Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Ey CHP Genel Başkanı...

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Ey CHP Genel Başkanı...
Başbakan Erdoğan grup toplantısında konuştu.
* K Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IMF'ye olan borcun, Nisan 2013 tarihine kadar biteceğini bildirdi. *AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisinin yurtdışı seyahatlerini ilişkin eleştirilerine yanıt vererek, ''Ey CHP Genel Başkanı, senin kalibren ne kapasiten ne? Cürümün kadar yer yakarsın, daha fazla değil'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusuna sadece kardeşlik hukukuyla baktıklarını vurgulayarak, ''Meseleleri mezhep ve etnik köken veya ideoloji penceresinden görenler, ona göre tavır takınanlar çok büyük bir yanlış yaparlar'' dedi. Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye'nin dış politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, ''sıfır sorun'' politikasını pasiflik olarak algılamadıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: ''Sıfır sorun, hoşgörü olduğu kadar, tahammül olduğu kadar, iletişim, işbirliği olduğu kadar dik durmaktır, mert durmaktır, yiğit davranmaktır. Her zaman söylüyorum; biz Yunus'un diliyle, Mevlana'nın diliyle konuşan bir milletiz. Ama biz gerektiğinde Köroğlu'nun diliyle de konuşmasını çok ama çok iyi bilen bir milletiz. Dünyada da Türkiyede de bizi, bu milleti ve bu milletin tarihini yanlış anlayanlar, yanlış değerlendirenler varsa, bunu lütfen gözden geçirsinler. Biz ülkelerle, milletlerle sıfır sorun temelinde ilişki kurarız, samimi ve dostane davranırız. İnsanlık hukukunu, kardeşlik hukukunu çiğneyen yönetimlerle de hak ettikleri şekilde muamelede bulunuruz. Hiçbir ülkeye, millete kin ve nefret beslemeyiz. Ama fesat peşinde koşan yönetimlere karşı da anladıkları dilden konuşmasını biliriz.'' Suriye'de şiddetin bir türlü durmadığına dikkati çeken Erdoğan, ''Suriye'de maalesef geçtiğimiz hafta ve bu hafta içinde yine onlarca insan hayatını kaybetti. Şam'da meydana gelen patlamada 50'nin üzerinde ölü, 370'in üzerinde yaralı var. Bu canlı bomba olayını tasvip etmemiz mümkün değildir. Yapılan, kim tarafından olursa olsun yanlıştır. Bunu tasvip etmek, teşvik etmek asla mümkün değildir ve biz bunu kınadığımızı da açıkladık zaten'' şeklinde konuştu. Yaşanan olaylarda masum insanların, kadın ve çocukların hayatını kaybettiğini, acı çektiğini dile getiren Erdoğan, Suriye'deki kriz sebebiyle Lübnan'da mezhep temelli bazı acı hadiselerin ortaya çıktığını hatırlattı. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Lübnan'ın Trablus kentinde maalesef mezhep çatışmasında masum insanlar hayatını kaybetti. Şimdi burada şu çok önemli hatırlatmayı, hem bölge ülkelerine hem dünyaya yapmak istiyorum: Suriye'deki krizi mezhepsel bir çatışma olarak değerlendirmek son derece yanlıştır. Bu değerlendirmeyi yapanları da yanlış yerlere götürür. Buradaki mesele insani bir meseledir, vicdani bir meseledir. Yüreğinde insanlık ve merhamet olan, insaf sahibi herkes Suriye meselesine mezhep gözlüğüyle değil, insan gözlüğüyle, kalp ve vicdan gözlüğüyle bakmalıdır. Bunu bölgedeki tüm ülkeler için söylüyorum. Bölgedeki tüm kardeş bölge halkları için söylüyorum. Bunu aynı zamanda Türkiye'den Suriye'ye bakanlar için söylüyorum. Suriye krizine mezhep boyutuyla bakanlar, mezhep yandaşlığı ya da altını çiziyorum mezhep karşıtlığı boyutuyla bakanlar insanlık dersinde sınıfta kalırlar, bunu böyle bilsinler.'' Kendilerinin sadece hakkı ve hukuku, insani değerleri öne çıkardıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Kim