'Ergenekoncu çevreler Bahçeli’yi kandırıyor'

'Ergenekoncu çevreler Bahçeli’yi kandırıyor'
Eski bakanlardan ve Radikal gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel, Fethullah Gülen Hocaefendi'yle ilgili sözlerinden dolayı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye eleştirdi.
Gülen'in, vesile olduğu hizmetlerden dolayı ayaklarından öpülmesi gerekirken eleştirilmesinin Türk toplumunu rencide ettiğini ifade eden Güzel, MHP'nin Bahçeli'nin bu tavrı nedeniyle baraj altında kalabileceğini söyledi. Bahçeli'nin Ergenekoncu, ulusalcı ve jakoben çevrelerce kandırıldığını belirten Hasan Celal Güzel, "Bahçeli'yi çok şiddetle kınıyorum." dedi. Eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin gerek Türkiye'de gerekse ülke dışında milyonlarca seveni olduğunu ifade etti. Güzel, "Sayın Gülen Hocaefendi, milyonlarca seveni olan, kendisi kabul etmese bile bir liderdir. Bugüne kadar sayısız çok güzel eserler otaya koymuştur. Bunların çoğu da din, inanç, ahlak ve ilim üzerine olan eserlerdir. Bundan dolayı Türkiye ve Türk insanı ona büyük saygı ve hürmet göstermiştir. Elini öpmek gerekirken eleştirilmesi son derece talihsiz bir yaklaşımdır." diye konuştu. Fethullah Gülen Hocaefendi'ye gönül verenler arasında çok kıymetli ve son derece geniş bir kitlenin olduğuna dikkat çeken Güzsel, "Çok münasebetsiz bir şekilde hizmetlerine ara versin, bıraksın demek yanlış olmuştur. Bu çıkışın en çok kendi partisine zararı var. Gerçi Hocaefendi bunu siyasette kullanmaz, ama toplum bunu değerlendiriyor. Bu hizmetlerin artarak devam etsin temennimdir." ifadelerini kullandı. Güzel, MHP'de çıkan kasetlerin 'okyanus ötesi' denilerek Gülen ve sevenlerine bağlamak istenmesini 'ahlaksızlık' olarak nitelendirdi. Bunun siyaseten de hatalı olduğunu vurgulayan Güzsel, "Bahçeli'yi çok şiddetle kınıyorum. Böyle bir şey söylenemez. Bahçeli'nin her zamanki üslubu böyle değildi. Yıllardır nerdeydi? Bana göre birileri Bahçeli'yi şaşırtanlar var. Bahçeli'nin çok yanıltıldığını düşünüyorum. Ama büyük kötülük ediyor. Böyle partisini barajın altına düşürebilir." diye konuştu. Hasan Celal Güzel, Bahçeli'nin kandırıldığını söyledi. Güzel, 'Kimler kandırıyor?' sorusuna "Ergenekoncu, ulusalcı ve jakoben çevreler yıllardır Sayın Gülen ile ilgili karalamalarda, yakıştırmalarda bulundular. Asıl beni üzen MHP ve bu çevrelerle ilgilisi olmayan bir partinin başındaki genel başkanın bunlara alet olmasıdır. Türkiye'de milyonlarca seveni olan bir şahsiyete bu şekilde yaklaşmaktır, insafsızlık ve ahlaksızlıktır." dedi. Bu arada bir süre önce geçirdiği kalp krizi sonucu tedavi olan Hasan Celal Güzel, rahatsızlığından önce Radikal gazetesindeki köşesinde son yazısını Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ayırmıştı. İşte Güzel'in o yazısı: "Onu 70'li yılların başında tanımıştım. Ankara'da Yukarıayrancı'da bir dostun evinde sohbetinde bulunmak nasip olmuştu. Daha çok gençti. Lâkin, ilmi, konulara hâkimiyeti ve zekâsı karşısında hayran kalmıştım. Kendi hâlinde bir medrese hocası veya tarikat şeyhi gibi değildi. Cerbezeli bir mânâ ve gönül adamıydı. Dini konularda vukufiyeti kadar dünyevi konularda da hâkimiyeti vardı. Aradan geçen kırk yıla yakın zamanda, müteaddit defalar sohbetinde bulunma mazhariyetine eriştim. Bence Fethullah Gülen Hocaefendi, Türkiye'de ve dünyada, dini, sosyal ve kültürel bakımdan son kırk yılın en müessir şahsiyeti olmuştur. ABD'li sosyolog Prof. Helen Rose Ebaugh, 'Gülen Hareketi' adlı