"Hizmette de hep öyle sürprizler, aşkı-şevki yenilemiş, ruhları yeni ufuklara taze hem de tap taze bir anlayışla şahlandırmıştır… Son süreç acılı-sancılı olmuştur ama cebr-i lütfilerle doludur. "
Abdullah Aymaz | samanyoluhaber.com
Ey Hizmet Erleri Düşünelim Bir Kere!
Muhterem kardeşlerimiz düşünelim bir kere, Cenab-ı Hakkın nimetlerini, ihsanlarını saymaya kalksak, sayamayız… Ayrıca bunların her biri çok büyük nimet… O Cenab-ı Erhamürrahimin bizi yokluk âleminde bırakmadı. Element halinde bırakmadı. Bitki veya hayvan olarak yaratıp bırakmadı. Bizi ahsen-i takvim bir insan potansiyelinde var etti. İman nasip etti. Hz. Muhammed Aleyhisselam'a ümmet eyledi… Âhir zamanın en muhteşem Hizmet Rehberleri Üstad Hazretlerine ve Hocaefendiye talebe eyledi…
Meseleyi genel Hizmet çerçevesinde değerlendirecek olursak, sanki harikalar kuşağında cebr-i lütfîler cereyanı içinde bulunuyoruz.
Tâ baştan esnaf ve mütevellilerimize bakalım: Allah rızası için, ülkemizde milletimize ve memleketimize Hizmet adına fakir ve kabiliyetli talebelerimiz için evler tutmuş, daha sonra da artık tamam vazifemizi yaptık diyecekleri anda birden perdeler açılmış, yurtlar, okullar, üniversiteye hazırlıklar ve üniversiteler açma aşkı ve şevkiyle ülfet ve ünsiyetten sıyrılıp taze ve güzel işlere soyunmuşlardır. Arkasında apayrı bir sahne açılmış ve yürekleri hoplatacak yurt dışı eğitim Hizmetleri göz kamaştırıcı şekilde önümüze bir ihsan-ı İlahî olarak serilmiştir.
Dikkat edilirse bunlar hep kendimizi, “Artık tamam, yapacağımızı yaptık, artık işler rutin gidiyor, sanki bize ihtiyaç yok!” diyebileceğimiz noktalarda yani ülfet ünsiyet, tenperverlik ve rahat meylinin nefsimizi kapladığı zamanlarda sürpriz olarak karşımıza çıktı…
Merhum Ali Rıza Bozkurt’un patenti kendisine ait bir buluşu vardı: “Meşhur film ve dizilerin hepsinde bir bıkkınlık bir şevksizlik noktaları vardır. Eğer tam oralarda mantıkî bir boşluk bırakmadan bir sürpriz devreye girmezse, artık onlar seyredilmez olur.” diyordu…
Hizmette de hep öyle sürprizler, aşkı-şevki yenilemiş, ruhları yeni ufuklara taze hem de tap taze bir anlayışla şahlandırmıştır…
Son süreç acılı-sancılı olmuştur ama cebr-i lütfilerle doludur. Yeni yeni hikmetlerini anlamaya çalışırken bir de baktık cihan çapında bir virüs problemi çıktı!.. Önce şaşkınlık yaşadık, bütün dünya insanları gibi ama gördük ki, DÜNYA NADAS EDİLİYOR. KIŞTAN SONRA BİR BAHARA HAZIRLIK VAR…
Bu mânalar, şu günlerde M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin KUR’AN’DAN İDRÂKE YANSIYANLAR kitabını yeniden mütalaa ederken içime bir esinti halinde geldi…
“O halde bir işten boşalma hemen başka bir işe koyul.’ (İnşirah Suresi, 94/7) “Bu âyet-i Kerime, Müslümana önemli bir HAREKET FELSEFESİ ve bir HAYAT DÜSTURU sunuyor. Evet mümin her zaman HAREKET HÂLİNDE olmalıdır. Çalışırken hareket, dinlenirken de hareket… Bir diğer ifadeyle o, mesâisini öyle tanzim etmelidir ki, hayatında hiç boşluğa yer kalmamalıdır. Gerçi insan olmanın gereği, dinlenmeye ihtiyaç duyduğunda dinlenecektir ama, böyle bir dinlenme de yine AKTİF DİNLENME şeklinde gerçekleşmelidir. Mesela dimağı (beyni) okuma ve yazma ile meşgul olan ve yorulan biri, yatarak dinlenebileceği gibi, pek âlâ meşguliyet değiştirerek dinlenebilir; Kur’an okuyabilir, namaz kılabilir, kültür-fizik yapabilir, sohbet, hatta yerinde şakalar yapabilir ve benzeri şeyler… Bunlarla yorulduğunda da döner, tekrar kitabı mütalaaya koyulur. Kısaca, sürekli hareket; mesâisini, sürekli bir meşgaleyi bırakıp diğerine geçme şeklinde sürdürme… Böylece ÇALIŞARAK DİNLENME, DİNLENİRKEN ÇALIŞMA metoduyla hareket etme, mümince bir tavır olsa gerek.
“Bu meseleyi genel hizmet çerçevesinde değerlendirecek olursak, denebilir ki, müminler olarak, hemen her zaman ifade edildiği üzere, âdeta CEBRÎ LÜTUFLAR CEREYANI İÇİNDE BULUNUYORUZ. Öteden beri kabul edilen ve uygulana gelen HİZMET üslubu içinde, istesek de istemesek de, mümin olmanın gereği, Kur’an’ın bu düsturunun farkına varmadan hayatımıza hep yansıdığını görmüşüzdür. (…)
“Samimi yüreklerin, ‘Bu çizgide sürdürülen çalışmalar âkıbete mi uğrayacak, daha fazla hizmet sahaları yok mu?’ endişeleriyle hopladığı bir anda ise, çok daha geniş bir coğrafyada hak yolunda koşturmanın bütün zevkleri bir defa daha dolu dolu tadılmıştır. Derken Allah, hayatın daha başka buudlarında daha farklı faaliyet sahaları açmış… Kısaca, bir hizmetten fâriğ olup (boşalıp) da yapılacak başka birşeyin kalmadığı gibi ÖLDÜRÜCÜ DÜŞÜNCELERE girilebileceği hemen her dönemde, hizmet etmek isteyenler için Allah, farklı farklı alanlar ve hizmet şekilleri lütfetmiştir. Onun içindir ki, baştan bu manayı ifade sadedinde, bir CEBRÎ LÜTUFLAR TOPLUMU olduğumuzu îmâ etmeye çalıştım. Demek ki, müminler olarak, ‘Bir işten boşalınca hemen başka bir işe koyul’ âyetinin mâna ve muhtevası, biz farkına varmasak da, hayatımızda sistematik bir şekilde görülmektedir denebilir.”
Öyleyse bize düşen, işimize bakmak ihlasla işlerimize devam etmektir.