İngiliz Time dergisi yeni oluşumun lideri olan Meral Akşener’i sayfalarına taşıdı. Dergi, ‘Türkiye’nin ‘Demir Kadını’ Meral Akşener, Erdoğan’a Meydan Okumaya Hazırlanıyor’ başlıklı yazısında, “Şimdi, Akşener’in adı 2019’da yapılması beklenen başkanlık seçimlerinde Erdoğan’a karşı olası bir rakip olarak söyleniyor. Akşener Erdoğan’a karşı eşsiz bir tehdit oluşturuyor çünkü onun siyasi damgası cumhurbaşkanı gibi iş dünyası destekçisi, muhafazakar ve milliyetçi seçmenlerin havuzuna çok benzer bir havuzdan geliyor.” ifadesini kullandı.
‘DİŞİ KURT OLARAK BİLİNİR’
“Meral Akşener mücadeleden kaçmıyor. Türkiye’nin eski İçişleri Bakanı gayrı resmi olarak Asena ya da dişi kurt olarak bilinir. 1997’de ülkenin askeri güçleri hükümeti devirmeye çalıştığında, Meral Akşener askeri liderlere karşı durdu. O dönemde bir general, genç meclis üyesini ‘gelirsek bakanlığın önünde onu yağlı kazığa oturturuz’ diyerek tehdit etti. 2013 yılında mahkemede bu konuşma hakkında ifade verirken yorumları başından savdı. ‘Ben yapmam gereken şeyi yaptım’ dedi.”
‘ERDOĞAN TARTIŞMALI BİR REFERANDUM KAZANDI, AKŞENER İSE DAHA YÜKSEK BİR PROFİL‘
“Bir zamanlar askeri güçlere karşı koyduğu için taraftarları, bir başka darbe girişiminden bir yıl sonra Türkiye’nin demokrasisinin çöküşü yolunda durabileceğini umuyor. Eski bir milliyetçi olan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan Türkiye’nin mevcut parlamenter sistemini kendi başbakanlığı tarafından yönlendirilen tek taraflı bir sistemle yer değişmesini içeren anayasal revizyon teklifine karşı aktif bir şekilde kampanya yürüttü. Erdoğan 16 Nisan’da kıl payı, tartışmalı bir referandum kazandı ama Akşener kendisine daha yüksek bir profil kazandı. Kalabalıkları, halkı ‘hayır’ oyu kullanmaya teşvik ettiği ülke çapında sürdürülen kampanyalara çekti. Dev kalabalıklar ‘Başbakan Meral’ diye tezahürat yaptı.”
‘GERÇEK BİR RAKİP’
“Şimdi, Akşener’in adı 2019’da yapılması beklenen başkanlık seçimlerinde Erdoğan’a karşı olası bir rakip olarak söyleniyor. Asistanlar Time’a Akşener’in yeni bir siyasi parti duyurmayı planladığını açıkladı. Mayıs ayında İstanbul’daki evinde Time’a konuşurken, Erdoğan’ı nasıl bozduğundan bahsederken yüzü parladı. ‘Ben onun rahatını bozdum’ dedi, ‘Çünkü o benim gerçek bir rakip olduğumu biliyor.'”
‘ONU YENMEK İÇİN, ONUN OYUNUNU OYNAMAK ZORUNDASINIZ’
“Çok az kişi bu rejime karşı çıkmaya cesaret ederdi. Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığının birleşimi 14 yılın ardından, Erdoğan neredeyse her muhalefet kaynağını, partisi içindeki diğer liderleri dışlayarak, muhalefet meclis üyelerini hapse atarak ve önemli haber merkezlerini sansürleyerek örtbas etmek için davranıyordu.2016’da Avrupa ve Amerika’yı süpüren muhafazakar popülizm markasına benzer bir politika modeli çizerek, bir dizi seçimler kazanarak buraya kadar geldi.”
“Bir yıl önce 15 Temmuz 2016’da yapılan başarısız ve kanlı darbenin sonucunda baskı ivme kazandı. Gazetecileri, öğrencileri ve devlet memurlarını da içeren 50,000’den fazla insan şimdiye kadar gözaltına alındı. Olağanüstü hal son zamanlarda yoğunlaştı. Temmuzda, polis Uluslararası Amnesty’nin Türkiye direktörü’nün de içinde bulunduğu 10 insan hakları aktivistini ‘terör’ suçlamasıyla tutukladı.”
