Birleştirilen Ergenekon davasının bugün yapılan oturumunda Genel Başkanları Tuncay Özkan ile bazı sanıklara destek vermek amacıyla duruşmaya katılan Yeni Parti üyeleri, salonda izdihama neden oldu.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün zaman zaman, "Salon doldu. Kapatın kapıları artık" diye müdahale ettiği duruşmada bazı izleyicilerin üzerinde 'Tuncay Özkan'a ve yurtsever aydınlara özgürlük' yazısı ve Tuncay Özkan posteri bulunan tişört giydikleri görüldü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülmekte olan Birleştirilen Ergenekon davasının 53. duruşmasına tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, Oğuz Bulut, İbrahim Özcan ve Durmuş Ali Özoğlu ile tutuksuz sanıklar katılmadı. Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Mustafa Dönmez, Mustafa Özbek ve İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 34 tutuklu sanık duruşmada hazır bulundu. Yeni Parti üyesi yaklaşık 400 kişi, Tuncay Özkan ve bazı sanıklara destek vermek amacıyla üzerinde 'Tuncay Özkan'a ve yurtsever aydınlara özgürlük' yazısı ve Tuncay Özkan posteri bulunan tişörtlerle duruşmaya izleyici olarak katıldı. İzleyici sayısının fazla olması nedeniyle duruşma salonundaki izleyici bölümü dolduğu için çok sayıda kişi de duruşma salonuna alınmadı.
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım'ın savunmasına ara verilerek sanıkların taleplerini almaya başlayacaklarını açıkladı. Tutuklu sanık Fahri Kepek, maddi durumu yetersiz olduğu için İstanbul Barosu'ndan avukat talep ettiğini ancak herhangi bir avukat gelmediğini söyledi. Başkan Şengün, baro tarafından Fahri Kepek için bir avukatın görevlendirildiğini söyledi. Bunun üzerine Kepek, Başkan Şengün'ün dünkü oturumda avukatı olmayan sanıklara "Baro tarafından size avukat tayin edildiğinde eğer dava sonunda ceza alırsanız mahkeme masrafı ile birlikte avukatlık ücretini de siz ödersiniz." şeklindeki uyarısını hatırlatarak, "3 kızım var. Eğer tahliye olursam bana ceza verseniz de vermeseniz de avukatlık masrafını ödeyecek durumum yok. Çocuklarımın giderlerini karşılamaya çalışmak durumundayım." dedikten sonra mağduriyeti nedeniyle tahliyesini talep etti.
Bir süre çalışıp ayrıldığı Ertaç Giray'ın ofisine gizlice girerek antika olarak tabir ettiği bir silah çaldığını belirten tutuklu sanık Hüseyin Keskin de sadece bu silah nedeniyle tutuklu bulunduğunu ileri sürdü. Bu silah haricinde hakkında hiçbir suçlama olmadığını savunan Keskin, ailesinin dışarıda kendisinin de cezaevinde mağdur olduğunu dile getirerek tahliyesini istedi. Tutuklu sanık Mehmet Koral da tutuklu bulunduğu 16 aylık süre içerisinde sağlık sorunlarının baş gösterdiğini belirterek tahliyesi yönünde karar verilmesini istedi.
1 Ocak 2009 tarihinde yakalandığını ve çıkarıldığı mahkemece tutuklandığını belirten tutuklu sanık Ersin Gönenci de sanıklardan İbrahim Şahin'i tanıması ve kendisinden istediği Sivas'ta yaşayan birinin telefon numarasını ona vermesi nedeniyle tutuklu bulunduğunu savundu. Annesinin yöresel bir yemek olan 'Gılniş' pişirmeyi bildiğini ve yaptığı bir görüşmesinde İbrahim Şahin'i "Gılniş hazır" diyerek yemeğe çağırdığını belirten Keskin, "Yemeğin ismindeki Gıl çıkartılıp, konuşma tapelerine '..iş hazır' olarak yazılmış. Ben kimseden talimat almadım. Kimse bana talimat veremez ve ben kimsenin adamı değilim." dedi. Davada darbe planlarının yargılandığını belirten Keskin, varlıklı bir kişi olmadığını, Anadolu'da yaşadığını ve 29 yaşındaki bir öğrencinin böyle konularla suçlanmasının hayatın doğal akışına aykırı olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanık Gönenci'ye de Baro tarafından avukat tayin edildiği bilgisini verdi.
Islak imzalı belge ile Türkiye gündeminde uzun süre adından bahsedilen tutuklu sanık Mustafa Dönmez ise suçlandığı belge üzerinde bugüne kadar parmak izi ve kriminal inceleme yapılmadığını belirterek bu incelemenin yapılmasını istedi. Dönmez, ayrıca Zir Vadisi krokisi ve Başbakan'a suikast içerikli belgenin de kriminal olarak incelenip benzerlik gösterip göstermediğinin tespit edilmesini istedi. (CİHAN)