FOX News’te 31 Ekim 2017’de yayınlanan haberde Erdoğan’ın konsolosluk çalışanlarına yönelik muamelesi, Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğünün geldiği nokta ve ABD-Türkiye ilişkilerindeki değişim ve gelişmeler dile getirildi.
Bridget Johnson
imzasıyla kaleme alınan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için ‘otokrat‘ ifadesinin kullanıldığı makalede, Erdoğan’ın ‘Atatürk’ün kurduğu laik devlete zarar verdiğine’ ve ‘Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarına karşı paranoyak bir temizlik yaptığına’ ilişkin görüşlere yer verildi.
“Konsolosluk çalışanlarımız Erdoğan’ın paranoyak hedefi olduğu halde, Erdoğan neden Amerikan dostu olarak görülüyor?” başlıklı makale şöyle devam ediyor:
“Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Rex Tillerson 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında Erdoğan’ın Türkiye’si için dünya barışı ve refahına katkı sağlayan stratejik bir ortak ifadelerini kullandı.
Ankara’daki otokrat sadece Atatürk’ün kurduğu seküler devlete zarar vermekle kalmıyor, Washington’un ‘stratejik ortağı’ aynı zamanda ABD konsolosluğu çalışanlarına ve Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarına karşı paranoyak bir temizlik yapıyor.
Türk makamları 1994’ten beri ABD İstanbul Konsolosluğu’nda görevli olarak çalışan Metin Topuz’u ekim ayında 15 Temmuz darbe girişimi -Temmuz 2016’dan beri 60,000 kişinin darbe ile ilişkili olduğu, tarihin en çok övünülen komplosu- gerekçesiyle tutuklu olduğu ile bağlantılı olduğu ve 2003 İstanbul El-Kaide bombalı saldırısı ile ilişkili olduğu iddiası ile gözaltına alındıktan sonra tutuklandı.
Topuz’un tutuklanmasının ardından ABD Türkiye vatandaşlarına yönelik göçmen olmayan vize işlemlerini durdurdu, Washington D.C.’deki Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu misilleme yaparak ABD vatandaşlarına yönelik vize başvurularını askıya aldı.
Metin Topuz’un ardından bir başka konsolosluk çalışanı Mete Cantürk de geçen sene devlet tarafından el konulan ve kapatılan Zaman Gazetesi’ni okuduğu, gazetenin editörü ile arkadaş olduğu gibi saçma iddialar yetmiyormuş gibi arabasında Gülen hareketi ile bağlantılı radyo kanalı dinlediği, konsolosluktaki işini Erdoğan’ın baş düşmanı Fethullah Gülen’i ziyaret etmek isteyenlere kolaylık sağladığı gerekçesi ile arandı, eşi ve kızı gözaltına alındı.
Türkiye’deki konsolosluk çalışanlarına yönelik bu muamelelerin ardından 24 Ekim’de 14 ABD Senatörü Erdoğan’ın insan hakları tahribatı ve Türkiye’nin demokratik değerler noktasındaki gerilemesi ile ilgili ABD Başkanı Donald Trump’a hitaben bir mektup yazdı. Mektupta Türkiye’nin stratejik bir müttefik olabileceği ancak Erdoğan’ın hukukun üstünlüğüne saldıran, ifade özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri devlet eli ile kısıtlayan, yargı bağımsızlığının altını oyan ve her türlü muhalefete karşı çıkan bir lider olduğu dile getirildi. Senatörler ayrıca Trump’ın Erdoğan’a hitaben ‘ABD’nin bu tür davranışları görmezden gelemeyeceğini, bütün anlaşmaların hukukun üstünlüğü ve insan haklarını temel alan ortak taahhütlere dayanması gereken’ açık bir mesaj göndermesi gerektiği ifade edildi.
Üç gün sonra Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ev sahipliğinde düzenlenen 29 Ekim Resepsiyonu’na katılan Thomas Shannon Trump’ın bağımsızlık günü dolayısıyla Erdoğan’a hitap eden mektubunu okudu. Mektupta beklenenin aksine Erdoğan için iki ülke arasında teröre karşı ortak hareket eden lider ifadelerini kullanan ABD Başkanı Trump Türkiye’deki demokratik kurumları desteklediğinin altını çizdi. Trump diğer taraftan 15 Temmuz darbe girişimini lanetleyerek Türk vatandaşlarını o trajik günde gösterdikleri cesaret ve demokrasiye sahip çıktıkları için tebrik etti.
Darbe girişimi Erdoğan için, Gülen taraftarı olsun veya olmasın, düşmanlarını temizlemek amacı ile kullanacağı bir araç oldu. North Carolina Papazı Andrew Brunson bir yıl önce darbe girişimi ile ilişkili olduğu, casusluk yaptığı, devleti yıkmaya teşebbüs ettiği gerekçesi ile tutuklandı. Erdoğan Papaz’ın bu oyunun bir piyonu olduğundan son derece emin olduğu için papaz ile Gülen’in takas edilmesini teklif etti.
Her ne kadar Trump Türkiye’deki demokratik kurullara övgüler yağdırsa da, Tillerson Türkiye’nin ABD ile aşırılıklara karşı müttefik olarak yer almasını övse de Erdoğan rejimi diğer NATO müttefikleri gibi, iddia edilen bir müttefik değil aksine ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğüne zarar veren bir hal alıyor.”