kitabında, 'Bu görüşmelerden anladım ki, bu hem bir Türk hem de bir İslâm hareketi. Sayın Gülen yeni bir şey sunuyor. Bu insanlara kendi tarihlerini sunuyor.' Siyaset sosyoloğu Prof. Elizabet Özdalga ise Gülen Hareketi'ni 'Osmanlı'nın Dadaş Stili' olarak tarif ediyor. Gerçekten de o bir Müslüman Türk... onda Erzurumlu Dadaş'ın şuurunu, Alvarlı Mehmet Efe'nin üslûbunu, Bediüzzaman'ın nûrunu görüyorsunuz. Ben bir cemaat ehli değilim ama cemaatlere hep sempatiyle baktım. Zira cemaatler, en önde gelen sivil toplum kuruluşlarıdır. Demokratikleşmeyi ve demokratik katılımı, İslâm toplumlarında en iyi şekilde cemaatler ile gerçekleştirirsiniz. Dünkü Star Gazetesi'nde, Andy-AR kamuoyu şirketinin yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'nin cemaatlerle barışık olduğu açıklanıyor. Hocaefendi ve ekolünü de Türk toplumu bağrına basmıştır. Bir avuç ulusalcı, jakoben, militarist vesayet taraftarı haricinde, herkes onu ve bakış açısını anlamıştır ve muhteşem icraatını heyecanla takip etmektedir. *** Hocaefendi, Türkistan'lı Ahmet Yesevi Hz'nin günümüzdeki 'hayrülhalefi'dir. Nasıl Ahmet Yesevi, yetiştirdiği alperenleri Anadolu'ya göndermişse, Hocaefendi de yetiştirdiği bugünün alperenlerini, başta Türkistan ve Orta Asya olmak üzere beş kıtada dünyanın her tarafına göndermiş; ilim, irfan, ahlâk, inanç, kardeşlik ve barış için çalışmıştır. Onun sadece son yirmi yılda gerçekleştirdiklerini özetin özeti olarak sıralayalım: Türkiye'de, binlerce anaokulu, ilköğretim okulu, lise, kolej, üniversite, dershane, okuma salonunda, on binlerce öğrenci; yurt dışında, 125 ülkede 1250 adet her dereceden okul ve üniversitede on binlerce öğrenci, ayrıca çok sayıda 'diyalog merkezi'. İdeolojik sebeplerle okul açılmasına izin verilmeyen İran ve Suudi Arabistan dışında, 7 milyondan fazla nüfuslu her ülkede okul bulunuyor. Milli Eğitim Bakanı iken, Afganistan'da, bütün devlet imkânlarını kullandığım halde, bizzat uğraşarak ancak iki okul açabilmiştim. Devlet bürokrasisi bu kadar yapabildi; lâkin Hocaefendi, milletin, kökü asırlar öncesine dayanan inancını ve hamiyetperverliğini harekete geçirerek bütün dünyada binlerce okul açmaya ve eğitimlerine en iyi şekilde devam etmelerini başarmaya muvaffak oldu. Bugün bilir misiniz ki; Denizli, Gürcistan'daki; Adana, Yemen ve Senegal'deki; İzmir, Nijerya, Arnavutluk ve Kazakistan'daki; Hatay, Ürdün'deki; Osmaniye, Filipinler'deki; Rize, Batum'daki, Frankurt, Etiyopya ve Güney Afrika'daki okulların sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyor. Bu listeyi sayfalarca sıralayabilirsiniz. Bundan daha muhteşem ve mânâlı bir organizasyon düşünebilir misiniz?.. Bu okullarda bayrağımız dalgalanıyor, Türkçe öğretiliyor. Bu sayede 'Türkçe Olimpiyatları' düzenleniyor. Her biri birer alperen olan öğretmenler hem son derece kaliteli bir eğitim ve öğretimle öğrencilerini yetiştirirken hem de Türkiye'yi, İslâm ve Türk kültürünü tanıtıyorlar. *** Hocaefendi'de Osmanlı'nın geleneksel İslâm anlayışı var. Ona göre, beşeriyette ortak payda 'insanlık'... Özellikle ABD'de ve Avrupa'da açtığı 'diyalog merkezleri'nde, farklı dinlerden kişiler bir araya gelebiliyorlar. Hocaefendi, âdeta tek başına İslâm'ı ve Türk'ü tanıtıyor. Fethullah Hocaefendi, Nobel Barış Ödülü'nü herkesten çok hak etmiş bir bilge kişidir. Onu artık dünya tanıyor ve takdir ediyor. *** Şimdi sormak istiyorum: Hocaefendi bu faaliyetlerini mi askıya alıp dondursun?.."
13 Mayıs 2011 16:21
DİĞER HABERLER