Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, müzik, sinema ve radyoculardan sonra demokratik açılımla ilgili bu kez yazarlar ile bir araya geldi.
Kahvaltıya İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hazır bulundu.
Beşiktaş’taki başbakanlık ofisinde düzenlenen kahvaltı öncesi konuşan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Türkiye’nin birikimini taşımaya çalıştıklarını vurgulayarak "Bu davetli listesini hazırlarken, kesinlike sağcı, solcu, milliyetçi, islamcı, müslim, gayri müslim, kadın, erkek gibi bir ayrım yapmadık. Türkiye’nin birikimini buraya taşımaya çalıştık. Şüphesiz ki Türkiye’nin birikimi tamamıyle bu değildir ama bir örneklemedir sadece. Herkesimden isimlerin burada olmasını arzu ettik. Bu gün 50’nin üzerinde katılım bekliyoruz" dedi.
KİMLER KATILAMADI?
Demokratik Açılım toplantılarını organize eden Hüseyin Çelik, görüşme öncesi basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bugünkü davetlilerin daha çok roman, hikaye ve tiyatro yazarları gibi sanatkar yazarlar olduğunu belirten Çelik, demokratik açılımla ilgili yazı ve kitapları yayınlanan 8-9 yazarında davet edildiğini söyledi. Spekülasyonlar yapılmaması için özellikle bazı isimlerle ilgili açıklama yapmak istediğini ifade eden Çelik şunları söyledi:
"Sayın Yaşar Kemal bu süreci başından beri destekleyen yazarlarımızdan bir tanesi. Kendisi, Sayın Beşir Atalay’la yaptığı 4 saatlik görüşmesinde, bu konudaki görüşlerini sayın Başbakan’a iletmek üzere söylediğini ifade etti. Sayın Orhan Pamuk, yurt dışında olacağı için katılamadılar. Sayın Başbakan’a sevgilerini, sempatilerini ile süreci desteklediğini ifade etti. Sayın Adalet Ağaoğlu başka bir programı olduğu için katılamadı ama sayın Başbakana iletmek üzere 1 sayfalık yazı gönderdi. Murathan Mungan bey bazı bireysel problemler yaşadığı ve çeşitli meşguliyetleri olduğu için katılamayacağını söyledi. Bazı yazarlarımız da bu günkü toplantımız İzmir Kitap Fuarı ile aynı güne denk geldiği için, bazı angajmanları var, verdikleri sözler var. Ondan dolayı katılamayan yazarlarımız var. Sayın Yağmur Atsız Almanya’da yaşayan bir yazarımız. İzlanda’da patlayan yanardağdan dolayı malum olumsuz hava şartlarından dolayı Avrupa’daki bir çok uçuş iptal edildiği için gelemedi. Sayın Ahmet Altan "Bu tür toplantılara mizacım itibariyle katılmıyorum ama bu süreci destekliyorum. Bu konudaki görüşlerimiz zaten malumunuzdur."dedi.
PROTESTO EDEN OLDU MU?
Hüseyin Çelik, "Protesto ediyorum diyen yazar oldu mu?" sorusuna "Benim arayıp da konuştuğum yazarlarımız içinde bunu söyleyen olmadı. Sadece bir yazarımız "Efendim ben genel itiariyle bir sanatkar yazar olarak siyasilerle bir toplantıya katılmıyorum. Şu parti bu parti bu iktidar şu iktidar değil ama siyasilerle bir toplantıda olmak istemiyorum." dedi. Ama bunun haricinde ben bunu istemiyorum, protesto ediyorum diyen yazarımız olmadı" cevabını verdi.
KİMLER KATILDI?
Toplantıya Alev Alatlı, Gani Müjde, Elif Şafak, Mehmet Metiner, Kürşat Başar, Etyen Mahçupyan, Doğan Hızlan, Ahmet Turan Alkan, Mario Levi, Leyla İpekçi, İskender Pala, Hilmi Yavuz, Kürşat Başar, Ayşe Kulin, Refik Erduran gibi edebiyat dünyasının önemli isimleri katıldı.
