Türkiye, Esed’in uzun zamandır konuşulan bölünme senaryosunu devreye sokmasından duyulan kaygıyı ABD’ye de iletti.
Ankara’ya göre, Suriye’deki Esed rejimi en az 62 kişinin öldüğü Banyas’ta Sünnileri hedef alan katliamla birlikte etnik olarak Nusayrilere ayrılmış bir alan açmaya yönelik B Planı için düğmeye bastı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Amerikalı mevkidaşı John Kerry’nin dünkü kritik Moskova ziyareti öncesinde yaptıkları telefon görüşmesinde verdiği mesajları Somali toplantısı için bulunduğu Londra’da anlattı.
Hürriyet'te yer alan habere göre
rejimin dış milis güçler Şebbihalar ile birlikte Humus ile Lübnan arasındaki koridoru temizlemeye çalıştığını belirten Davutoğlu, bu stratejiyi
Srebrenitsa ve Doğu Bosna’da etnik kıyımla Boşnaklardan arındırılmış bir Sırp bölgesi kurma çabasına benzetti. Davutoğlu, özetle şöyle konuştu:
"Kerry’ye de anlattım; Banyas’ta yapılan büyük kıyım rejimin saldırılarında yeni bir aşama. Şimdiye kadar rejim dört aşama takip etti. Birinci aşama keskin nişancılarla barışçıl gösteri yapan halkın üzerine ateş açılmasıydı. Bu 2011 Mart’ından Temmuz’una kadar sürdü. İkinci aşama top ve tank atışlarıyla şehri topluca cezalandırma süreciydi. Hama, Humus, Bab-ı Amr olaylarında olduğu gibi bu sefer halkta direniş başladı. Şehirler, mahalleler direnmeye başlayınca 2012 Mart’ında üçüncü aşamaya geçti; hava bombardımanı yapmaya başladı. Direniş kırsal alana kaydı. Dördüncü aşamaya geçti ve Scud füzesi atmaya başladı. Bütün bu tırmanma ülkenin tümünü kontrol altına almak içindi. Banyas olayında bizi kaygılandıran husus şu; artık ülkenin tümünü kontrol altına almak mümkün değilse belli bir bölgeyi etnik temizliğe tabi tutup o bölgede etkin olma stratejisine geçmiş olması. Hani B planı diye gündeme gelen mezhep çatışmasına bağlı, belli bir mezhebe alan ve koridor açmak üzerine kurulu strateji.
O bölgenin kritik bir konumu var. Lübnan’daki gelişmeler de gözetilirse Banyas’ın bu koridorun kritik bir yerinde olduğu görülür. El Beyda, tam o Humus ile sahil şeridi arasındaki bölge. Zaten Kuseyir’i temizledi. Şimdi El Beyda üzerinde Suriye dışından gelen milisler, Şebbihalar, Humus ile Lübnan arasında faaliyette. Bu çok tehlikeli bir oyun. Bu bir etnik kıyım. Yapılan insanları korkutup kaçırmak. Zaten Lübnan’a kaçan 1 milyon mültecinin çoğu bu bölgelerden kaçan Sünniler. Belli bir bölgeyi arındırılmış bölge haline getirme çabası var. Bu Lübnan’ın içini de karıştırır. Bu sefer Sünniler açısından bir rövanş kültürüne de neden olabilir.”
Kerry’ye şu örneği de verdim. Aynen Srebrenitsa ve Doğu Bosna’da etnik kıyımla Boşnaklardan arındırılmış bir Sırp bölgesi kurma çalışma gibi bir çalışma. Bunun sonunda Suriye birbirinden arınmış etnik bölgelere dönüşürse bunun vebali uluslararası toplumun üzerindedir.
Şu andaki zulmü sonra olması muhtemel zulümle meşru gösteremezsiniz. Bir gün Nusayrilere dönük benzer bir zulüm olursa, Nusayrilerin hamisi de Türkiye’dir. Suriye’den sonra en fazla Nusayri nüfusu olan Türkiye’dir. Şu, şu, şu ülkeler Sünnileri korur, şu, şu, şu ülkeler Nusayrileri korur gibi bir anlayış Suriye’yi böler. Bugün El Beyda’da olduğu gibi Sünnilere dönük bir kıyım olduğunda buna karşı çıkarız. Yarın benzer birşeyin Nusayrilere karşı olmaması için de Türkiye üzerine düşeni yapar.”