Soli Özel: Herkese laf atmanın, sataşmanın taciz etmenin ve hayallerini gerçekle karıştırmanın, vakar yoksunu olmanın, elbet bir bedeli var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 29 Eylül'de Rusya'nın Soçi kentinde bir araya gelecek. Amerika'dan döndükten sonra ABD yönetimine yönelik söylemleriyle dikkatleri çeken Erdoğan, Putin ile yapacakları görüşmenin önemine vurgu yaptı.
Başta Suriye olmak üzere siyaset dünyası bu görüşmenin öneminin farkında ve görüşme merakla bekliyor.
Gazeteci Soli Özel, T24’deki yazısında bu görüşmeyi analiz etti. Özel, “Erdoğan-Putin buluşması eşitler arası buluşma olmayacak” başlıklı yazısında “İdlib ‘Demoklesin kılıcı gibi Türkiye’nin başının üzerinde sallanıyor. Erdoğan-Putin buluşması bu nedenle eşitler arası bir buluşma olmayacak. Zaten ikili buluşmalarda adettir. Siz karşı tarafa gittiyseniz önce onun size gelmesi gerekir ki gidesiniz tekrar. Son ziyareti gene Türkiye Cumhurbaşkanı yapmıştı” dedi.
Türkiye bundan beş ve hele hele on sene öncesine göre, çok daha zayıf bir konuma sahip olduğunu belirten Özel, “Herkese laf atmanın, sataşmanın taciz etmenin ve hayallerini gerçekle karıştırmanın, vakar yoksunu olmanın, ihtiyatsız bir kendini doldurma haline kapılmanın elbet bir bedeli var. Eninde sonunda o bedelin faturası takdim ediliyor” diyor.
Özel, Türkiye’nin çok daha olumlu bir konjonktürde önüne gelen fırsatları ıskaladığını ve dünyadaki gelişmeleri doğru okuyamadığını şöyle anlatıyor:
“Dış politikayı iç politikanın uzantısı haline getirerek diplomasiyi dışlayarak fazlasıyla askerileşmiş bir dış politikayı içeride başta ekonomik olarak büyük açıkları varken takip ederek kanımca ıskaladı. Rusya’yı ABD’ye karşı ABD’yi Rusya’ya karşı kullanırım siyasetinin sınırlarını görmedi ya da bunun ilelebet sürdürülebilecek bir çizgi olmadığını göremedi. Bugünler tüm dünya açısından tercih günleri.
ABD tüm müttefiklerini zorluyor. Benden yana mısın karşımdakinden yana mı? diye. Avrupa’nın da derdi o Asya’daki başka Amerikan yanlısı ülkelerin de. Tercih yapmak istemiyorlar ama sonunda çare de kalmıyor. Avustralya Çin’in saldırganlığı karşısında bu tercihi, içeride güçlü bir destek olmasa da yaptı.”
Soli Özel, Erdoğan-Putin görüşmesinin muhtemel ana noktalarını ise şöyle özetliyor:
“Gündem İdlib’den ibaret olmayabilir. Rusya’yı iyi tanıyan ve ilişkileri çok yakından takip eden Aydin Sezer’e göre Putin yalnızca İdlib’de anlaşmalara uyulmadığından dem vurmayacak. Doğalgaz meselesi de muhtemelen gündemde olacak. Türkiye’nin bu yılki ihtiyaci 58-60 milyar metreküpken ödenmemiş borçlar nedeniyle Rusya gaz satmadığından ve talep geçen yıla göre arttığından, oluşan eksiklik muhtemelen 18 milyar metreküpü bulacak. Fiyatlar da dünyada hızla artıyor. Eğer açık spot piyasadan karşılanacaksa ekonomisi hayli zor durumda olan Türkiye’nin yöneticileri açısından bunlar iç açıcı haberler değil. Rusya’ya bir de bu konuda muhtaçsınız demektir.
“Rusların rahatsızlığı çok açık ise Moskova’nın damarına basacak açıklamalar ne için ve kimi memnun etmek için yapıldı? Bu konularda da herhalde Putin izahat isteyecektir. Kimse takınılan tutumların, izlenen çizginin, yapılan açıklamaların bu ülkeye, topluma ödettiği bedelleri düşünme zahmetine katlanmıyor mu?
Gerçi yönetimin dış politikasını kamuoyuna izah etmeye, gerekçelendirmeye, parlatmaya çalışanların ne çapları, ne kişilikleri, ne bilgileri ya da becerileri bu konularda uyarıcı olmalarını sağlayabilecek düzeyde.
“Soçi’deki görüşmeler heyetler halinde değil başbaşa yapılacağı için bu sorunların aşılmasında ne tur tavizler istenecek, ikinci s-400 paketi dayatılacak mı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CBS televizyonunda söylediği gibi satın alınacak mı, bunları da herhalde toplantının ardından anlayacağız.”