olursa olsun mazlumdan yana tavır takınırız, kim olursa olsun zalime karşı çıkarız'' ifadesini kullandı. Mazlumun dinini, mezhebini, etnik kökenini, rengini, sınıfını asla görmediklerini, karşılarında sadece 'mazlum bir insan' gördüklerini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Meseleleri mezhep ve etnik köken veya ideoloji penceresinden görenler, ona göre tavır takınanlar, çok büyük bir yanlış yaparlar. Böyle bir bakış açısı, yangına körükle gitmektir ve Allah korusun bölgedeki kıvılcımı da tahribatı da çok büyük bir yangına çevirir. Yüreğinde Kerbala'nın acısından zerre kadar ateş olan herkes bu meseleye kardeşlik hukuku penceresinden bakmak zorundadır. Hz. Hüseyin'in, Ehli Beyt'in sevgisini yüreğinde taşıdığını iddia eden herkes, Suriye meselesine sadece ve sadece kardeşlik gözüyle bakmak zorundadır. La İlahe İllallah diyen, aynı kıbleye dönen herkes, inananların kardeşliği ilkesini birbirine hatırlatmalıdır.'' -''Suriye konusunda dilinizin altındaki baklayı çıkarın''- CHP Genel Başkanı'nın Suriye konusundaki tavrını da eleştiren Erdoğan, ''Biz CHP'nin tarih boyunca nasıl bir dış politika vizyonu olduğunu, daha doğrusu biz dış politika vizyonuna ve ufkuna sahip olmadığın biliyoruz. Bugün de CHP dış politikada ortaya bir vizyon koyamıyor. Sağlıklı bir dış politika tavrı belirleyemiyor. Suriye konusunda CHP Genel Başkanı içinden geçeni söyleyemiyor. Krizin etrafında dolanmayı tercih ediyor. Bir kere buradan CHP Genel Başkanı'na açık açık söylüyorum; Suriye konusunda dilinizin altındaki baklayı çıkarın. Hiç korkmayın, hiç çekinmeyin burası özgür bir ülke. Çıkın mertçe Suriye konusunda ne demek istediğinizi açık açık söyleyin. Suriye konusunda ne demek istediğinizi açık açık söyleyin. Suriye yönetimine neden sempati duyduğunuzu, bu yönetimin zulümlerine niçin gözünüzü yumduğunuzu ima etmeden, üstünü örtmeden, kıvırmadan, çark etmeden cesaretle söyleyin'' diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bakın CHP'nin bir dış politika vizyonu yok ama CHP Genel Başkanı'nın zihin kıvrımlarında, bilinçaltında gözettiği farklı hassasiyetleri var. Biz bunu çok iyi biliyoruz. CHP Genel Başkanı'nın, CHP'ye, CHP teşkilatına, CHP seçmenine dahi açıklamakta zorlandığı bir dış politika anlayışı var. Önceki gün CHP Genel Başkanı, partisi içindeki kavgaları, tartışmaları, kongre çatışmalarını örtmek amacıyla dış politikaya ilişkin bazı cümleler sarf etti. Aynen şu ifadeyi kullandı... Bu zat Türkiye'de siyaset yapıyor, yapıyorum zannediyor. Ne diyor: ''Recep Tayyip Erdoğan'ı rahat gideceği bir ülke bırakmayacağım' diyor. Avrupa'ya bile gidemeyecek diyor, Arap ülkelerine de gidemeyecek diyor. Doğrusu Sayın Kılıçdaroğlu'nu ortaya koyduğu siyasi akıl ve söylem düzeyi ile muhatap almak insana gerçekten çok ağır geliyor. Ama hasbelkader ana muhalefet partisinin genel başkanı olmuş. İster istemez bu muhataplık payesini kendisine vermek zorunda kalıyoruz. Ey CHP Genel Başkanı, senin kalibren ne kapasiten ne? Cürmün kadar yer yakarsın, daha fazla değil. Sen bizi CHP sanma. Biz 9.5 yıldır dünyanın her ülkesine gittik ve gideriz. Sizin sırtını döndüğünüz, yüzünüzü çevirdiğiniz Arap diyerek, hatta bu ülkelerde sokaktaki köpeklere 'Arap Arap' diye çağrıştıran zihniyetin altında da siz varsınız.'' AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kendisinin Almanya'ya gösterilerden dolayı gitmediğini ima etiğini belirterek, ''Bu son derece tehlikeli, PKK yandaşlarına, Ermeni örgütlerine cesaret veren tavırdır. Sayın Kılıçdaroğlu, sen Hakkari'ye PKK destekli gittin, bir tane