Evde kaynayan tencere, obeziteden koruyacak
-DSÖ ile ortak çalışmalar yürüten Türkiye, çocuk obezitesinin
önlenmesine yönelik programlar geliştiriyor
-Dr. Kocadağ: "Türkiyede çocuk ve yetişkin obezitesinin
önlenmesinde kilit konumda
İZMİR (A.A) - Senem Yazıcı - Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün
(DSÖ) "çağın en önemli tehditleri" arasında gösterdiği çocuk obezitesiyle
mücadele edebilmek için, örgütün işaret ettiği hedefler doğrultusunda projeler
geliştiriyor. Sebzenin, meyvenin, yoğurdun eksik olmadığı geleneksel sofralar,
Türkiyenin obezite ile mücadelesinde önemli rol oynuyor.
Türkiye Okul Çağı Çocuklarında (6-10 Yaş) Büyümenin İzlenmesi Projesi
Araştırmasından (TOÇBİ) 2009 yılında elde edilen veriler, belirtilen yaş
grubunda obezitenin yüzde 6.5, fazla kilonun da yüzde 14 olduğunu ortaya koyuyor.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Obezite, Diyabet ve Metabolik
Hastalıklar Daire Başkanlığıda görevli Dr. Sebahattin Kocadağ, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, fazla kilolu çocukların da dahil edilmesiyle, Türkiyede
artık her 5 çocuktan birinin ciddi sağlık riskleri taşıdığını söylemenin mümkün
olduğunu belirtti.
DSÖnün verilerine göre, bir yılda hayatını kaybeden 57 milyon insandan 36
milyonunun ölüm nedeninin kronik hastalıklar olduğunu dile getiren Kocadağ,
kronik hastalıklarda en önemli risklerin başında ise fiziksel aktivite eksikliği
ile sağlıksız beslenmenin geldiğini kaydetti.
Kocadağ, kilo ve hareketsizliğin beraberinde çok sayıda hastalığı
getirdiğine dikkati çekerek "Elbette her şey maddiyat ile ölçülmez ama kronik
hastalıkların önlenmesi, tedavisine oranla çok daha düşük maliyetlidir. Bu
hastalıkların kişiye yaşattığı manevi sıkıntıları da göz önüne almak gerekir. Her
şeyden önce bu hastalıklar kişinin yaşam kalitesini zedeliyor. Bu nedenlerle,
DSÖ, kronik hastalıkların önlenmesine yönelik çalışmalarda obezite ile mücadeleyi
en tepeye yerleştirirken, hedef olarak da çocukları alıyor" diye konuştu.
-Türkiye, yeni çalışmada da yer alıyor-
Kocadağ, Sağlık Bakanlığının DSÖnün uyarı ve çalışmalarını yakından
izlediğini, 2010 yılından bu yana devam eden "Sağlıklı Beslenme ve Hareketli
Hayat" programında da çocukların önemli bir grup olduğunu ifade etti.
DSÖnün okullarda risk altında olan öğrencilerin tespit edilmesi çağrısına
cevap veren ülkeler arasında Türkiyenin de bulunduğuna işaret eden Kocadağ, DSÖ
bünyesinde kurulan "Avrupa Çocukluk Çağı Obezite İzleme Girişimi" çalışmalarına
Türkiyenin 21. ülke olarak dahil olduğunu hatırlattı.
Türkiye genelinde yürütülecek çalışmaların sonuçlarının en geç Kasım ayında
DSÖ tarafından açıklanacağını anlatan Kocadağ, "Katılan tüm ülkelerdeki sonuçları
gördüğümüzde, Türkiyede çocuk obezitesine ilişkin mevcut durum, net bir tablo
olarak ortaya çıkacak ve diğer ülkelerle de karşılaştırma olanağını bulacağız"
diye konuştu.
-"Avantajımızı yitiriyoruz"-
Türkiyenin yakın zamana kadar, gelişmiş ülkelerdeki oranlara bakıldığında,
çocuk obezitesi konusunda avantajlı olduğunu kaydeden Kocadağ, ancak özellikle
büyük şehirlerde çocukların yaşam ve beslenme alışkanlıklarındaki hızlı
değişimin, bu avantajın yitirilmesine neden olduğunu söyledi.
Daha az hareket eden çocukların, klasik beslenme yöntemlerinden de
uzaklaşınca obezite riskiyle karşı karşıya kaldıklarına dikkati çeken Kocadağ,
şöyle konuştu:
"Esas hedef grubumuz anneler, kadınlar. Türkiyede obezite havuzuna
bakıldığında, 19 yaş üzerindeki kadınların yüzde 40ının bu sorunu yaşadığını
görüyoruz. Türkiyede çocuk ve yetişkin obezitesinin önlenmesinde kilit konumda
kadınlar var. Anneler, geleneksel sofraları mümkün olduğunca korumalı, sebze ve
meyve ağırlıklı beslenmeye, çocuklarını hazır gıdalardan uzak tutmaya özen
göstermeli. Ben de bir babayım ve kendi çocuğumun hazır gıdaları ayda birden
fazla tüketmesine izin vermiyorum. Kaçınılmaz olarak istiyorlar, görüyorlar,
belki tamamen yok sayamayız, arada bir kaçamak yaptırırız ama asla bu tür
gıdaların çocukların yaşam ve beslenme biçimine dönüşmesine izin vermeyelim."
Yayıncı: Serdar Yılmaz