Erdoğan: Varsa yoksa tek unsur, bu ülkede zulmü sadece Kürt kardeşlerim yaşamadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de sadece Kürtlerin zulüm görmediğinin altını çizerek, "Ama varsa yoksa, sadece tek unsuru konuşmanın ne kadar art niyetli olduğunu söylemek zorundayım" dedi. Kendisinin bulunduğu makam itibariyle 'şuna oy verin, buna oy verin ve vermeyin' diyemeyeceğini ifade eden Erdoğan, "Ama bugün burada diyorum ki kime oy verdiğinize iyi bakın, iyi görün ve düşünün" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hak- İş'in 13. Olağan Genel Kurulu ve 40. Kuruluş Yıldönümü programına katıldı. Atatürk Spor Salonu'nda gerçekleştirilen programda konuşan Erdoğan, yaptığı konuşmada 1 Kasım seçiminde herkesi dikkatli oy kullanmaya çağırdı. Erdoğan, "Ben çıkıp da bu makamda 'şuna oy verin, buna oy verin ve vermeyin' diyemem ama bugün burada diyorum ki 'kime oy verdiğinize iyi bakın, iyi görün'. Ve akledin, düşünün." diye konuştu.

Öte yandan Türkiye'de sadece Kürt toplumun zulüm görmediğini iddia eden Erdoğan, "Onların yaşadığı acıyı, maruz kaldıkları zulmü iliklerime kadar ben de hissettim. Ama bu ülkede bu tür zulmü sadece Kürt kardeşlerim yaşamadı ki. Türkü de yaşadı, Laz'ı da, Çerkez'i de, Abaza'sı da, Boşnak'ı da, Roman'ı da, Arnavut'u da hepsi yaşadı. Ama varsa yoksa, sadece tek unsuru konuşmanın ne kadar art niyetli olduğunu söylemek zorundayım." diye konuştu.

Hak-İş'in Türkiye'nin demokratikleşmesinin en güçlü savunucusundan birisi olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece emek ve ücret mücadelesi veren bir örgüt olmadığını, Hak-İş'in 40 yıllık mücadelesinden örnekler vererek anlattı. Erdoğan, hak için mücadelenin merkezi olduğunu kaydettiği Hak-İş'i tebrik etti. 2001'de AK Parti'yi -kurarken Hak-İş'ten yetişmiş çok sayıda isimle birlikte çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, bugüne gelinmesinde en büyük rolün ismi dahi bilinmeyenlerin çabalarının olduğunu anlattı. "Bir takım örgütler darbecilerin önünde el pençe divan dururken Hak-İş de Hak-İş gibi kuruluşlar da tehditlere rağmen dik durdular ve hakkı söylediler" diyen Erdoğan, "Şimdi televizyonlara çıkıp, meydanlara çıkıp sağda solda pervasızca, edepsizce, ahlaksızca 'diktatör' kavramını kullananlar var. Allah aşkına soruyorum; Siz 28 Şubat'ta neredeydiniz? 12 Eylül'de neredeydiniz? 12 Eylül'ün paşası cumhurbaşkanlığı yaparken bir kere olsun bu kelimeyi kullanabildiniz mi? Diktatör kavramını 28 Şubat'ta o brifinglere gittiğinizde kullanacaktınız. Gerçek diktatörlere bir kez olsun 'diktatör' diyebildiniz mi? Diyemezler, diyemediler. Çünkü bunlar, Cennet mekan Sultan Abdülhamit Han'a 'diktatör' diyenlerin adeta neslidir. Bunların devamıdır. Bunlar, merhum Özal'a 'diktatör' diyenlerin neslidir. Aynı şablon, aynı slogan devam ediyor" diye konuştu.

'ALLAH KORUSUN GERİ ADIM ATARSAK BÜYÜK MAHCUBİYET YAŞARIZ'

Milletin kimin ne olduğunu bildiğini ifade eden Erdoğan, "Eğer bu saldırılar karşısında boyun eğersek, eğer bu saldırılar karşısında korkarsak, yılgınlık gösterirsek, Allah korusun geri adım atarsak şu 40 yıllık emeğe, bu davayı bu noktaya taşıyanlara haksızlık ederiz, onlara karşı çok büyük mahcubiyet yaşarız." dedi.

'TABANI İBADET, ORTASI TİCARET, TAVANI İHANET'

"Onlar, sırtlarını burası çok önemli; tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapılara dayayacaklar" iddiasında bulunan Erdoğan, "Bu millet ağırbaşlıdır, vakurdur, bu millet sabırlıdır, bu millet tahammülüdür ama bu aziz millet istiklali söz konusu olduğunda, bağımsızlığı, onuru, namusu söz konusu olduğunda anlayana anladığı dilden konuşmasını çok iyi bilen bir millettir." ifadelerini kullandı.

