Karar gazetesi yazarı Akif Beki, dolar kurunun yükselmesi sonrasında eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Karar gazetesi yazarı Akif Beki yaşana ekonomik sıkıntılar üzerinden eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Dolar kurunun yükselmeye başladıktan sonra sosyal medyada Berat Albayrak'a 'kıymetini bilemedik' gibi destek paylaşımlara tepki göstererek "Bugünümüz tatlı dünün acı meyvesidir" diyen Beki, "Bugünleri dünün tatlı hayalleri doğurdu, ektiği tohumlar acı meyvesini veriyor. Millet bugün dünü arar olduysa, o tablo bundan iyiydiyse başarı mı sayılacak?" dedi.
Akif Beki'nin yazısı şu şekilde:
"Dolar kirişi kırınca sosyal medyanın da diline düştü. Twitter ahalisi, “Damadın kıymetini bilemedik” diye teneke çalmaya başladı hemen.
Her şamatada biraz gerçeklik payı var da bunda hiç yok mu derseniz, şu bir gerçek...
Berat Albayrak “At izi it izine karıştı, Hak ile batılı ayırmak zorlaştı, Mevla sonumuzu hayreylesin” diyerek rest çekip gitmişti.
O, Hazine ve Maliye Bakanlığını terk ettiğinden beri de işler daha kötüleşti, iyileşmedi.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası ve Bakanlığa yeni isimler atadıktan sonra piyasaların tepkisini hayra yormuştu.
“Borsa yükseliyor, ülke risk puanımız düşüyor, dolar iniyor, göstergeler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor”du.
“Acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız” idi.
Naci Ağbal’ın MB’den alınmasıyla göstergeler hızla tekrar bozulduğuna, dolar yine çıldırdığına göre, demek ki yanlış yoldayız. Hatta ters yolda tam gaz ilerliyoruz.
Öyleyse...Dövüneceksek “Damadın” diye değil, “Ağbal’ın kıymetini bilemedik” diye dövünmemiz gerekmiyor mu?
Hem Berat Bey, görevi bırakmadan önce doları da kendi haline bırakmamış mıydı?
Baskılayarak tutmak için 128 milyar dolar yakıldıktan sonra, kuru serbest salmıştı. TL’nin değer kaybetmesinin kötü değil bizim için daha hayırlı bile olacağı görüşüne dönmüştü.
Mart 2012’de, Başbakan Erdoğan demiyor muydu ki:
“Şu andaki paramız itibarı temsil ediyor. Gücü, bağımsızlığı, gururu temsil ediyor. Paramıza yeniden itibar ve değer kazandırılması, bir milletin, bir ülkenin yeniden uyanması, şahlanması ve ‘ben de varım’ diyerek küresel bir aktör olarak öne çıkmasıdır. Paramızın gücü var, onuru var, haysiyeti var.”
15 Şubat 2019’da, Bakan Albayrak da demiyor muydu ki:
“Ağustos’tan bu yana kurda yüzde 30’a yakın iyileşme yaşandı. Toparlanma hızlı bir şekilde devam ediyor. Herkes konuşuyor. Dolar 6, 7, 8, 10, 15 lira olacak! Hayal kurun siz, çok beklersiniz. Şimdi kara kara kara düşünüyorlar; 6’dan dolar aldık ne yapacağız? Dolar 5’lere düştü. Siz elinizdeki dolarları tutmaya devam edin, bakın ne olacak!”
Dolara güvenenler, nasıl bir pişmanlıkla hüsrana uğrayacaklarını görecekti.
Şubat ocaktan, mart şubattan, bu sene geçenden, gelecek sene bundan iyi olacaktı.
Dolar, 9 lirayı devirdi. Bu fiyat 5’ten, bugün dünden iyi mi peki? Berat Bey’in öngörüleri tuttu mu yani? Ve kim hayal satıyordu?
Hatırlayın; hani kurlar yapaydı, ataklar operasyondu, dış güçler TL’ye saldırıyordu, ekonomi yönetimi ve aziz millet külü yutmayınca dolar gerileyecekti, TL suni kayıplarını telafi edecek, gücüne güç katacaktı!
Cumhurbaşkanı, doları olan vatandaşları bozdurup TL’ye geçmeye çağırıyordu. “Milletime sesleniyorum; bırakın doları moları. Paramıza dönelim. TL artık kaybettirmiyor. Milliliğimizi, yerliliğimizi burada da gösterelim” demiyor muydu?
Zaten doların saltanatı da bitiyordu, devri geçmişti, hükmü kalmamıştı, onların doları varsa bizim de Allah’ımız vardı, evvel Allah TL’nin ve yerel parayla ticarerin devri başlıyordu. Rusya ve Çin’le provalar bile yapılıyordu.
Hamdolsun bu da bir milattı, yeni bir çağ açılıyordu.
Albayrak, daha 24 Haziran 2020’de “TL’ye güvenen herkes kazanacak” müjdesi vermişti.
Velakin TL’ye güvenenler, o gün bugündür kayıptan kayba koşuyor.
Sormuştum, aynı cümlelerle yine soruyorum...
Umursayan, sorumluluğunu üstlenip özür dileyen var mı?
“Yanılttığımız tüm vatandaşlarımızdan özür diliyoruz, hepsini zarara soktuk, milletimiz affetsin, olan oldu” diyen duyuluyor mu?
Bilakis, yine haklı, yine üste çıkıyorlar.
TL’nin değer kaybetmesinin aslında sanıldığı gibi kötü bir şey olmadığı yaveleri, pompalanmaya devam ediyor.
Pahalı dolar, ihracatçımıza ve sanayicimize fırsatlar sunuyormuş. Rekabetçi kur, bize avantaj sağlıyormuş. Çok lehimize oluyormuş.
Dolar ipini kopardığından beri, rezervler suyunu çekip artık baş edilemeyeceği anlaşılınca bu teraneye dönülmüştü.
Yönetenlerin öngörüsüne, TL’ye dönme çağrılarına güvenenlerin zararını kim karşılayacak peki?
Vatandaş, ”Biz kaybettik ama Türkiye kazandı, üretimimizin önü açıldı” diye sevinsin mi!
Albayrak, 2020’de bırakmadan 40 gün önce yeni hedefleri açıklarken ağız değiştirmişti. “Kur benim için hiç önemli değil, o tarafına hiç bakmıyorum. Kur meselesinden göreceksiniz, en kârlı çıkan biz olacağız” demeye başlamıştı. 29 Eylül’dü.
Ekimde dolar, 2022 için koyduğu 7,88 lira hedefini aşarak 2023’teki 8,02 lira hedefini yakaladı.
Bugünleri dünün tatlı hayalleri doğurdu, ektiği tohumlar acı meyvesini veriyor.
Millet bugün dünü arar olduysa, o tablo bundan iyiydiyse başarı mı sayılacak?"