Eski Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı ve İYİ Parti Genel Başkan Danışmanı Durmuş Yılmaz, dövizdeki yükselişi ve eski kurumunun müdahalelerini değerlendirdi.
Yılmaz, hükümetin seçim öncesi açıkladığı paketlere kaynak bulabilmek için getirdiği afların ekonomiye ilişkin kaygı ve riskleri körüklediğini söyledi.
ALLAH SONUMUZU HAYIR ETSİN
Yılmaz, siyasilerin gölgesinde kaldığı sürece Merkez Bankası'nın dövizi frenlemeye yönelik attığı adımlardan etkili sonuç alamayacağını da belirtirken, “Önde siyasiler değil, Merkez Bankası başkanı ve yönetimi olacak, siyasiler arka planda kalacaktı. Tamam, Merkez Bankası güzel iş yapıyor, döviz arzını artırıyor. Ama siyasilerin niyeti uzun vadede faizi artırmamak olduğu için bu müdahalelerin etkisi zayıf kalıyor. Biraz geç kalındı, Allah sonumuzu hayır etsin” dedi. Son günlerin en tartışmalı konusu olan kurdaki yükselişe de değinen Yılmaz, Merkez Bankası'nın politika faizini artırması gerektiğini ifade etti. Yılmaz, Merkez Bankası'nın piyasayı inandırabilmesi için yüzde 8'lik repo faizini (politika faizi) zaten uygulamada olan yüzde 13.5'e, geç likidite faizini de yüzde 14-15'lere yükseltmesi gerektiğini söyledi.
VATANINI SEVİYORSA GİDER
İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, Tayyip Erdoğan'ın seçimleri kaybetmesi halinde Cumhurbaşkanlığını bırakmayabileceğine ilişkin söylenti ve kaygıları da değerlendirdi. Yılmaz, “Bu konuda parti liderimiz Meral Akşener 1946 örneğini gösteriyor. Nasıl ki o dönemde hem parti lideri hem Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan İsmet İnönü parti liderliğini bırakıp seçimlere gidiyor ve kaybedince de hiçbir sorun çıkarmadan iktidarı devretmişse, bugün de vatanını seven herkes seçimi kaybedince iktidarı bırakıp gidecektir. Türkiye demokrasisinin önünde 1946 örneği duruyor. Bizi Zimbabve'den, Zambiya'dan, halkı hiçe sayan totaliter lider rejimlerinden ayıran fark, demokrasi tarihimizdir” diye konuştu.
Durmuş Yılmaz, dövizi tırmandıran ana nedenleri şöyle sıraladı:
Türkiye'nin giderek artan borçluluk oranı,
Sermaye girişindeki belirgin yavaşlama,
Tırmanan cari açık,
Yüksek enflasyon,
İktidarın siyasi söylemleri,
OHAL'in devam etmesi,
Hukuka güven eksikliği,
Siyasi sonucu öngörülemeyen seçimler,
Komşularla kötü ilişkiler,
ABD-İran gerginliği ve petrol fiyatları.