Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 50 yıllık dava arkadaşları Başbakan'ın nefret söylemine karşı çıktı...
"Depresyona girdiyse tavrını düzeltmesi lazım. Allah’ını seviyorsan, kapat şu ağzını... Bu yapılanlar ne delikanlılığa ne de Kasımpaşalılığa sığar..."
Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümet medyasının Fethullah Gülen ile Camia’ya yönelik hakaret ve iftiraları, vicdanları yaralamaya devam ediyor.
Nefret söylemini, Gülen’i Erzurumlulara yuhalatmaya kadar götüren Erdoğan’a bir tepki de Eşrefpaşalılardan geldi. Zaman'ın gazetesinin haberine
göre, Gülen’in yarım asırlık dava arkadaşları, Başbakan’a şöyle seslendi:
“Bu yapılanlar ne delikanlılığa ne de Kasımpaşalılığa sığar. Tek kelime ile yazıklar olsun.”
İşte görüşler:
YİĞİT OLAN, HANIMIN YANINDA KÜFÜR ETMEZ
Yusuf Pekmezci: Bir büyük zat, halkına hakaret edemez. Yiğit olan, hanımın yanında küfür etmez. Düne kadar iyiydi, şimdi bu insanlar kötü oldu. ‘76 milyon insanın temsilciyim’ diyorsun. A be muhterem kardeşim, bunu diyorsun da senin şu ağzından çıkan, senin ülkeni temsil eden bir ifade mi? Sen Allah’ını bilen insansan, iman etmiş bir kişi isen, ‘İmam hatip okulu da okudum’ diyorsan, ki ben yıllarca imam hatip yöneticiliği yaptım, böyle bir tavır takınamazsın. Bir depresyona girdiyse tavrını düzeltmesi lazım. Allah’ını seviyorsan, kapat şu ağzını. Bu nereye kadar gider böyle? Sen kendini mahvediyorsun, bizi de üzüyorsun. Neden senin gibi değerli bir insanı kaybediyoruz. Önüne bir ayna koy da aynada bir bak kendine. Ne tavır, ne harekettesin. Benim kardeşim olduğu için söylüyorum. Her makam geçicidir, kimseye de kalmamıştır. Bu sözler, başımızdaki temsil makamına hiç yakışmıyor.
TEK KELİME İLE YAZIKLAR OLSUN
Eşrefpaşalı Malik Ejder Eriş: Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’ne yönelik çirkin sözleri tasvip etmemiz mümkün değil. Bu hakaretler çok ağırımıza gidiyor. Neden ağırımıza gidiyor biliyor musunuz? Bu insanlarla aynı secdeye baş koymuş olmamızdan. Asıl bizleri üzen bu. Onların kullandığı ‘Haşhaşi’, ‘örgüt’ ve ‘in’ gibi kelimeler inanın çok ağır. Benim bildiğim in, hayvanlara ait bir yerdir. Bizleri oralara kadar indirmesine şaşıyorum. Bu yapılanlar ne delikanlılığa ne de Kasımpaşalılığa sığar. Tek kelime ile yazıklar olsun. Kimse bu yaşananlara inanamıyor. Kardeşim seni değiştirdiler mi? Büyü mü yaptılar? Nedir bu yani? Altı ay önce sen değil miydin, Hocaefendi’yi gurbetten Türkiye’ye çağıran? Ne oldu altı ay içinde?
HOCAFENDİ, BİZE İNSANLIĞI ÖĞRETTİ
Osman Özkara: Türk okullarının kapatılmasına varıncaya kadar binlerce hayırlı hizmetin önüne geçilmek istenmesine anlam veremiyorum. Bu insanlar, sizi gönülden alkışlamış, sempati duymuşlardır. Bu kadar güzel iltifatlardan sonra bu laflar, bu sözlerin nasıl bir açıklaması olabilir? Bu konularda konuşmak istemiyorum. Benim sözlerimden dolayı birilerinin daha fazla hakaret etmesine vesile olmak istemiyorum. Yoksa ben de çıkarım, ağzıma ne gelirse söylerim. Bu yaşananlarla Allah bizi imtihan ediyor. Hocam bizim için bir mektep, bir akademi idi. Bize ne öğretti? İnsan olmanın vasıflarını, vatana millete nasıl faydalı olunacağını öğretti. Aynı zamanda hoşgörünün ve sabrın ne olduğunu öğretti. Şimdi biz böyle bir imtihanda iken onlar gibi ortak ifadeler kullanmaya kalkarsak o zaman ne farkımız kalır? Aynı seviyeye düşmüş oluruz.
VİCDANIMIZ KANIYOR, ŞOK İÇİNDEYİZ
Gürbüz Dönmez: Yaşanan bu olaylar karşısında şaşkınlık içindeyiz. Yapılan konuşmalar, son derece saygısızca, üzüntü verici ifadeler. Sofrasına diz çökmüş, uzun zamanlar yanında bulunmuş insanların bu tür iftiraların içinde bulunmasına hiçbir mana veremedik. Hele hele memleketi temsil edenlerin bu şekildeki hareketleri, bizlerin vicdanını kanattı. Bunun şaşkınlığı ve şoku içindeyiz. Türk okullarının kapatılma girişimini ise anlayabilmiş değiliz. Bu okullar, ülkemizin dünya genelindeki tek itibar meselidir.