“Muhalif politikacılar dokunulmaz değil. Haziranda, mahkeme hükümetin gizli bir davasıyla bağlantısından dolayı muhalif bir meclis üyesini 25 yıl hapis cezasına çarptırdı, şimdi her on kişiden biri parmaklıklar ardında. Türkiye’nin en büyük muhalefet partisi CHP’nin başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yıllardır yapılan en büyük mücadele gösterisi olan, İstanbul’da sonuçlanacak muazzam bir ‘adalet’ toplantısı ile bir cevap niteliğinde Ankara’dan İstanbul’a 429km uzunluğundaki protesto yürüyüşünü düzenledi. ‘Bu devir diktatörlük devri’ dedi kalabalığa.”
“Gri saçlı, gözlüklü muhalefet lideri Erdoğan’a meydan okuyacak pozisyonda değil. Laik düzenden bahseden CHP 15 yıldır ulusal seçimleri kazanamadı ve Türk siyasi gözlemcileri başkanlığı ele geçirmek için acımasızlıktan yoksun olduğunu düşünüyorlar. ‘Ailemdeki kişiler bile, Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok iyi biri olduğunu ama sadece Erdoğan’ın oyununu nasıl oynayacağını bilmediğini düşünüyorlar ve onu yenmek için de onun oyununu oynamak zorundasın’ diyor, Washington’daki Orta Doğu Enstitüsü Türk Çalışmaları Merkezi direktörü Gönül Tol. ‘Öte yandan Meral Akşener, Erdoğan’a karşı olanların ya da onun yönetiminden rahatsız olanların mesajını iletme biçimiyle bence bu mesajı iletmek anlamında iyi iş çıkardı.'”
‘AKŞENER, ERDOĞAN’A EŞSİZ BİR TEHDİT OLUŞTURUYOR ÇÜNKÜ..’
“Akşener Erdoğan’a karşı eşsiz bir tehdit oluşturuyor çünkü onun siyasi damgası cumhurbaşkanı gibi iş dünyası destekçisi, muhafazakar ve milliyetçi seçmenlerin havuzuna çok benzer bir havuzdan geliyor. Özürsüz bir şekilde tutucu ve aşırı sağcı Fransız lider Marine Le Pen’in Türk karşılığı olarak da anıldı. Bölücü Kürtlere karşı savaş yanlısıdır. Türkiye’nin üç milyon göçmenlerinin ülkede kalmalarına kabul edeceğini ama onların burada olmaları hakkında belirsiz ‘endişelerinin’ olduğunu söyledi. Yine de Kürtler de dahil olmak üzere siyasi yelpazenin her yerinden destek alabileceğini ve Kürtlerin yoğunlukta olduğu güneydoğuya sık sık yaptığı kampanya ziyaretlerini de not etti. Ayrıca siyasi tarzı ve Avrupa’nın en sağındaki ırkçılık arasındaki herhangi bir benzerliği de reddetti. ‘Biz ırk ya da etnik kökene göre siyaset yapmayız’ diyor. ‘Bizim millet tanımımız paylaşılan anılara, bağlarımıza ve mutluluklara bağlıdır.'”
“Ancak, onun Erdoğan’ın anayasal gücüne karşı istikrarlı muhalefeti, AKP’nin kayıtsız destekçilerini ve hatta bazı sol görüşlü seçmenlerine çağrılarını genişletmesine izin verdi. Tabanı seçkin halkın ötesine geçememekle eleştirilen laik cumhuriyetçi Kılıçdaroğlu’nun aksine, Akşener cumhurbaşkanının koalisyonunu yavaş yavaş yok etme potansiyeline sahiptir.”Akşener,Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük bir siyasi tehdittir” diyor Akşener ile birlikte parlamentoda görev yapmış olan Türk liberal siyasetçi Aykan Erdemir.” Akşener Türkiye’nin sağ merkezli seçmenleri için ilgi çekici bir aday olabilirdi ve bu yüzden AKP’den ve Erdoğan’dan seçmenleri çalma potansiyeli var.”
