[Esra Büyükcombak] Strese Karşı Dayanıklı Olmanın Gerekliliği

Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında, 'Strese Karşı Dayanıklı Olmanın Gerekliliği' konusunu kaleme aldı

ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
Son zamanlarda hep gündemimizde olan deprem, fiziksel, ekonomik ve sosyal yıkımlar bilişsel ve duygusal etkilere yol açıyor. Ve maalesef gün geçmiyor ki üzen veya öfkelendiren hadiseler yaşanmasın, haberler yayınlanmasın. Canımızı sıkan faktörler arttıkça stresimizin artması normaldir. Stres hayatın bir parçasıdır ve dengeli olmak şartıyla sağlıklı olmanın da parçasıdır. Vücudumuzun bir tepkisi olarak da tanımlayabileceğimiz stresin iyi ve kötü sonuçlarını bilmemiz fiziksel ve bilişsel sağlığımız açısından önemlidir. Normalde motivasyonu sağlayan, günlük hayatta işlerin yolunda gitmesine yardımcı olan iyi bir uyarı işaretidir. Ama uzun süre devam etmesi kronikleşmesine neden olur. Özellikle deprem sonrası için uzmanlar travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon konusunda uyarıyor ve erken müdahalenin önemini vurguluyor. 

Stresin Kronikleşmesi

Herhangi bir tehlike anında bizi alarma geçiren, tehlikeden hızla uzaklaşma gücünü düzenleyen mekanizma “savaş ya da kaç” refleksini sağlayan kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları salgılanması yaşamsal gerekliliktir. Bu yaşamsal gerekliliğin sürekli olarak tetiklenmesinden dolayı kişi sürekli olarak tehdit altında hissedebilir. Bu da bedenin sürekli olarak stres hormonları salgılamasına, kalp atış hızının artmasına, kan basıncının yükselmesine ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Bu da zamanla, kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz etkileyebilir. Vücudumuzun stres hormonları olan kortizol ve adrenalinin sürekli yükselmesine, uzun süreli iltihaplanma seviyelerine ve ayrıca bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Kronik, yani uzun süreli stresin neden olduğu semptomlardan bazıları; çarpıntı, baş ağrısı, nefes darlığı, ellerde titreme, sese karşı hassasiyet, uyku ve yeme problemleri, halsizlik, eklem ağrıları, kalp hastalıkları, gerginlik, huzursuzluk, kaygı, sinirlilik, kararsızlık ve sosyal hayattan uzaklaşma olarak sıralanabilir.




Alışkanlıklar ve Strese Etkisi
 
Yaşadıklarımız ve alışkanlıklarımız, kontrolü zor stres seviyelerine ve devamında yaşam kalitemizin düşmesine neden olabilir. Şeker ve kafein gibi besinler kısa vadede enerji verirken, uzun vadede sürekli adrenalin yüklenmesine yani strese yol açar. Kötü beslenme tercihlerinin sonucu olarak, anksiyete bozuklukları, panik ataklar, düşük ruh hali, uykusuzluk, kronik yorgunluk ve strese bağlı kilo alımından muzdarip olma durumu  artar. Deprem gündeminin de etkisiyle, dolayı çok sık yaptığımız haber akışını güncelleme, uyku düzeniyle birlikte diğer beslenme alışkanlıklarının etkilenmesine ve dolayısıyla stres seviyemizde artışa neden olur.

Stres Yönetimi İçin Öneriler

 Öncelikle bu zor günlerde normal hayata dönebilmenin kolay olmayacağını hatırlamak gerekir. Aktif şekilde depremzedelere destek çalışmalarında değilseniz gündemdeki gelişmeleri takip için belli zaman dilimleri belirlemek önemlidir. Özellikle bu süreçte açık havada egzersiz yapmak ve yürüyüş, stres seviyenizi düşürmede önemli rol oynar. Basit nefes tekniklerini uygulayarak odağınızı değiştirip rahatlayabilirsiniz. Enerjinizi seviyelerinizi dengede tutmak stres yönetiminin önemli etkenlerindendir. Vücut ihtiyaç duyduğu enerjiyi bulamazsa stresi tetikleyen yeni bir unsur devreye girer. Enerji veren, doğal içerikli besinler diyete dahil edilmeli, enerji verdiğini düşündüğümüz kan şekeri dengesizliklerine neden olan kahve, çay, enerji içecekleri vb uyarıcıları azaltmak uyku düzeninizde fark edilebilir etki oluşturacaktır.

Beynimiz için gerekli pek çok vitamin, mineral, enzim ve elementleri içeren avokado stres seviyemizi düşürür. Stresli olduğunuzda vücudunuzun magnezyum  seviyesi düşer ve magnezyum seviyeniz ne kadar düşükse strese karşı hassasiyetiniz artar. Bu nedenle, magnezyum içeriği yüksek olan çikolata (kakao), karabuğday, yeşil fasulye, brokoli, ıspanak, yulaf, muz, hurma, badem gibi besinler tüketmek iyi gelebilir. Yüksek omega-3 içeren somon, levrek veya yağlı mevsim balıklarını  tüketerek stresinizi yenebilirsiniz. Yaban mersini gibi meyvelerdeki yüksek C vitamini içeriği, kan basıncının ve kortizol seviyelerinin düşmesinde de büyük rol oynar. Gerginliğinizi azaltabilmek için bir fincan lavanta veya papatya çayı size iyi gelecektir.  

Stres yönetiminizin iyi olması, sizi daha az endişeli, sakin ve mutlu bir ruh haline sevk eder. Zihinsel ve fiziksel sağlığınızın iyi olması, çevrenizdeki insanlarla daha olumlu etkileşimlerde bulunmanıza ve daha güçlü ilişkiler kurmanıza yardımcı olur. Size ihtiyaç duyanlarla empati kurabileceğiniz, iyi ilişkiler geliştirebileceğiniz, güven esasının arttığı ve nihayetinde daha faydalı olabileceğiniz anlamına gelir. Unutmayın bu zor günleri atlatabilmek için bizim birbirimize ihtiyacımız var.

[email protected]          Twitter:@esrabc

01 Mart 2023 13:07
DİĞER HABERLER