Erdoğan'ın seçimleri muhalefet kazanırsa Türkiye'nin kaosa sürükleneceği sözlerini bianet'e yorumlayan siyaset bilimci ve siyasiler bunun seçim sürecine girildiğinin göstergesi olduğunu söylerken, Erdoğan'ın ilk kez kaybetme ihtimalini gördüğünü de belirtiyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gelecek seçimlerde muhalefetin kazanma seçeneğinin "kaos yaratacağını" söyledi.
Erdoğan, “Bir yanlarına güya milliyetçi, güya memleket sever bir partiyi, diğer yanlarına bölücü örgütün güdümündeki partiyi alan, arkalarına da kırık dökük kim varsa takan CHP’yi yönlendirenler kendileri için görünüşte kârlı ama ülkemiz için de o kadar zararlı bir oyun oynuyorlar. Eğer kazanırlarsa Türkiye sonu belirsiz bir kaosa sürüklenecektir” dedi.
“Kaosa sürüklenme” söylemini Siyaset bilimci Profesör Tanju Tosun, Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman, Sanatçı Orhan Alkaya ve AKP kurucu üyesi Fatma Bostan Ünal
bianet'e değerlendirdi.
Bostan-Ünsal: Zayıfladığını gösteriyor
AKP'nin kurucu üyesi ve eski Genel Başkan Yardımcısı Fatma Bostan Ünsal Erdoğan'ın kendi kitlesini kanalize etmeye çalıştığını söyledi:
"Erdoğan'ın benzer söylemleri daha önce de olmuştu. 'İktidarı onlara mı vericez' benzeri üsten bir yaklaşımı vardı. Bu söylemin şimdi gelmesi de sürpriz olmadı. Erdoğan, bir anlamda Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' çıkışına karşılık bir ön alma girişiminde bulundu.
"Erdoğan kendi kitlesini artık vazgeçilmez görmediği için onları kanalize etmeye çalışıyor, böylelikle iktidarda kalmaya bakıyor. Çünkü kendi kitlesi de onu terk ediyor.
"AKP'nin başarılı olduğu dönemde açılımlar vardı. Bugün kendi kitlesinin içine kapandı, tek başına kaldı. Bu da sağın gelenekselliğinden kopuşunu getirdi, kendi zemininden çıktı. Başka bir partinin Türkiye'yi yönetmeye ehil olmadığını, hatta bazen hain olduğunu tabanına göstermeye çalıştı.
"Ancak siyaset rasyonel ilerlemiyor. "Biz çok iyiyiz, memleketi kurtarırız" söylemleri işe yaramıyor.
"Faizler dünyanın en yükseği, döviz çok yüksek, enflasyon ve işsizlikten bahsetmeye gerek yok. Buraya geliş tesadüfi değil. Bu bakış, 'sadece biz yönetiriz, tek ehil biziz, memleketi biz kurtarabiliriz' anlayışı artık kurtarmıyor. Çünkü bir karşılığı yok. Bunun bir karşılığı olmadığı gibi 'kaos' söyleminin de bir karşılığı olmayacaktır. Bu tam tersine Erdoğan'ın ne kadar zayıfladığını gösteriyor."
Keyman: Kaybetme ihtimalini görüyor
İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman, açıklamayı bianet'e iki açıdan değerlendirdi:
"Öncelikle Erdoğan AK Parti kurulduğundan bu yana ilk defa muhalefetin kazanma olasılığını ciddi olarak görüyor. Bu bence önemli.
Bu tür açıklamaların hepsinde ve yaptığı açıklamalarda seçime giren Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimleri ve parlamento seçimlerinde muhalefetin –ki muhalefet derken sadece Millet ittifakı değil, DEVA, Gelecek ve HDP'den de söz ediyoruz- kazanma ihtimalinin olduğunu kendisinin de gördüğünü gösteriyor.
"Öbür taraftan da tabii ki Erdoğan'ın sözlerine katılmak mümkün değil. Çünkü kendilerinin yönettiği gibi Türkiye'de demokrasi varsa muhalefetin de seçimleri kazanarak başa gelme ve Türkiye'yi yönetme kapasitesi ve hakkı vardır.
