"Başta Amerika olmak üzere tüm Batılı ülke liderlerine Saray’a topladığın muhtar muamelesi yaparsan, kimse seni ciddiye almaz. Saray medyasının amiral gemisi Sabah’a ‘‘PYD ile IŞİD’in gizli ittifak belgesi’’ koyarsan alay konusu olursun. Hem de YPG daha bir gün önce IŞİD’e kadın savaşçılarıyla ağır bir darbe vurmuş ve Şeddadi kentini almışken.

Rusya, Kırım’dan Ermenistan’a kadar her alanda yığınak yaparak Türkiye ile çatışmaya askeri hazırlık yaparken Birleşmiş Milletler’e kabul edilmeyeceğini bilerek yaptığı başvurularla da böyle bir çatışmanın uluslararası hukuk açısından zeminini hazırlamaya çabalıyor.

AKP’nin tek derdi ise; Osmanlı kapısına dayandığında bile meleklerin cinsiyetini tartıştığı ileri sürülen Bizanslı rahiplere benzer şekilde, başkanlık sistemi.

Türkiye’nin Batı gözündeki, özellikle de Obama yönetimi açısından en büyük değeri, demokratik, laik bir müslüman ülke olmasıydı. Amerika, bu modeli tüm İslam coğrafyasına örnek hale getirmeye uğraşırken Erdoğan; bu iki ilkeyi de terk etti. Böyle yapınca da değersizleşti.

Şimdi bir ülke yönetimi Suriye Kürtleri’nin alan kazanması, kendi desteklediği unsurların Amerika-Rusya ittifakı sonucu ağır yenilgilere uğradığını görünce bu kadar panikler, saçmalar mı!

1998’de Abdullah Öcalan’ı Suriye’den çıkarmak için ültimatom verdiğinde uluslararası destek alan, inandırıcılığı olan Türkiye bugün haftada bir kırmızı çizgi ilan eder hale geldi. 1998’den bu yana uluslararası alanda inandırıcılık, güvenilirlik ve itibar erozyonunu bundan daha iyi gösteren bir örnek olamaz."

...