Esnafa satışları sordular, cevap: Bittik

Ekonominin gidişatını doğrudan hisseden mahalle esnafı, son yılların en kötü dönemini yaşadıklarını belirtip dayanacak güçlerinin kalmadığı uyarısını yapıyor
BirGün'den Meltem Yılmaz'ın haberine göre; Lirada yaşanan sert değer kayıpları maliyetleri ve borçları artırırken, yükselen işsizlik oranı halkın alım gücünü yok etmeye devam ediyor. Türkiye’nin gelir düzeyi en yüksek semtlerinden biri olan Beşiktaş’ın esnafı dahi dayanma gücünün kalmadığını bildiriyor. Bakkal, manav, kasap, balıkçı ve lokanta sahipleri, satışlarda son bir yıl içerisinde yüzde 50’ye varan düşüş yaşadıklarını belirtiyor.
 
27 yıllık bakkal dükkanı sahibi Abdullah Aracı, “Eskiden günde 300 ekmek satardım, şimdi 30 ekmek bile satamıyorum. İnsanlar 5 kuruşun hesabını yapıyor çünkü alım güçleri kalmadı. Çocuklarımın, torunlarımın geleceği için endişe duyuyorum” derken, kasap Ömer Güllü, “Eskiden iki, üç kilo et alanlar şimdi iki parça bonfile alıyor. Daha yoksul semtlerde ise insanlar kırmızı eti bırakıp tavuk etine yönelmiş durumda” ifadelerini kullanıyor.
 
55 yıllık köfte lokantasının sahibi Nükhet Parlıöz, “Lokantamız 1963 yılından beri faaliyette ama tarihinin en kötü dönemini bu yıl yaşıyor. Yaşanan siyasi olaylar, hayat pahalılığı ve toplumun mutlu olmaması, müşteri sayımızın epey azalmasına neden oldu. Kiramız da çok yüksek, giderlerimizi karşılamakta çok zorlanıyoruz. Bu nedenle de borçlanıyoruz. Dolayısıyla artık planlarımızı uzun vadeli değil, günlük yapıyoruz” diye konuşuyor. 40 yıllık manav Yusuf Öz “Bu yıl gıda satışlarımız yüzde 50’ye varan oranda düştü. Geçen seneyi bile arıyoruz. Beşiktaş’ta esnaf bu haldeyse, yoksul semtleri düşünmek bile istemiyorum. Hale gidiyorum, orası da bomboş” derken, 30 yıllık balıkçı Ergin Demiröz de yaşanan sıkıntıyı şu sözlerle anlatıyor: “Yılbaşından beri iş yok, ekonomik sıkıntı hâd safhada, insanlarda para yok. En ucuz şeyi bile kredi kartıyla alıyorlar.”
 
İnsanların alım gücünün oldukça düştüğü, eskiden kiloyla alınan ürünlerin artık taneyle alındığını belirten esnafların Birgün'e anlattıkları şöyle:

“İnsanlara 5 kuruş fark bile fazla geliyor”

Bakkal Abdullah Aracı: Emekli işçiyim. 27 yıl önce bu bakkal dükkanını açtım. İşlerim 2011’e kadar çok iyiydi ancak o tarihten bu yana hızla düşmeye başladı. Son bir yıldır ise dayanacak gücümüz kalmadı. İnsanlar alışveriş yapmıyor. Geçen gün bir müşteri geldi, sen çok pahalıya satıyorsun, senin 5 liraya sattığını Ümraniye’de 4 lira 95 kuruşa satıyorlar diyor. Düşünün, 5 kuruş bile insanlara fazla geliyor. Şu anda kazancım ailemi geçindirmeye kesinlikle yetmiyor. Kira ödemediğim halde ayakta duramıyorum. Dükkandan kazandığım paranın üstüne emekli maaşımı koyuyorum, yine de ay sonunu getiremiyorum.
 
Ekonominin düzeleceğine dair umudum da kalmadı. Ben kendimi bıraktım, torunlarım ne yapacak diye düşünüyorum. Şu an geriye dönüp baktığımda keşke bu dükkanı açmasaydım diyorum. Eskiden günde 300 ekmek satardım şimdi 30 ekmek bile satamıyorum. İnsanlar sadece sigara almaya geliyor.