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YAPTI
“1956’da İstanbul dışındaki orta büyüklükteki bir şehir olan İzmit’te doğdu, Akşener Yunanistan’dan gelen göçmenlerin soyundandır. İzmit’te, Türkiye’nin ilk belediye başkanı Layla Atakan seçildiğinde,genç bir kız olarak politikaya merak saldı. Tarihte doktora yaptıktan sonra,1994’te bölüm başkanlığı görevinden istifa etti ve bir yıl sonra laik, tutucu Doğru Yol Partisi’nin bir üyesi olarak parlamentoda bir koltuk kazandı. Parlamentoya girdikten sonra birkaç yıl içinde, Akşener Türkiye’nin siyasi dramasında merkez bir oyuncu oldu. İslamiyetçi Başbakan Necmettin Erbakan liderliğindeki koalisyon hükümetinde içişleri bakanlığına atandı. Bölücü Türk devleti Kürtlerle artmakta olan kirli bir savaş mücadelesi verdiğinden bir siyasi şiddet devriydi. Postmodern darbe olarak bilinen, askeriyenin hükümete bir ültimatom vermesiyle, karmaşa 1997’nin baharı ve kışında artış gösterdi.”
‘İNTİKAMCI BİRİ DEĞİL’
“Daha sonra Akşener, onu ‘kazığa oturtmakla’ tehdit eden silahlı kuvvetlerin karışan ve tersleyen generali Çetin Saner’e karşı cephe aldı.1960’dan beri seçilmiş dört hükümeti kenara iten Türk ordusuna karşı bağımsızlığını kanıtladı.2016 darbesine Erdoğan’ın şiddetli cevabına karşılık durduğunu baskıya göstererek Saner aleyhinde dava açmayı reddetti. ‘O intikamcı değil. Ki bu, Erdoğan hakkında söyleyemeyeceğiniz bir şeydir’ diyor Erdemir.”
‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANIYORUM’
“Önceden de şimdi de Akşener temel tutucu bir ilke olan hukukun yönetimi hususunda ısrarlarına devam etmekte. Kurumlar ve prosedürler hakkındaki ısrarlılığı Erdoğan’ın duygusal popülizmine karşı duruyor. ‘Erdoğan’ın dünyası siyah ve beyaz’ diyor, ‘Ben doğru ve yanlışın yönetimine inanmıyorum. Ben hukukun yönetimine inanıyorum’ diyor. Ayrıca Edoğan’ın kadınlar hakkındaki gelenekçi görüşlerini de eleştiriyor: ‘O, bizim evde olmamızı tercih ediyor’ diyor.”
“Ama Akşener Türk siyasetinin bazı zor kısımlarıyla uzun bir ilişkiye sahip. Akşener, kökeninde Türkiye’nin aşırı sağcı geçmişinin izlerini taşıyan bir parti olan sağ kanat Milliyetçi Hareket Partisi’nin(MHP) bir üyesi olarak on yıl sonra parlamentoya tekrar girdi. Partinin Bozkurtlar olarak bilinen gençlik hareketi, ülke bir önceki askeri darbeden dolayı bulandırıldığında ve siyasi şiddet yaydığında, 1970 ve 80’li yıllardaki kargaşada bir dizi suikastlarda rol aldılar. Bugüne kadar MHP üyeleri hala işaret parmağını genişleterek ve serçe parmağıyla kulak oluşturarak,tek elleriyle bir kurt kafası oluşturup Bozkurtların selamını çakıyorlar.”
‘TÜRKİYE’DEKİ HER AZINLIK KORUMA ALTINDADIR’
“Akşener’in kendisi de destekçilerine bozkurtların sembolünü yapıyor ve politikası onun uzun süreli milliyetçiliğine yansıyor. Geçmişte, Türkiye’nin uzun soluklu bir savaş içerisinde olduğu PKK militanları ile yapılan barış konuşmalarına karşı çıktı. Ülke için olan vizyonu hakkında etnik azınlık seçmenlerinin tekrar garanti altına alınmasını istedi. Türkiye’nin mevcut yasal yapısının azınlıkların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olduğunu savunuyor; ‘Türkiye’de yaşayan her azınlık yasa ve sözleşmeler ile koruma altındadır’ diyor.”
Akşener MHP’ye başkan Devlet Bahçeli 2007’de partiyi yeniden düzenlediğinde,grubun şiddetli geçmişinden sakınmak ve daha profesyonel bir yüz sunmak için katıldı. O yıl yine parlamentoya seçildi, iki yıl hizmet etti ve iş arkadaşlarının onu partiler arası arkadaşlıklar kuran ve parlamento oturumlarında şakalar yapan biri olarak hatırladığı meclis başkan vekili oldu.