"Zaten genelde demokrasi parayı attığın zaman hem iktidarın, hem muhalefetin seçimleri kazanıp ülkeyi yönetme şansının yüzde 50 yüzde 50 olduğu bir sistemdir.
"O yüzden de muhalefetin böyle bir hakkı da kapasitesi de iddiası da vardır. Kaos olacak demek seçim sürecini kontrolünde tutmak için muhalefetle ilgili bir korku ortamı yaratmak için söylenen bir söz.
"Hiçbir demokraside daha seçime gitmeden, muhalefet kazanmadan "kaos çıkar" diye bir söylem olmaz. Siyaset bilimine ve siyasetin normlarına aykırıdır bu.
"Bu olasılığı kabul etmemekle birlikte, Erdoğan'ın açıklamasını seçim sürecine girildiğini gösteren önemli bir işaret olarak görüyorum.
Kendisinin de seçimi kaybetme olasılığını gördüğünü anlamamız açısından da önemli bir açıklama."
Tosun: Seçmenini konsolide etme stratejisi
Siyaset Bilimci, Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun, alternatifsiz demokrasiden söz edilemeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Bu söylem Türkiye’de popülist sağın 80’lerden beri, özellikle çözülmeye başlayan kitleyi yanında tutmak için ürettiği bir söylem… ANAP Lideri Turgut Özal da yerel seçim öncesinde ‘muhalefet belediyelerine oy verirseniz iş yapamazlar’ diyordu, reklamlarında eli kolu bağlı belediye çalışanları gösteriliyordu.
“Siyasetin, ekonominin, toplumun varlığını kendi varlıklarıyla özdeşleştirmeyle ilgili bir ruh hali. Ancak demokrasi alternatifler rejimidir, seçmen kendisine yakın olanı bulur.
“Kadrolar geçicidir seçmenin iradesi ise geçerlidir ve kalıcıdır. Alternatif olmadan demokrasiden söz edilemez.
“Seçmene negatif söylemle seslenerek kendi seçmenini konsolide etme ve AKP’den ayrılmaya yakın seçmeni tutmaya yönelik stratejik bir dil kullanıyor. Ama seçmende karşılığı var mı? Pek zannetmiyorum.”
Alkaya: “Kaostan sonra kaos olmaz”
Sanatçı Orhan Alkaya da Erdoğan’ın “Ben seçilmezsem kaos çıkar” sözlerini “kaostan kaos olmaz” diye yorumladı. Alkaya şöyle dedi:
“Dolayısıyla Türkiye’yi bekleyen ve bir nekahet dönemidir, iyileşme dönemidir. İzlediğim kadarıyla siyasette bunun halk yapısının hazırlığı sürüyor. Dolayısıyla bu açıklamaya verilecek özet cevap olguyla kavga edilemeyeceği gerçeğinin Erdoğan tarafından kabulü ümitsiz beklentisidir.
“Son dönemde yaşananlara ve siyasetin gelmiş olduğu noktaya bakarsak, buna ittifak kurgusu süreci de diyebiliriz.
“Bu anlamda, şu konuya da dikkat çekmek isterim. Son iki yılda Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin giderek artan bir sorumlu siyaset başarısı gösterdiği düşüncesindeyim. ‘Helalleşme’ enteresan bir kavramdır, ‘yüzleşme’ ve ‘affetme’ kavramlarından farklıdır.
“Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını bir bütün olarak düşününce, Türkiye siyasetinin çok önemli bir yerinde tarihselleştiğini düşünenlerdenim.
“Herkes bir şeyi anladığında çok şeyi halledeceğiz diye düşünürüm, tarihin sadece Türkiye tarihinin değil bütün bir devletler tarihinin polarizasyon süreçlerinden birinden geçerken gene birbirinin boğazını sıkan insanların olduğu bir ülkede Kemal beyin önermesinin son derece olumlu ve yerinde olduğunu düşünüyorum.”