'ANKARA'DAKİ PATLAMADA EL MUHABERAT DA VAR'

Ankara'daki patlamaya da değinen Erdoğan, "Yaşanan olay, terörün nasıl kolektif uygulandığını gösteren bir olaydır. Kalkıyorlar, 'efendim burayı DAİŞ yaptı'. Bu tamamen bir kolektif terör eylemidir. Burada DAİŞ de var, burada PKK da var, burada El-Muhaberat da var. Burada Suriye'nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var. Hepsi beraber ortak olarak bu eylemi planlamışlardır. Kimse kimseyi aldatmasın. Suruç'ta yaşananlar belli, Diyarbakır'da yaşananlar belli." diye konuştu.

'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDA OTURAN ŞAHSIM DEĞİL, MİLLETTİR'

Erdoğan, "Biz bu kutlu davanın hasbelkader ismi öne çıkmış bir neferiyiz. Şahsıma 'muhtar bile olamaz' dediklerinde bunu bana değil aslında bu millete, hak için de sancaktarlığını üstlendiği bu kutlu davanın neferlerine söylüyorlar. Bugün de Cumhurbaşkanlığı makamına oturan şahsım değildir, cumhurun ta kendisidir, bu aziz millettir. Bugün de benim şahsıma, benim aileme yönelik saldırıların tamamı aslında millete, milli iradeye yöneliktir." derken sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bunlar, şahsımdan değil sizden rahatsızlar. Emekçiden rahatsızlar. Emekçinin alın terinden rahatsızlar. Emekçinin o ter kokusundan, işine başlarken 'Bismillah' diyen dilinden. İman dolu kalbinden, vatan sevdasından, bayrak sevdasından rahatsızlar."

'BU ÜLKEDE ZULMÜ SADECE KÜRT KARDEŞLERİM YAŞAMADI Kİ'

"Kürt kardeşlerimizin bu ülkede yaşadığı sorunlar aynen benim de sorunum oldu. Onların yaşadığı acıyı, maruz kaldıkları zulmü iliklerime kadar ben de hissettim. Ama bu ülkede bu tür zulmü sadece Kürt kardeşlerim yaşamadı ki. Türkü de yaşadı, Laz'ı da, Çerkez'i de, Abaza'sı da, Boşnak'ı da, Roman'ı da, Arnavut'u da hepsi yaşadı. Ama varsa yoksa, sadece tek unsuru konuşmanın ne kadar art niyetli olduğunu söylemek zorundayım." diyen Erdoğan, "Bu ülkede biz ret sorununu ortadan kaldırdık. İnkar sorunu ortadan kaldırdık. Asimilasyon sorunu ortadan kaldırdık ve 'kardeşlerimiz' dedik, bağrımıza bastık. Bakın bugün çok normalmiş gibi gelebilir ama öyle adımlar attık, öyle reformlar yaptık ki 2001 yılında bunların değil telaffuzu, tahayyülü bile mümkün değildi." diye konuştu. Kobani'ye atılmış bombayı kendilerine atılmış gibi hissettiklerini söyleyen Erdoğan, Kürdü Türk'ten, Türkü Kürt'ten ya da Arap'tan ayırmaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirtti.

ERDOĞAN: BEN BU MAKAMDA 'ŞUNA OY VERİN' YA DA 'VERMEYİN' DİYEMEM

Erdoğan, "Ben çıkıp da bu makamda 'şuna oy verin, buna oy verin ve vermeyin' diyemem ama bugün burada diyorum ki 'kime oy verdiğinize iyi bakın, iyi görün'. Ve akledin, düşünün. Ben Kürt kardeşimle her zaman gönül dili ile konuştum. Şimdi de diyorum ki; teröre, teröriste, terör örgütlerine karşı cesur olun. Diyorum ki; en kutsal değerlerimize dahi pervasızca hakaret eden bu densizlerle aranıza cesaretle mesafeyi koyun. Diyorum ki; 'paralel yapıyla', bir kısım medya ile, Türkiye'nin düşmanlarıyla, Ortadoğu'nun canileriyle iş tutan bu benim Kürt kardeşlerimin düşmanlarına karşı artık 'yeter' deyin. Bunu yapın." diye konuştu.

AYDIN DOĞAN'A: KELKİTLİ SENİNLE YÜRÜMÜYOR, BİZİMLE YÜRÜYOR BİZİMLE

KKTC'ye Türkiye'den borularla su götürülmesinin Aydın Doğan medyasındaki gazetelerin bir kenarından söz edilmediğini söyleyen Erdoğan, "Ama, Hilton Hotel'inin arkasındaki o araziye otel müsaadesi verilmiş olsaydı, rezidans müsaadesi verilmiş olsaydı ey Doğan, o zaman keyfin yerinde olacaktı. Sana müsaadeyi vermedik diye çılgına döndün. Bak şimdi de orası doğal sit alanı ilan edildi. Bundan sonra da zaten alamazsın. Bunlar, hükümet devirip hükümet kuran zihniyetlerdir. İktidarımız bunlara bu imkanı vermedi." diyen Erdoğan, "Ben 'Kasımpaşalıyım' dediğim zaman cevap veriyor bana; 'Ben de Kelkit'liyim' diyor. Kelkitli seninle yürümüyor, Kelkitli bizimle yürüyor, bizimle." ifadelerini kullandı. CİHAN
22 Ekim 2015 15:09
DİĞER HABERLER