Samanyoluhaber.com yazarlarından Esra Büyükcombak, karşı konulamaz bayram sofralarını ve sağlıklı beslenmeyi yazdı.
“Eyvah Bayram Geldi!” nasıl bir başlık böyle, diyebilirsiniz. Bu başlıkla amacım, bayramın sevinci kadar beraberinde getirdiği ufak tefek tedirginliklere de dikkat çekmek. Bayramı hepimiz gönlümüzce yaşamak isteriz; ne var ki
özellikle yeme içme konusunda ölçüyü tutturmak her zaman kolay olmaz. Bu yazıda, bayram coşkusunu hem kalbimizde hem bedenimizde huzurla hissedebilmemiz için bazı öneriler paylaşmak istedim.
Elbette bayram yalnızca ne yediğimizle, ne giydiğimizle sınırlı değil. Asıl değerini, içimizde uyandırdığı duygularda bulur. “Nerede o eski bayramlar?” cümlesi işte bu duyguların bir yansıması gibi, her bayram yeniden döner dolaşır dilimize. Belki de bu özlem, sadece çocukluğumuza ya da kalabalık sofralara değildir; kaybettiğimizi sandığımız bir huzurun, bir aidiyetin, bir samimiyetin yokluğundadır. Oysa bayram, hayatın içinde ama hayattan daha anlamlı bir duraktır. Sevdiklerimizle bir araya geldiğimiz, güzel duyguların çoğaldığı, umutsuzluğun umuda, mutsuzluğun mutluluğa dönüştüğü, bir tebessümde, bir harçlıkta, bir ikramda şekillenen özel zamanlar bayramlar; bizlere hem ruhen hem bedenen bir nefes imkânı sunar. Ama bazen vatanından uzakta ya da kendi şehrinde ama tanıdıklardan yoksun biri için bayram biraz hüzünlü geçebilir. Yine de bu duyguların içinde kaybolmak yerine, bayramı güzelleştirmek adına küçük ve etkili adımlar atmak mümkündür. Evimizi süslemek, bir tatlı hazırlamak, çevremizdeki diğer yalnızlara ulaşmak, hatta sadece bir telefon görüşmesiyle bile bayram havası yakalanabilir.
Bayramda Bedenimize de Bayram EttirmekBayram ritüellerini yeni nesillere aktarmak, çocuklarımızın bilinçaltını beslemek ve aidiyet duygusunu canlı tutmak adına, ziyaretler ve merasimler gibi sosyal ilişkilerde bulunmak çok kıymetlidir. Bu süreç aynı zamanda manevi beslenmeyi ve ruhsal açıdan da gelişmeyi sağlar. Ne var ki bayramlar, yalnızca kalplerin ve gönüllerin değil, sofraların da zenginleştiği zamanlardır. Bu özel günlerde, manevi beslenmenin yanı sıra fiziksel olarak da bedenimize nasıl davrandığımız önem kazanır. Uzun süredir görüşülmeyen dostlarla aynı sofraya oturmak, çeşit çeşit tatların sunulduğu ikramlara “hayır” diyememek çoğu zaman bayramın kaçınılmaz bir parçası olur.
İştahı Azaltmak Mümkün mü?Güzel ikramların cazibesine kapılıp ihtiyaçtan fazlasını yememek ve pişman olmamak için iştah kontrolü mümkün mü? Aslında iştahı bastırmak ya da azaltmak değil; onu dengelemek ve gerçek ihtiyacımızı ayırt edebilmek sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Bunun için de bazı basit yöntemler uygulanabilir.
1.
Su içmek, iştah kontrolünün en basit ve etkili yollarından biridir. Bazen açlıkla susuzluğu karıştırabiliriz. Özellikle yemeklerden 15-20 dakika önce içilen bir bardak ılık su, tokluk hissi sağlayarak porsiyon kontrolünü kolaylaştırır.
2.
Tarçın, kan şekerini dengeleme özelliğiyle bilinir. Bu da ani tatlı krizlerinin ve gereksiz atıştırmaların önüne geçer. Sıcak içeceklere ya da yoğurda eklenen bir çay kaşığı tarçın, hem tatlı isteğini dengeler hem de mideyi rahatlatır.
3.
Elma sirkesi, özellikle sabah aç karnına bir bardak suya eklenen bir tatlı kaşığı sirke ile tüketildiğinde hem metabolizmayı destekler hem de iştahı baskılar. Ancak mide hassasiyeti olanların dikkatli tüketmesi gerekir.
4.
Kakule ve zencefil, sadece hazmı kolaylaştırmakla kalmazlar; aynı zamanda tokluk hissini uzatır. Kakule çayı ya da zencefil dilimleriyle hazırlanan bir içecek, yemeklerden önce tercih edilebilir.
5. Ayrıca
yavaş yemek yemek, lokmaları uzun uzun çiğnemek, sofrada acele etmeyip sohbetin tadını çıkarmak da vücuda “doydum” sinyalinin zamanında ulaşmasını sağlar.
Bayram günlerinde niyetimiz, sofranın tüm lezzetlerini bir anda tüketmek değil, o sofranın kıymetini fark ederek ölçülü davranabilmektir.
Fazla Kaçırdıysak Ne Yapmalı?Her bayram “bu bayram dikkat edeceğim” dememize rağmen, günün sonunda fazla yememiz kaçınılmaz olabiliyor. Bu da hazımsızlık, şişkinlik ve mide ekşimesi gibi istenmeyen rahatsızlıkların kapımızı çalmasıyla sonuçlanabiliyor. Neyse ki, bu rahatsızlıkların etkilerini hafifletmek ve bayram sevincini gölgelememek için küçük ve doğal destekler mümkündür.· Hazımsızlık için meyan kökü şerbeti sofralar da geçmişten beri kullanılan geleneksel bir içecektir. Sindirimi kolaylaştırır, mide yanmasını hafifletir ve serinletici etkisiyle rahatlık verir. Ancak tansiyon problemi olan kişilerin dikkatli tüketmesi gerekir.
· Mideyi korumak adına ise güne başlarken
aç karnına bir tatlı kaşığı tahin tüketmek oldukça faydalıdır. Tahin, mide duvarını adeta bir zırh gibi kaplayarak asit etkisini azaltır, mideyi gün boyunca dış etkenlere karşı korur.
·
Kakule de hem mideyi rahatlatır hem ağız kokusunu önler. Birkaç kakule tanesini çiğnemek ya da çaya eklemek, sindirim sistemini destekler.
· Yemeklerden sonra
rezene, nane ya da zencefil çayı içmek, sindirim sistemini sakinleştirir ve şişkinliği azaltır.
· Kısa yürüyüşler yapmak, kan dolaşımını hızlandırarak sindirimi kolaylaştırır.
Bayramda bir öğünü fazla kaçırdıysak, sonraki öğünlerde daha hafif yiyeceklerle denge kurmak önemlidir. Ruhumuza ve bedenimize şifaya vesile olması duasıyla nice bayramlara…
Yazıyı dinlemek isterseniz:
https://youtu.be/rlDDWi21Y3A
https://open.spotify.com/episode/6iqsECAIqaLn2SPKr4e1zp?si=Y9HzYDOsR-u5nDzNaCmH4w