Haber analizde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uyguladığı ekonomi politikalarının lirayı uçuruma daha da yaklaştırdığı tespitinde bulunularak daha önce Almanya tarihinde de benzer siyasetlerin uygulandığı bir dönem yaşandığı ve acı sonuçlarıyla yüzleşildiği hatırlatması yapıldı.
Almanya’nın önde gelen günlük gazetelerinden Die Welt, Türkiye’de devam eden ekonomik krize ilişkin bugün yayınladığı haber analizde, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ilk kez bu hafta başında Londra’da görüştüğü yabancı yatırımcılara haber verdiği vatandaşın “yastık altındaki” takılarının ekonomiye kazandırılması projesini ele aldı.
Gazetenin finans uzmanı Frank Stocker tarafından yazılan analizde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın ekonomiyi kurtarmak için vatandaşların altın takılarını almak istediği belirtilerek “Devlete altın takılarınızı verin – Erdoğan lirayı böyle kurtarmak istiyor” başlığı kullanıldı.
HALKA “TAKILARINI DEVLETE TESLİM ET” DENECEK
Analizde özetle şu hususlara yer verildi: “Türkiye Maliye Bakanı Nebati, vatandaşlarını altınlarını hükümete teslim etmeye çağırıyor. Bu proje, durmadan değer kaybeden para birimini desteklemek için tasarlanmış. Kuyumcularla sözleşmelerin zaten imzalandığı söyleniyor. Şimdi sadece takılar eksik. Nebati halka seslenerek bu konuyu gündeme getirecek: Vatandaş yastıklarının altındaki, çekmecelerindeki altın takılarını devlete teslim etmelidir. Bakan, daha sonra bunları eritip merkez bankasında depolayacaklarını vaat ediyor. Böylece Merkez Bankası’nın rezervleri de artacak.
Türkler bu proje hakkında resmi olarak hala hiçbir şey bilmiyor. Nebati bu planı Londra’daki yatırımcılarla yaptığı bir toplantı sırasında duyurdu. Orada umutsuzca da olsa Türkiye’nin para birimine ve ekonomik durumuna olan güveni yeniden tesis etmeye çalıştı. Ancak bu tür önlemlerin başarılı olması muhtemel değildir. Çünkü asıl sorun, hükümetin ve özellikle Erdoğan’ın gerçeği tamamen inkar etmesinde yatmaktadır. Aklında sadece yeniden seçim var ve bunun için lirayı çökertmeye hazır.
EKONOMİ SİYASETİNİ ERDOĞAN’IN SEÇİM HESAPLARI BELİRLİYOR
Lira geçtiğimiz yıl değerinin yaklaşık yüzde 40’ını kaybetti, bir yandan kontrolden çıkan enflasyon, diğer yandan “intihara meyilli” merkez bankası politikalarıyla paramparça oldu. Çünkü enflasyonla mücadele için genelde tek etkili yol kabul edilen faiz artırmak yerine Eylül ayından bu yana sürekli faiz indirimleri yapılıyor. Bunu, düşük faiz oranlarıyla enflasyonu düşürebileceğine inanan Erdoğan’ın emriyle yapıyor.
Eyb & Wallwitz aş ekonomisti Johannes Mayr, bu teoriyi “Hükümet para politikasının gevşetilmesinin ve zayıf liranın ihracat talebini canlandırarak olumlu bir ekonomik etkiye sahip olmasını bekliyor” diye açıklıyor. Her şeyden önce bunun siyasi bir arka planı var: Yüksek büyüme oranları, Erdoğan’ın önümüzdeki yıl yeniden seçilmesini daha olası kılacaktır.
HÜKÜMETİN UYGULADIĞI EKONOMİ POLİTİKASININ TARİHTE ÖRNEĞİ YOK
Mayr, “Ayrıca başka bir teorik fikir daha var: daha düşük faiz oranları şirketlerin finansman maliyetlerini düşürecek ve böylece tüketici fiyatları düşecek” diye ekliyor. Fakat bu teoriyle ilgili sorun, tarihte bunun gerçekleştiği hiçbir örneğin olmamasıdır. Mayr, “Uluslararası yatırımcılar merkez bankasının gidişatını gördükçe kafalarını iki yana sallıyor” diyor.
Çünkü düşük faiz oranları enflasyonu düşürmüyor, aksine onu her zamankinden daha yüksek seviyelere çıkarıyor. Çoğu kişinin uzun süredir güvenmediği resmi enflasyon oranı Aralık ayında yüzde 36,1’e, Ocak ayında ise yüzde 48,7’ye yükseldi. Şu anda yüzde 14’lük kilit faiz oranıyla, reel faiz oranı inanılmaz şekilde eksi yüzde 34,7’dir. Ancak Erdoğan buna faiz oranlarını yükselterek değil, Türkiye İstatistik Kurumu başkanını görevden alarak tepki gösterdi.
DÖVİZE ENDEKSLİ MEVDUAT HESABLARI KAMU MALİYESİNE BÜYÜK YÜK OLACAK
Hükümet Aralık ayında döviz piyasasında liranın düşüşünü durdurmayı başardı – ancak bu da şüpheli bir önlemle yapıldı. Çünkü yerli tasarruf sahiplerinin Türk bankalarındaki mevduatları için bir tür döviz kuru riskinden korunma ilan etti.
“Döviz korumalı lira hesaplarının” vadesi üç ila on iki ay arasında olup, bu sürenin sonunda döviz kurunun daha da kötüleşmesi halinde devlet tarafından zarar tazmin edilecek. Landesbank Hessen-Thüringen Türkiye uzmanı Patrick Heinisch, “Böylece tasarruf sahipleri, birikimlerini yabancı para birimine yatırmış olsalardı alacakları farkı alıyorlar” diyor. Bu, para biriminin dengelenmesine yol açtı, ancak bu finansal bir kumar. Heinisch, “Olumsuz bir döviz kuru gelişmesi durumunda, kamu maliyesi üzerinde önemli bir ek yük olacaktır” diyor.
SON ÇARE: VATANDAŞIN ALTIN TAKILARINI ALMAK
Bu nedenle, para birimini desteklemek ve böylece bu ek yükleri önlemek için kullanılabilecek daha büyük altın rezervleri gerekmektedir. Hükümetin halka altın takılarını teslim etme çağrısında bulunmasının nedeni budur. Maliye Bakanı Nebati, Türklerin 250 milyar dolar değerinde altın biriktirdiğini tahmin ediyor ve bunun yüzde onunu toplamak istiyor.
Ancak Türklerin bu projeye katılıp katılmayacağı şüpheli. Çünkü daha önce, Mayıs 2018’de buna benzer bir çağrı olmuştu. O sırada Erdoğan, Türklerden para birimini desteklemek için elindeki dolarları liraya çevirmelerini istedi. Halkın az bir kısmı bu talebi yerine getirdi, ama hepsinden önemlisi, bu çağrıya uyanlar bugüne kadar paralarının yaklaşık üçte ikisini kaybetti, çünkü o zamandan beri liranın değeri çok keskin bir şekilde düştü.