“SÖZ UÇAR, YAZI KALIR”
Başbakan Erdoğan, yazarlarla buluşmasında yaptığı konuşmada “Söz uçar, yazı kalır” sözünü anımsatarak, bu toprakların son derece yetenekli, birikimli ve duyarlı edebiyatçıları, yazarları, mütefekkirleri, yine bu toprakların hikayesini, romanını, şiirini en güzel şekilde kayda düştüklerini anlattı.
Hoca Ahmet Yesevi'den, Mevlana'ya, Hacı Bektaş Veli'den Yunus Emre'ye, Karacoğlan'dan Pir Sultan Abdal'a, Dede Korkut'tan Hoca Nasreddin'e, Fuzuli'den Nedim'e, Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Ahmet Rasim'e, Halit Ziya, Orhan Veli, Aşık Veysel'e kadar ismini sayamadığı nicelerinin bu toprakların dili, kelamı ve kalemi olduklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Necip Fazıl kalemine nasıl bu toprakların ruhundan mürekkebini çektiyse, aynı şekilde Nazım Hikmet de bu toprakların destanını yazdı. 'Devlet Ana'yı yazan Kemal Tahir ile 'Osmancık'ı yazan Tarık Buğra aynı destanı, aynı ruh ikliminde unutulmaz cümlelerle edebiyat tarihimize nakşettiler. Orhan Kemal, Yaşar Kemal ne kadar bu ülkenin değeriyse, aynı şekilde Sezai Karakoç, Nurettin Topçu da bu ülkenin aynasıdır. Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Sait Faik Abasıyanık, Fakir Baykurt, Oğuz Atay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nuri Pakdil, Mustafa Kutlu, Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar, Akif İnan, Erdem Beyazıd... Farklı yerlerde duruyor gibi olsalar da, aynı kelimeleri kullanarak bu ülkenin ağıtlarını ve sevinçlerini yazdılar.
Şu hususun özellikle altını çizmek istiyorum. Namık Kemal, 'Vatan Şarkısı' adlı muhteşem bir eser bıraktı arkasında. 'Amalimiz, efkarımız ikbal-i vatandır/Serhaddimize kal'a bizim hak-i bendedir' diyen şair sürgün edildi. 'Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker/Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer' diyen Mehmet Akif, Mısır'da memleket hasreti çekti. 'Zindan iki hece Mehmetim lafta/Baba katiliyle baban bir safta/Bir de geri adam boynunda yafta/Halimi düşünüp yanma mehmedim/Kavuşmak mı? belki/ Daha ölmedim' dedi Necip Fazıl Kısakürek. Nazım Hikmet, Çankırı Hapisanesi'nden mektuplar yazdı: 'Yalnız bize mahsus bir imtiyazdır/Kış günleri hapisanede/Sade hapisanede değil/Bu kocaman/Bu ısınası/Bu ısınacak dünyada/Üşüyüp, kederli olmamak' dedi. Sabahattin Ali, 'Dışarda mevsim baharmış/Gezip dolaşanlar varmış/Günler su gibi akarmış/ Geçmiyor günler geçmiyor' diyerek; 'Başın öne eğilmesin /Aldırma gönül aldırma' diyerek bu toprakların aşkına, sevdasına bir ömrü feda etti.
Bu ülkenin Kemal Tahir'i, bu ülkenin Orhan Kemal'i, Mehmet Uzun'u, Said-i Nursi'si, Musa Anter'i, Ahmet Arif'i, Rıfat Ilgaz'ı, Nihal Atsız'ı sadece ve sadece yazdıkları için, sadece ve sadece düşündükleri için adeta hürriyet hasretinden prangalar eskiterek göçüp gittiler. Bütün bunlarla birlikte inanıyorum ki tarihi şöyle bir değerlendirdiğimizde, ele aldığımızda bugüne ve yarına nasıl bir rota çizeceğiz, nasıl bir bakış açısı getireceğiz ve nasıl bir uygulama hazırlayacağız? İşte o bizim en önemli sorunumuz. “