“Son bir yılda yüzde 40 düşüş yaşadım”

Kasap Ömer Güllü: Dükkânı açalı 12 yıl oldu ama son 1 yıldır satışlarımızda yüzde 40 düşüş yaşandı. Zira son 1 yıldaki Türkiye’nin tablosu bizi de etkiledi. Ekonomide büyük bir dengesizlik var. Bizim müşterilerimiz sabit müşteri olduğu için daha çok kırmızı et satıyoruz ama satış rakamlarında ciddi bir düşüş yaşadık. Müşteri haklı çünkü kırmızı etin fiyatı çok yüksek. Kırmızı etin kilosu Almanya’da 5 avro iken, bizde en az 45 lira. İnsanların alım gücü yok. Artık kilo ile et almak gibi bir durum yok. İnsanlar o gün yapacakları yemek kadar alışveriş yapıyor. Eskiden iki, üç kilo et alanlar şimdi iki parça bonfile alıyor örneğin. Stok yapamıyor kimse. Daha yoksul semtlerde ise insanlar kırmızı eti bırakıp tavuk etine yönelmiş durumda. Bu gidişatın düzelmesi için önce temeli sağlam kurmak gerekiyor. Çiftçiyi doyurmak, hayvanın yeminin gübresinin fiyatını düşürmek lazım. Yoksa bu durum böyle devam eder. Biz baba gücüyle ilerliyoruz, bizden sonrakiler ne yapacak peki? Hangi meslektaşıma baksam kan ağlıyor. Bazıları siftah bile yapamadıklarını söylüyor.

55 yıllık köfteciyiz, en kötü yılımızı yaşıyoruz”

Köfteci Nükhet Parlıöz: Lokantamız 1963 yılında beri faaliyette ama tarihinin en kötü dönemini bu yıl yaşıyor. Yaşanan siyasi olaylar, hayat pahalılığı ve toplumun mutlu olmaması, müşteri sayımızın epey azalmasına neden oldu. Tanıdığım tüm esnaflar benimle aynı durumda, dahası birçok esnaf dükkanını kapatmış durumda. Bizim işlerimizde geçen seneye göre yüzde 40 oranında düşüş var. Dışarıya baktığımızda kalabalık bir ortam görüyoruz ama bu kuru bir kalabalık. İnsanlar alışveriş yapmıyor, dışarda yemek yemiyor, “köfte yiyeceğime simit yer bu öğünü öğle atlatırım” diye düşünüyorlar. Eskiden öğle saatlerinde nefes alamazdık şimdi dükkan bomboş. Öte yandan kiramız da çok yüksek, giderlerimizi karşılamakta çok zorlanıyoruz. Bu nedenle de borçlanıyoruz. Hayatımıza ekstra bir şey katamıyoruz. Artık planlarımızı uzun vadeli değil, günlük yapıyoruz. Şu anda örneğin, geleceğe dair hiçbir şey düşünemiyorum. Bekleme halindeyiz.

“15 gündür balık yiyemiyorum”

Balıkçı Ergin Demiröz: Beşiktaş’ta 30 yıldır balıkçılık yapıyorum ama böyle bir durgunluk görmedim. Yılbaşından beri iş yok, ekonomik sıkıntı had safhada, insanlarda para yok. En ucuz şeyi bile kredi kartıyla alıyorlar. Bu dönem en çok sattığımız balık cinsleri çupra ve levrek, bunların kilosu 25 lira, bunu bile kredi kartıyla alıyorlar. Son 10 yıla dönüp bakıyorum da, günlük ciromuzun yüzde 50 oranında düştüğünü görüyorum. Hem müşteri sayımız azaldı, hem de müşterinin yaptığı alışveriş miktarı azaldı. İnsanlar azla yetinmeye çalışıyor. Tabii, asgari ücretli bir insan haftada iki gün balık nasıl yesin? Ben bile 15 gündür balık yiyemiyorum. Bıraksınlar siyaseti, üretimi artırsınlar. Yoksa esnaf bu duruma daha fazla dayanamayacak.

“Yoksul semtteki esnafın halini düşünmek istemiyorum”

Manav Yusuf Öz: 40 yıldır manavlık yapıyoruz, baba mesleği. Ancak son 5 aydır işlerimiz çok kötü gidiyor. Geçen seneyi bile arıyoruz çünkü bu yıl yüzde 50 düşüş yaşadık. Bulunduğumuz semt, gelir düzeyi bakımından görece yüksek bir semt iken rağmen tablo böyleyse, daha yoksul semtlerdeki esnafın halini düşünmek bile istemiyorum. Zaten hale gittiğimde doğru düzgün kimsenin olmadığını görüyorum. Şimdi Türkiye’de Başkanlık konuşuluyor, peki seçimden sonra bizim durumumuz düzelecek mi çok merak ediyorum. İnsanlar en ucuz sebze meyveye yöneliyor, beslenme alışkanlıkları da bozuluyor. Dahası, aldıklarını da taneyle alıyorlar, eskisi gibi kiloyla alışveriş yapan kalmadı, eski esnaf da kalmadı, birçok esnaf dükkanı kapatıp gitti. Biz kardeşlerimizle birlikte çalıştığımız için dayanabiliyoruz, eğer yanımızda maaşlı eleman çalıştırıyor olsak biz de ayakta kalamazdık

Birgün
15 Şubat 2017 19:00
DİĞER HABERLER