Sekiz gün yoğun bakımda kalan Bakırcı olay yaşandığı sırada 17 yaşındaydı. Bakırcı’nın avukatı Gülizar Tuncer, polislerin yargılandığı davalardaki cezasızlık politikasına vurgu yaptı.

27 Şubat 2008’de yaşanan olayda Bakırcı, mahallesindeki ‘kentsel dönüşüm’ karşıtı eyleme bakmak için balkona çıkmıştı. Bakırcı, göstericilere müdahale eden polisler tarafından alnından gaz bombasıyla vuruldu. Kafatası kemiği kırılan 17 yaşındaki Bakırcı’nın alında çökme meydana geldi. Sekiz gün yoğun bakımda kalan genç, yıllarda tedavi gördü. Bakırcı yaralanmasından bir ay önce tornacının yanında işe başlamıştı.

Askerlikten de muaf tutulan Bakırcı’nın alnında aynaya her baktığında o günü hatırlatan yara izi hala duruyor.

Gaz bombasını atan polislerle ilgili olarak 2010’da başlayan başlayan davada Bakırcı, “Dışarıdan ses gelince balkona çıktım. Çıkar çıkmaz alnımdan vuruldum” dedi. Sanık polislerse ”Orada değildik” diyerek olayı reddettiler.

Bakırcı, Diken’e şunları söyledi: ”Alnımdaki iz duruyor. Kafatasımın yarısını alnıma koydular. Alnımdaki çatlak hala mevcut. Sadece yoğun bakım değil, sonrasında da uzun ameliyat ve hastane süreci yaşadım. Soğuk havalarda başım ağrıyor. Şu an çalışırken bile ağrım mevcut. Eğilirken de başım ağrıyor. Ben vurulduğumda ne olduğunu anlamamıştım bile. Hiçbir şey göremeden vuruldum. Bunları yapanlara herhangi bir yaptırım uygulanmıyor. Olan mazluma oluyor. Sırtı kalın olana hiçbir şey olmuyor”.

İstanbul Anadolu 1’inci Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 14’üncü duruşmasında polisler, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat etti.

Ancak Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi, 2016 yılında kararı bozdu. Kararda, polisler hakkında 4483 sayılı yasa kapsamında yargılama izni alınmadan yargılama yapıldığı belirtildi. Mahkeme ise 18 Ocak 2018’de davayı durdurdu. Karar kesinleşince, dosyanın soruşturma izni için inceleme yapacak merciye gönderilmesine karar verdi.

Mahkeme süresince sanıklar duruşmaya bir kez bile gelmezken, ifadeler talimatlı bir şekilde alındı. Avukatlar MOBESE görüntülerinin de incelenmediğine vurgu yapıyor. Ayrıca Bakırcı alnının ortasından vurulmasına karşın sanıklar ‘öldürmeye teşebbüs’ten değil ‘taksirle yaralama’dan yargılandılar.

İstanbul Anadolu 41’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, savcılık zamanaşımı nedeniyle üç sanık polis hakkında düşme kararı verilmesini talep etti.

Ancak hakimlik, ‘taksirle yaralama’ suçundan dava açılmasına rağmen eylemin ‘olası kastla neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçu oluşturduğunu belirtip zaman aşımının dolmadığına kanaat getirdi.

Bu karara rağmen polisler, ‘atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı’ gerekçesiyle beraat etti.



Karara tepki gösteren Av. Gülizar Tuncer, polisler ve diğer kamu görevlilerinin yargılandığı dava dosyalarında ‘cezasızlık politikası’ işletildiğini söyleyerek Türkiye’nin içinde bulunduğu yargı ortamına bakıldığında kararın şaşırtıcı olmadığını vurguladı.

Tuncer, böyle davalarda kamu görevlilerinin cezalandırılmadığını, ya zaman aşımı ya da beraat aldığını sözlerine ekledi.