Özellikle Gezi Parkı olayları esnasında çokça dillendirilen 'faiz lobisi' herkesin kafasında bir soru işareti ve muamma olarak kalmaya devam ederken ünlü ekonomistten çok çarpıcı bir değerlendirme geldi.
Ülkemizde canı sıkılanın, morali bozulanın paralele ve faiz lobisine sarılması o kadar sıradanlaştı ki artık vatandaş 'tamam tamam biliyoruz' modunda bakmaya başladı meselelere. Fakat faiz lobisinin ne olduğu konusunda kafalarda binbir soru işareti mevcut. Taraf gazetesi yazarı ekonomist Süleyman Yaşar konuyla ilgili 'Faiz lobisinin iktidarı' başlıklı bir makale kaleme aldı.
"Bildiğiniz gibi vatandaş gidip Merkez Bankası’ndan borç para alamaz. Peki, kim Merkez Bankası’ndan borç para alır? Bankalar alır.
Peki, yüzde kaç faizle alır bankalar Merkez’den borç parayı? Yüzde 8,5 faizle alırlar. Ama vatandaş, bankalara gidip borç para istediğinde, bankalar, vatandaşa en az yüzde 14-15 faiz oranıyla borç verir.
Peki, devletin hazinesi yüzde kaç faizle borçlanıyor şu anda? On yıllık tahvillerde yüzde 10,5 faiz oranıyla borçlanıyor Hazine. Ve devletin bütçesinde güya açık olmadığı hâlde Hazine dünyada en yüksek faizi vererek borçlanabiliyor.
Peki, bankaların birbirine borç verdiğinde gecelik faizler ne kadar? Onun faizi de yüzde 11,28 oluyor.
O hâlde Merkez Bankası’ndan yüzde 8,5 faiz oranıyla borç alan bir banka, Hazine bonosu alınca anında yüzde 2 kazanıyor. Banka diğer bankaya gecelik borç verdiğinde yüzde 2,78 kazanıyor. Vatandaşa borç verse en az yüzde 5,5 kazanıyor. Böyle bir kazanç başka bir alanda var mı? Yok.
İşte böyle havadan para kazanmaya yol açanlara, havadan para kazananlara zeki çocuk deyip onlara övgüler düzenlere, onları yılın finansçısı seçenlere, finans kesiminin haksız kazançlarını önlemek için regülasyon uygulanmasına karşı çıkanlara faiz lobisi diyoruz.
Şimdi gelelim havadan para kazanmanın yolunu kimin açtığına…
Bu yolu açan önceki gün yine Merkez Bankası oldu. Çünkü devletin hazinesi dünyanın en yüksek faizini verirken, Merkez faizleri artırmadı. Böylece birilerinin cebine havadan para kazandırdı.
Belki bilirsiniz. Osmanlı’da tahvil ve diğer menkul kıymet alım- satımı üzerinden kısa sürede para kazanmaya “hava oyunları” denirdi. İşte Osmanlı’yı canlandıracağız derken döndük geldik yine hava oyunlarına. Yani havadan para kazanma oyunlarına.
Niye anlattık bütün bunları?
Anlattık, çünkü bazıları faiz lobisi kavramının için boşaltıp kullanıyor, bazıları da faiz lobisi diye bir şey yok diyor.
Madem faiz lobisi yok, dakikada yüzde 2 kazanç ne anlama geliyor peki? Kim tuttu Merkezin elini? Kim borçlandırıyor devletin hazinesini dünyanın en yüksek faiziyle peki?
Hemen cevaplayalım bu soruları. Merkez Bankası nihayetinde devletin bankası. Hazine de devletin bankeri. Devletin bankeri maaşları ve diğer devlet giderlerini karşılamak için vergi gelirleri yetmeyince borçlanır. Bu borcu bankalardan alır. Bankalar da topladıkları mevduat yetmeyince parayı gidip Merkez Bankası’ndan alırlar. Böylece bankalar, devletin bankeri olan Hazine’nin borç ihtiyacını karşılarlar. Ama kimin parasıyla karşılarlar devletin ihtiyacını? Yine devletin bankası olan Merkez Bankası’ndan aldıklarıyla parayla karşılarlar.
Anlayacağınız bu bankalar devletin iki kuruluşu arasında aracılık yapıp havadan para kazanırlar. Peki, buna kim izin verir? İktidar. Çünkü Merkez’in faizini düşük tutar, Hazine’yi yüksek faizle borçlanmasına ortam hazırlar. Böylece iki devlet kuruluşu arasındaki faiz farkı anında havadan kazanç olarak bankacının cebine kalır.
O hâlde önceki gün bu imkânı sağlayanlara “faiz lobisinin iktidarı” dersek herhâlde hatalı olmaz."