Türk Bayrağı açamadın orada, bize neyi anlatıyorsun'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu'na, ''Arap, Müslüman diye yüz çevirdiğiniz, unuttuğunuz her ülkeye gittik ve gideceğiz'' diye seslendi. CHP'nin kendi içine kapattığı bu ülkeyi büyütmeye, 21. yüzyılı da Türkiye yüzyılı yapmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, ''Sizin çarpık Türkiye algınızla, dünyanın Türkiye algısı arasında dağlar kadar fark var. Bugün bütün dünya Türkiye'yi konuşuyor, Türkiye'yi alkışlıyor, Türkiye'nin başarılarını örnek olarak gösteriyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''CHP'ye gönül vermiş kardeşlerimin burayı iyi dinlemesini rica ediyorum'' diyerek, şöyle konuştu: ''Recep Tayyip Erdoğan'a gideceği bir ülke bırakmayacağım, dedikten sonra devam ediyor Kemal Kılıçdaroğlu; 'Avrupa'dan insan hakları ödülü alacaktı, aldı mı? alamadı, gidemedi' dedi. Mesele ne? Bu sözlerle, ifadelerle CHP Genel Başkanı neyi kastediyor? Biz 17 Martta Almanya'ya ziyaret yapacak, Köln'deki gençlik ve spor çalıştayına katılacak, ardından da Bonn kentinde şahsıma tevdi edilecek Steiger Ödülü alacaktım. Bu programı son anda iptal ettik. Maalesef bir gün önce, 16 Martta Afganistan'da bir helikopter kazasında 12 askerimiz, subayımız şehit oldu. Biz ülkede böyle bir acı varken, Almanya programını yapamazdık ve yapmadık, iptal ettik, burada şehitlerimizle birarada olduk. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu burada başka bir şeyi kastediyor. Hatırlarsanız bizim katılacağımız o ödül törene esnası sırasında, Almanya'da bazı protesto gösterileri organize edildi. Kimler organize etti bu protesto gösterilerini? Avrupa'daki PKK yandaşları, Ermeni örgüt ve yandaşları. Alevi kardeşlerimi, tüm Alevileri tenzih ediyorum, Almanya'da PKK ve Ermeni örgütleriyle birlikte, isminin başında Alevi sıfatı olan bazı dernek ve federasyonlar o gösteriyi birlikte organize ettiler. CHP Genel Başkanı, aylardır bu baklayı dilini altında saklıyor, mesele bu. CHP Genel Başkanı, bizim oraya gösterilerden dolayı gitmediğimizi ima ediyor, bunu da adeta bir zafer gibi CHP'nin başarısı gibi sunmaya çalışıyor. Bu son derece tehlikeli bir tavırdır, bu tavrı ayrımcı bir tavırdır, bu tavır PKK yandaşlarına, Türkiye düşmanı bazı Ermeni örgütlerine cesaret veren bir tavırdır. CHP Genel Başkanı kusura bakmasın, onun aklı almıyor olabilir ama bizim o programı iptal etme sebebimiz şehitlerimizdir. Biz gösteri yapılacak, PKK ve Ermeni örgütleri gösteri yapacak, CHP Genel Başkanı da onlara destek verecek diyerek, hiç bir ülkeye gitmemezlik etmedik, etmeyiz. Daha dur bakalım Sayın Kılıçdaroğlu, sen Sivas'ın ötesine yeni gitmeye başladın, Hakkari'ye PKK destekli gittin, bir tane Türk Bayrağı açamadın orada, bize neyi anlatıyorsun. CHP Genel Başkanı'nın hayal dünyası, ufku çok küçük olabilir ama Türkiye çok büyük bir ülke. Türkiye kendi vatandaşına sahip çıktığı kadar, başka ülkelerin de vatandaşlarına sahip çıkar, kol kanat gerer. Her yere barış mesajlarını ileten, yardım götüren bir ülkedir. Türkiye artık alan el değil, veren eldir. En son Suriye'de alıkonan, uzun süre kendilerinden haber alınamayan 2 genç gazeteci arkadaşımız, yoğun girişimlerimiz neticesinde İran'ın da desteğiyle Anneler Günü'nde annelerine, babalarına teslim edildi. Türkiye'yi gazeteci düşmanı ülke gibi dünyaya haksız yere karalayan ama İsrail'i öven, öldürülen gazeteciler için, Türk gazeteciler için Suriye yönetimine ses çıkaramayan CHP Genel Başkanı, elbetteki Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu anlayamaz. Bakın CHP demiyorum, CHP