup bitenin en yalın ifadesi şu: Erdoğan çok efelense de doların ani yükselişinin şakasının olmadığını gördü ve piyasanın önünde diz çöktü.

Erdoğan bundan böyle sıcak paraya daha fazla muhtaç ve onlar ne isterse fazlasıyla verecek.

Aksi halde Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya Londra’ya iki hafta arayla niye gitsin ki!

Kim bilir belki de yanlarında Erdoğan’ın vaktiyle Rusya lideri Vladimir Putin’e yolladığı ‘özür mektubu’nun bir benzeri vardır.

Biz ettik, siz etmeyin…
29 Mayıs 2018 09:54
DİĞER HABERLER