‘MHP BAŞKANLIĞI SAYFASINI KAPATTIM’
“Artık bir parlamento üyesi değil, Erdoğan’ın Türkiye’nin anayasasını değiştirme teklifinden sonra 2016’da MHP başkanlığından ayrıldı. Akşener Cumhurbaşkanını desteklemek için partisine katılmak yerine, aykırı bir hizbe ses verdi. O ve diğer isyancı milliyetçiler Ankara’da bir otelde MHP’nin liderlik yerini alma teşebbüsü için bir parti toplantısı düzenlediler ve polis binayı mühürledi. Dışarıda, engebeli kalabalık bir grup barikatlar karşısında yükseldi. Akşener bir otobüsün tepesine çıktı ve bir megafon aracılığıyla mahkemeleri harekete geçmeye davet ederek konuştu: ‘Acilen bu hatayı düzeltmelisiniz bu kaos ve hukuksuzluk’ dedi. Haziranda bir Ankara mahkemesi MHP muhaliflerine karşı bir kez daha karar aldı ve Akşener parti başkanlığı için bir başka teklifi reddetti. ‘Ben o sayfayı kapattım’ dedi gazetecilere 3 Temmuz’da.”
‘TÜRKİYE’NİN CLINTON’I’
Şimdi Akşener yeni bir sembol altında ülkesinin başkanlığı için bir teklif düşünüyor. Ama o mükemmel bir siyasi adaydan çok uzak; bir diğer uçtaki yabancılar seçimleri süpürüyor gibi göründüğü bir zamanda,o hükümetteki derin tecrübelerini bir avantaj olarak görüyor.” Akşener Türkiye’nin başkanlık seçimlerinin Hillary Clinton’ı,”diyor Türkiye’nin siyasi analisti Selim Kazak.” Herkes bir bakıma onu iktidarda istiyor ama o erik suyu gibi. Sağlığın için iyi ama iştah açıcı değil.”
‘BENİ VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞIYORLARDI VE BEN VAZGEÇMEDİM’
“Aynı zamanda Erdoğan’a karşı kayda değer bir şansı olan birkaç değerli aday daha var. Erdoğan’ın kendi partisi içindeki muhalif liderler bir adım öne çıkarak Cumhurbaşkanına meydan okuma konusunda başarısız oldular. Diğerleri mağlubiyetleri için acı bir bedel ödediler. Akşener’in kendisi de hükümetin gazabından kaçamamıştı. Hükümet yanlısı medya özel hayatıyla ilgili müstehcen iddialarla saldırdı. Ölüm tehditleri aldı. Karalamaları ve tehditleri onu korkutmak için planlanmış bir kampanya olarak nitelendiriyor: ‘Nisan 2016’dan beri beni vazgeçirmeye çalışıyorlar ama ben vazgeçmedim.’”
“Son baskılardan dolayı aklı başına gelmiş diğer muhalif figürler hükümetin Akşener’i durdurmak için basitçe bir yol bulacağına inanıyorlar. Onun hakkında sorduk, Demirtaş’ın adamlarının Demokratik Patisinden kıdemli bir yetkili dedi ki;” Olası bir başkanlık adaylığında ismi geçen herhangi biri, tüm bu aptallarla ve trollerle ve medya insanlarıyla onların hepsi adayları kalitesizleştirmek için karalama kampanyası yapacaklardır,” dedi başkanlık seçiminde henüz bir vaziyet almamış olması dolayısıyla durumun belirsizliği ile konuştu yetkili.”
‘YAPAMAYACAĞI TEK ŞEY KOŞMAK’
“Akşener henüz kafasını siperden çıkarıp Erdoğan’a karşı çıkıp çıkmayacağına karar vermedi. Referandum kampanyasından bu yana zamanını yemek pişirmeye ve İstanbul’daki evinin dışında kocası ile uzun yürüyüşlere çıkmaya harcıyor. ‘Yürüyüşler kendini dinlemesi ve değerlendirmeler yapması için birer fırsat’ diyor, ‘Hareket ediyorken daha iyi konsantre oluyorum.’ Yapmayacağı tek şeyin koşmak olduğunu söylüyor. Pasaportu yok ve eğer Erdoğan’ın yetkilileri onu ve beraberindeki binlerce diğer kişiyi Erdoğan’la karşı karşıya geldikleri yüzden tutuklamak için ortaya çıkarlarsa, o yine yapması gerekeni yapacak. ‘Buyurun’ diyor, ‘Ben buradayım.'”