Genel Başkanı diyorum. Zira, Suriye politikasıyla, sürekli ima ettiği Almanya'daki ödül törenine ilişkin tavrıyla, biliyorum ki CHP kitlesi ile CHP Genel Başkanı farklı yerdeler. Bir kez daha açık açık söylüyorum. CHP de böyle bir genel başkan, CHP seçmeni için büyük bir talihsizliktir, bizim için talihtir. Kendi teşkilatının belediye başkanlarının arkasında kalan, her fırsatta posta konulan biri Genel Başkan olabilir ama hiç bir zaman lider olamaz.'' -''(Süte siyaset karıştırmasak iyi olur) dedi''- Başbakan Erdoğan, konuşmasında süt tartışmalarına da değindi. CHP Genel Başkanı'nın, İzmir'le ilgili yalan yanlış bilgiler verip kamuoyunu yanıltmaya, 7 milyon 200 bin çocuğu ve onların ailelerini istismar etmeye çalışırken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ''süte siyaset karıştırmasak iyi olur'' dediğini anlatan Erdoğan, dün Dünya Çiftçiler Günü'nde, kendisi konuşmayı yaptıktan sonra Kılıçdaroğlu'nun konuştuğunu anımsattı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ''ben bu olaya karşı çıkmıyorum, daha kaliteli süt kullanılabilir demek istiyorum'' anlamında sözler söylediğini kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi: ''Televizyonlarda senin ifadeleri duyduk, dinledik. Diyorum ya boşuna 'çarkçı Kemal' demiyor bu millet. Zihinleri bulandırmak için, çocukların süt içmesini engellemek için ne gerekiyorsa yapıyor. CHP ve MHP Genel Başkanı'nın, bu istismarcı söylemlerinden dolayı, çocuklar, öğretmenler ve aileler tereddüt yaşıyor. Bunların muhalefet anlayışı bu kadar çirkin ve sorumsuz. Çocukların elindeki sütü dahi almaya yeltenecek kadar bunları gözü donmuş. Biz çocukların eline şeker versek, inanın bunlar gider o şekerleri de ellerinden alırlar. İmkanları olsa her şehirde yavrularımızı sevindirmek için dağıttığımız oyuncakları bunlar çocukların ellerinden alırlar. Şimdi diş macunu ve diş fırçası dağıtıyoruz, inanın buna da göz dikerler. Herhalde farkında değiller, daha duymadılar. Bilimsel raporlar sütün zehirlenmeye yol açmadığını söylüyor. Bilim insanları zehirlenme olmadığını, bazı çocuklarda - toplamda 2 bine ulaşmadı - 7 milyon 200 bin süt dağıttık. O süt hassasiyeti sebebiyle böyle bir neticenin doğduğunu söylediler.'' -''Aynı hadise o zaman da ortaya çıkmıştı''- Erdoğan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın bu tür rahatsızlıkların normal olduğunu söylediğini, ancak CHP Genel Başkanı'nın geri adım atmak, hatasını kabullenmek yerine, pişkinlikle kızarmaz bir yüzle hala sağda solda süte siyaset karıştırmaya devam ettiğini ifade etti. ''CHP Genel Başkanı'na, MHP Genel Başkanı'na 'akşam ne yedin?' diye sorsanız, hatırlamaz, 10 yıl öncesini nasıl hatırlasın'' diyen Erdoğan, 2002'de DSP-MHP-ANAP Hükümetinin Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da süt dağıttığını kaydetti. Aynı hadisenin o illerde de ortaya çıktığını ve 500'den fazla çocuğun rahatsızlandığını belirten Erdoğan, dönemin devlet bakanının, ''bunun zehirlenme olmadığını, çocuklarda hassasiyet olduğunu'' açıkladığını kaydetti. Erdoğan, 10 yıl önceki bu olayı unutan MHP'nin bugün CHP'nin süte karşı kampanya başlattığını söyledi. ''Bizim sütümüz aktır. Süt, kalitesiyle, fiyatıyla, ambalajıyla, ihalesiyle aktır. Bu ak sütü hiç kimse kirletemez'' diyen Başbakan Erdoğan, ailelere, öğretmenlere, çocuklara, '' Ananızın ak sütü gibi bu sütleri için, hiç tereddüt etmeyin, hiç çekinmeyin. Eğer çocuklarımızın hassasiyeti yoksa sütü rahatlıkla içirin. 7 milyon 200 bin yavrumuza her gün bu sütü dağıtmaya devam edeceğiz'' söleriyle seslendi.
15 Mayıs 2012 11:53
DİĞER HABERLER