Siyaset bilimci Dr. Zafer Yörük: MHP, bir Erdoğan partisi haline gelmiş olan yeni AKP’nin tek müttefiki değil. Onun ‘esas devlet’ içindeki müttefiklerinin temsilcisi. Bahçeli, Erdoğan’a “Sen değiştirilemez değilsin, esas iktidar biziz” diyor.
Siyaset Bilimci Dr. Zafer Yörük, geçen hafta iki tarafın açıklamalarıyla sık sık gündeme gelen AKP ile MHP’nin ittifakı konusuyla ilgili olarak, “Bir pazarlık var gibi gözüküyor” dedi. AKP yönetimi ve Erdoğan’ın esasen, “2005-2006-2007 tarihlerinde soruşturulan, aynı zamanda 90’ların kirli savaşının failleri olan kişilerle ve bu kişilerin etki alanındakilerle” ittifak yaptığını söyleyen Yörük şöyle devam etti: “Belli ki bu esas devlet, Devlet Bahçeli ağzından konuşuyor ve Erdoğan’a diyor ki: Bizim dediklerimizi yap, yoksa yerine başka adam buluruz.”
Zafer Yörük’ün Evrensel gazetesinden Serpil İlgün’e verdiği röportajın bir bölümü şöyle:
-‘Cumhur ittifakı çatırdıyor’, ‘ittifakta kriz’ şeklinde yorumlanan atışmaların, restleşmelerin kaynağında ne var?
-Bir nevi kayıkçı kavgası gibi AKP ile MHP arasındaki atışma. Bir pazarlık var gibi gözüküyor. Ama esas olarak şunu gösteriyor; bildiğimiz kadarıyla MHP şimdiki AKP’nin, yani AKP olmaktan çıkıp bir Erdoğan partisi haline gelmiş olan yeni AKP’nin tek müttefiki değil. Onun esas devlet içindeki müttefiklerinin temsilcisi.
-Somutlaşması için; MHP’nin temsil ettiği esas devletin aktörleri kimler? Söylendiği gibi Ergenekon, Balyoz soruşturmalarında tutuklanan ama sonra serbest bırakılıp rütbeleri iade edilerek göreve döndürülenler mi?
-Ergenekon ve Balyoz’da falan alınan generaller, albaylar, üst rütbeli subaylar vs. o kadar derin devlet değildi bence. Bildiğimiz asker bürokrasisiydi. Esas işbirliği yapılan kesim Mehmet Ağar isminde temsil edilen, işte Veli Küçük adıyla bildiğimiz isimler. Bunlar ilk akla gelenler ama esas olarak, resmi statüsü tam belli olmayan, olsa bile aynı zamanda başka bir statüye de sahip olan ve işte o 2005-2006-2007 tarihlerinde soruşturulan, aynı zamanda 90’ların kirli savaşının failleri olan kişilerle ve bu kişilerin etki alanındakilerle bugün ittifak yapılıyor AKP yönetimi tarafından.
‘BİZİM DEDİKLERİMİZİ YAP, YOKSA…’
-Mehmet Ağar’ın oğluna milletvekili olarak yer açılması da bunun göstergelerinden biri mi?
-Hiç kuşku yok. Bizdeki derin devlet o kadar derin değil. Yani şöyle olsaydı, demokratik bir ülkede yaşıyor olsak ve devlet bazı bizden habersiz işler çeviriyor olsa o zaman bizim bilmediğimiz bir derin devlet olabilirdi bu memlekette. Ama kim oldukları hemen hemen belli olan birtakım şahıslar. Dediğim gibi hem resmi statüsü olan veya resmi statüsü hiç olmayan ama gayri resmi olarak devlet nezdinde bir statüsü olduğu belli olan birtakım şahıslardan ibaret bir güruh bunlar. Sayıca çok olmasalar da etki alanları geniş. Politik temsilcileri de MHP başta olmak üzere bütün partiler. CHP’nin bir kanadı bunların siyasi temsilcisi olarak çalışıyor, İYİ Parti’nin ha keza, yine AKP’nin bayağı bir kanadı bu esas devletin siyasi temsilcisi olarak görev yapmakta.
Başa dönersek; şu anda belli ki bu esas devlet, Devlet Bahçeli ağzından konuşuyor ve Erdoğan’a diyor ki, “Bizim dediklerimizi yap, yoksa yerine başka adam buluruz!”
‘SONUÇLARINA GÜVENEBİLECEĞİMİZ SON SEÇİM 2015’TEYDİ’
-24 Haziran’da AKP’nin 1 milyona yakın oy kaybettiğini anımsarsak, ‘Bahçeli ve Adan, Erdoğan’a yerel seçim mecburiyetini de hatırlatıyor’ denilebilir mi?
-Tabii ki. Ben 7 Haziran 2015’ten beri bu ülkede seçim yapılmadığını düşünüyorum. Yani belki en son biraz eli yüzü düzgün seçim 1 Kasım’dı. Bir sürü terör eylemleri, bombalamalar, Kürt kentlerine, kasabalarına operasyonlar vs. koşullarında yapılmış bile olsa sonuçlarına güvenebileceğimiz en son seçim oydu. Ondan sonra yapılan referandum ve genel seçim sonuçlarına güvenmiyorum şahsen. Artık seçimlerin bir ritüele indirgenmiş olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bahçeli, Erdoğan’a “Sen değiştirilemeyecek bir şahıs değilsin, esas iktidar biziz” diyor. Bunun da sebebi Erdoğan’ın aşırı popülist politikaya yönelmiş olması. Aşırı popülist derken şunu kastediyorum; tamamen şahsi söylemleri, vaatleri ve şahsi ilişkileriyle iktidarda kalabileceği, örgütünün çözüldüğü bir konuma gelmiş olması.
‘PERDENİN KALKMASI İYİ OLDU’
-AKP-MHP arasındaki tartışmanın bir diğer ayağını da af meselesi oluşturuyor. Erdoğan yakın zamana kadar ‘gündemimizde yok’ demiş, ancak Bahçeli geri adım atmamıştı. Yaptığınız esas devlet analizinde af meselesi nerede duruyor? Af hangi pazarlığın bir parçası?
Esas devlet dediğimiz şeyin bir kanadı mafyadır her zaman. Bugün Çakıcı şahsiyetinde cisimleşen esas devlet içerde, onun (o kesimin) çıkması gerekiyor! Pazarlığın bir tarafı bu.
-Erdoğan ‘af gündemimizde yok’ derken, buna direnmeye mi çalıştı?
Orada kelimenin dar anlamıyla bir hegemonya savaşı var. Esas patronun kim olduğunu göstermek gerekiyor. Erdoğan’ın bu konuda bir sorunu olmasa bile buna itiraz edecekti. Çünkü “Bütün öneriler MHP kanadından geliyor ve biz kabul etmek zorunda kalıyoruz -referandum ve erken seçim de öyle olmuştu- o yüzden zor duruma düşüyoruz. Bundan sonra kararları ben vereceğim” itirazını geliştirdi. Orada da MHP tarafı esas patronun kim olduğunu bir kez daha vurgulama ihtiyacı hissetmiş gibi gözüküyor. Bir de Erdoğan’ın kanatları altında yükselen Sedat Peker mafyası ile Çakıcı mafyası arasında bir sürtüşme/çatışma söz konusu. Aralarındaki çatışmanın siyasete yansıması da olabilir ama bunun belirleyici bir faktör olduğunu düşünmüyorum.