Erdoğan: Terör olaylarının baş müsebbibi Esed'tir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının baş müsebbibi, kendi halkından 380 bin kişiyi katleden Esed rejimidir. Esed bir devlet terörü estirmektedir. Devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar en az onun kadar suçludur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi Açılış Töreni'ne katıldı. Burada katılımcılara seslenen Erdoğan, terör olaylarına ve mülteci sorununa değildi. Bölgedeki terör olaylarının sorumlusunun Esed rejimi olduğunu söyleyen Erdoğan, Avrupa'ya da terörle ortak mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

Erdoğan'ın konuşmasında satır başları şöyle: "Bugün yaşadığımız insani krizlerin ve terör olaylarının baş müsebbibi kendi halkından 380 bin kişiyi katleden Esed rejimidir. Esed bir devlet terörü estirmektedir. Devlet terörü estiren bu kişinin arkasında duranlar en az onun kadar suçludur. Rejim iktidarını mezhep çatışması ve terör örgütleri üzerinden sürdürmeye çalışmaktadır.

İSTANBUL'DAKİ GÖÇMEN SAYISI 500 BİN

Tüm dünyanın farklı açılardan, tarihi sınamalardan geçtiği hassas bir dönemin içindeyiz. Ekonomik durgunluk, fakirlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler gündemimizdeki yerini koruyor. İç çatışmalardan kaynaklanan büyük göç hareketleri, terör, doğal kaynakların tüketilmesi gibi küresel sorunlar giderek daha fazla öne çıkmaya başladı. Bunların hepsi ile de hızlı, etkin ve kararlı bir şekilde mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Hiç kimse yaşanan krizlerden kendini tecrit etme hakkına veya lüksüne sahip değildir. Güvenlik kaygılarının artmasıyla, en iddialı ekonomiler, en gelişmiş ülkeler dahi çaresiz kalabilmektedir. Bugün Türkiye, güvenlik kaygıları olan bölgenin hemen yanında istikrarını ve kalkınmasını sürdürme mücadelesi veriyor. Yaklaşık 35 yıldır biz terörle mücadele ediyoruz. Güney sınırlarımızda başlayan ve girift boyutları olan hadiseler tüm dünya için uzun vadeli sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Göçmen meselesi başta olmak üzere bu sorunların ağır sonuçları ile yüzleşiyoruz. Maalesef Türkiye insani krizler karşısında verdiği onurlu mücadelesinde yalnız bırakıldı. Yaklaşık 5 yıldır, Suriye ve Irak'tan gelen 2,5 milyon göçmenin yol açtığı ekonomik ve sosyal yükün tamamını biz karşıladık. Suriye'den gelen göçmenlere sadece kamplarda kalan mültecilere harcadığımız para 8,5 milyar dolardır. Bu kamplarda ne kadar kişi yaşıyor? 280 bin. Bunun dışındakiler ülkemizin değişik şehirlerine dağılmış vaziyette. Sadece şu İstanbul'daki göçmen sayısı yaklaşık 500 bin. Bunun sosyolojik travmalarını, psikolojik travmalarını düşünebiliyor musunuz? Hem o gelenlerde meydana gelen travma hem de bizim toplumumuzda meydana getirdiği travma. Bunları düşündüğümüz zaman insanlık, 'Türkiye bunların üstesinden gelir' deme lüksüne sahip mi?

TERÖRİZM HERHANGİ BİR DİNLE İLGİLİ HALE GETİRELEMEZ

Geçtiğimiz Cuma günü Paris'te yaşanan terör eylemleri hem terörizmle mücadele hem de göçmenler konusunda bizleri yeni bir yol ayrımına getirdi. Antalya'da yapılan liderler zirvesinde G-20'de bu meseleyi enine boyuna konuştuk. Hem yaptığım ikili görüşmelerde ki 17 ülkenin lideri ile başa baş görüşmelerim oldu hem heyetler arası görüşmeler yaptık, bunları bütün teferruatı ile değerlendirdik. Zirve sonunda mutat bildirinin yanında bir de terörizmle mücadele bildirisi yayınladık. Bu bildiride Paris, Ankara, Gaziantep, Beyrut bütün buralardaki saldırıları kınadıktan sonra terörle mücadele konusunda birlik içinde olduğumu vurguladık. Terörizmin herhangi bir dinle, milliyetle, uygarlıkla veya etnik grupla ilgili hale getirilemeyeceğini özellikle belirttik.

BEN, DİNİMDEN ÇIKAN TERÖRİSTLERİ LANETLİYORUM

İslam'ı gölgeleyen DAİŞ denilen bir terör örgütü var. Bu terör örgütü El-Kaide'den türedi. Bunun yanında ülkemin içerisinde terör örgütleri var; PKK gibi, Suriye'nin kuzeyinde PYD gibi, YPG gibi terör örgütleri var. Afrika'ya gidiyorsunuz bakıyorsunuz Boko-Haram var. Bütün bunlar hangi dinden olursa olsun, hiçbir dine o dinin kötü insan tipleri üzerinden yargılama yapamayız, yapmamalıyız. Ben şu anda mensubu bulunduğum, şeref duyduğum dinimin içinden çıkan bu teröristleri şiddetle lanetliyorum, telin ediyorum.

DÜNYA LİDERLERİNDEN TOPLUMLARINA SAĞDUYU ÇAĞRILARI YAPMASINI BEKLİYORUZ

Bu tavrı uluslararası bir mutabakat içerisinde ele almak durumundayız. Dışişleri bakanlıklarımız, içişleri bakanlıklarımız, bütün istihbarat birimlerimiz birlikte yoğun bir çalışmanın içerisine girmek durumundadır. Dünya barışı tüm dünyanın ortak meselesidir, sorunudur.

Avrupa başta olmak üzere, Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde bilhassa Müslümanlara karşı ön yargılı, menfi ve dışlayıcı bir havanın yayılmakta olduğunu görüyoruz. Bizler Paris saldırısını tüm samimiyetimizle kınarken, Fransız halkının acısını paylaşırken, çeşitli ülkelerde Müslümanlara yönelik saldırı haberleri almaya başladık. Göçmenlere yönelik tutumların sertleşmesi, yaşanan insani dramı derinleştirmekten başka işe yaramayacaktır. Bu konuda dünyada tüm liderlerin toplumlarına sağduyu çağrısı yapmalarını bekliyoruz.
CİHAN
19 Kasım 2015 11:45
DİĞER HABERLER