'Ergenekon terör örgütü'yle ilgili soruşturma, kamuoyunda 'üniformalı çete' olarak bilinen Yüksekova'ya da uzandı.
Çeteyi deşifre eden emekli jandarma istihbarat astsubayı Hüseyin Oğuz'un Ergenekon soruşturması kapsamında bilgisine başvuruldu. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün talimatıyla, Oğuz'un emekli olduktan sonra yerleştiği İzmir'e giden polisler kendisini dinledi. Alınan bilgilere göre, Hüseyin Oğuz'a daha önce Susurluk raporuna giren açıklamaları çerçevesinde emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve JİTEM'in faaliyetleri hakkında sorular soruldu. Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Veli Küçük'ün, ifadesinde JİTEM'in kurucusu olduğunu itiraf ettiği ileri sürülmüştü. 1996'da ortaya çıkarılan Yüksekova Çetesi davası, itirafçı Kahraman Bilgiç'in Hüseyin Oğuz'a verdiği ve Susurluk Komisyonu tutanaklarına da geçen ifadeleri üzerine açılmıştı. Davada Albay Hamdi Poyraz, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Üsteğmen Bülent Yetüt, korucubaşı Kemal Ölmez, PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç ile Özel Harekât polisi Enver Çırak çete kurmak, gasp ve bombalama ile suçlanmışlardı.
Çeteye atfedilen suçlar arasında CHP 22. Dönem Hakkari Milletvekili Esat Canan'ın yeğeni Abdullah Canan'ın öldürülmesi dahil, dokuz faili meçhul cinayet ve haraç toplanması da yer alıyor. Geçen süre içerisinde çetenin yargılama süreci de ilginç gelişmelere sahne oldu. Çeteye yönelik yargılamada yerel mahkemenin 13 çete üyesi hakkında verdiği 7 ile 30 yıl arasında değişen hapis kararları 4 kez Yargıtay tarafından bozuldu. Dava dosyası Yargıtay 6. Dairesi'nin verdiği son bozma kararından sonra Ceza Genel Kurulu'na gönderildi, hâlâ orada bekliyor. Ergenekon soruşturması çerçevesinde ifadesine başvurulan Hüseyin Oğuz'a, daha önce yaptığı ve Susurluk raporuna da giren açıklamaları çerçevesinde sorular yöneltildiği belirtildi. Oğuz, Susurluk Komisyonu'na, Veli Küçük ve JİTEM'in faaliyetleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Emekli Astsubay Oğuz, ifadesinde 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ı ve onun Veli Küçük'le olan ilişkisini detaylı bir şekilde deşifre etmişti. Oğuz, ifadesinde, "Veli Küçük'ün Yeşil'i çok iyi tanıdığını, beraber çalıştıklarını, Yeşil'in Veli Küçük'ün sözünden çıkmadığını, Küçük'ün JİTEM'in en kıdemli, en sözü geçen kişisi olduğunu, Küçük'ün Doğu'dan ayrıldıktan sonra da telefonla Doğu'daki bazı şeyleri yaptığını, Kocaeli Jandarma komutanı olduktan sonra Yeşil'in de İstanbul tarafına kaydığını, bu tarafta da infazların başladığını, faili meçhullerin arttığını" açıklamıştı. Oğuz 'Yeşil'in sınırdaki uyuşturucu sevkıyatını da yönlendirdiğini açıklamıştı.
'Mafya üyesi Erşahin, Küçük'ün korumasında kaçtı'
İstihbarat astsubayı Hüseyin Oğuz, mafya üyesi Doğan Erşahin hakkında da ilginç bilgiler vermişti. Erşahin, Veli Küçük'ün jandarma komutanı olduğu sırada Kocaeli Jandarması'nın elinden firar etmişti. Oğuz'a göre Erşahin, Pötürgeli olan MOSSAD ajanı Gülbahar Ateş'in kocası Celal Ateş'le yakın arkadaştı. Veli Küçük'ün korumasında olan Doğan Erşahin'in Kocaeli Jandarması'ndan firar ettikten sonra 'yüzbaşı' elbisesi ile Malatya'ya gelerek Battalgazi ilçesinde evi olan Tekin Coşkun ile görüştüğünü belirtmişti. Alaattin Çakıcı ile de yakın arkadaş olan Tekin Coşkun'un adı Uğur Mumcu cinayetinde geçiyor. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in suikasta kurban gittiğini iddia eden Hüseyin Oğuz, 1996'da askerî birlikte şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da JİTEM elemanı bir PKK itirafçısı tarafından öldürüldüğünü açıklamıştı.