[Faruk Mercan] Cemaat’in aydınları ve alimleri

Kimse ortaya çıkıp ben aydınım, ben entellektüelim demez. Yaşantıları, eserleri, duruşları ve fikirleri; insanları aydın yapar, entelektüel yapar
FARUK MERCAN- SAMANYOLUHABER.COM 

Profesör Mümtazer Türköne ile birlikte Samanyolu TV’de “Endaze” programını yapıyorduk. Programın ismindeki manaya paralel olarak; gazeteciler ve aydınlarla güncel meseleleri ele alıyorduk. Profesör İlber Ortaylı, Taha Akyol, Nazlı Ilıcak, Ertuğrul Özkök Yalçın Doğan, Etyen Mahçupyan gibi birçok ismi programa aldık. 2010 veya 2011 yılıydı. Bir program öncesinde, o gün davet ettiğimiz gazeteci ile birlikte yayını yapacağımız stüdyoya doğru yürüyorduk. Bu misafirimiz bize dönerek şöyle dedi: “Şu anda Türkiye’de eğitimli ve yetişmiş insan gücünü Cemaat temsil ediyor. ”

Çok enteresandır, Tayyip Erdoğan’ın Hakan Fidan’ı MİT’in başına getirip “Cemaat’i bitirme” planını başlatması 2010 yılına denk geliyor. Bu eğitimli ve yetişmiş insanları tırpanlama, yok etme işi o zamandan beri devam ediyor.

Bir yazıya şu başlığı koymuştum: Despotların hiçbir şeye ömürleri yetmez… Tarihe bakın, hep böyle olmuştur. Despotların projeleri hep yarım kalmış; sarayları ve biriktirdikleri paralar rejimlerinin ibret verici birer nişanesi olmuş… Bu sefer de öyle olacak… Bu kadar zamandır bu muamelelere maruz kalan Hizmet hareketine gelince… Öğretmeni, esnafı, doktoru, mühendisi, akademisyeni, gazetecisi, yazarı, alimi, aydını, sanatçısı ve entellektüeli ile; Cemaat’e gönül veren, Cemaat içinde yetişen insanlar bu büyük badireyi de atlatacaklar elbette… Yaşanan şeyler ne kadar ağırsa; semeresinin de o kadar büyük olacağı ümidindeyiz her zaman… 

Bu kadar büyük bir badire yaşanırken; bazı insanların Cemaat ile aralarına mesafe koymaları, uzaklaşmaları, hatta kendilerine göre bir “kopuş” yaşamalarını da normal karşılamak lazım. Bu durumlar için Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ortaya koyduğu ölçü ne kadar güzel: “Biz bulunduğumuz noktadan ayrılıp uzaklaşmayalım ki, dönüp geldiklerinde bizi aynı yerde bulabilsinler…”  Bu süreçte, hemen hepsini tanıdığım, Cemaat’in içinde bulunmuş, medyada görünür hale gelmiş 5 veya 6 sosyal bilimci akademisyen ya Hizmet Hareketi'nden uzaklaştı veya araya mesafe koydu. Aralarında, Cemaat hakkında çok sert konuşanlar, yazanlar da oldu. Buradan hareketle bazıları da çıkıp şöyle dediler: “Cemaat, aydın ve entelektüel insanlar yetiştirmedi; var olan birkaç aydın ve entelektüel de Cemaati terk etti…”

Aydın kimdir, entelektüel kimdir?

Kimse ortaya çıkıp ben aydınım, ben entellektüelim demez. Yaşantıları, eserleri, duruşları ve fikirleri; insanları aydın yapar, entelektüel yapar. Medya çağında olduğumuz için, aydın ve entelektüellerin daha bilinir hale gelmeleri televizyon ve sosyal medya vasıtası ile oldu. Mesela Ahmet Altan veya Mümtazer Türköne’nin birer aydın ve entelektüel oldukları muhakkak… Öyle olmanın bedelini ödediler ve duruşlarını değiştirmediler. Ben Hizmet hareketi içinde çok entelektüel ve aydın insan tanıdım. Gazetecisi, yazarı, akademisyeni, ilahiyatçısı ile… Başka meslek gruplarından da böyle çok insan tanıdım. Sanıyorum siz de elinize bir kalem, kağıt alsanız tanıdığınız böyle onlarca ismin listesini oluşturabilirsiniz. Esasında bizim kültürümüzde aydın ve entelektüel insanlara “münevver” denir. Münevverin kelime manası zaten aydın demek…

Bir de alimler var. Dini ilimleri yaşantısı ve eserleri ile ortaya koymuş şahsiyetler… Alimler de ortaya çıkıp “Ben alimim” demezler. Onlar da şahsiyetleri ile bilinirler. Hizmet hareketi içinde çok âlim insanlar tanıdım. Her gün Kur’an mealini okuduğumuz Profesör Suat Yıldırım’dan başlayarak uzunca bir liste yazabilirim. Çoğu Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ders halkasından geçmiş ve İslami ilimler alanında gayretli çalışmalar yapan bir hayli çok kıymetli ilahiyatçı var.

Bu yazının maksadı bir âlim ve entelektüel listesi yapmak değil… Tevazuları ve müstağni yaşama prensipleri sebebiyle bu âlim ve münevver insanlar bugüne kadar görünür olmayı ve medyada yer almayı tercih etmediler. Kaç defa bu kıymetli insanların bir çoğuna sitem ederek, “Keşke bu birikiminizi medya kanalları ile insanlarla paylaşsanız, buna çok ihtiyaç var” dediğimi hatırlıyorum. Şimdi bunlar da olmaya başladı. Cemaat içinde yetişmiş çok geniş yelpazedeki gazeteciler ve yazarlar, zaten meslekleri icabı bu rolü icra ettiler ve çoğu bu gayretlerini sürdürüyor. İnsanlar bir günde âlim, entelektüel ve aydın olmazlar. Bunlar büyük gayretlere vabeste mertebelerdir. Hemfikir, hem bilgi, hem duruş, hem şahsiyet, hem de yaşantı buna delalet eder. Hem âlim hem de aydın olmak bir tek alana mahsus da değil. O yüzden mesela din alimleri var, fizik alimleri var, matematik alimleri var. Aynı şekilde sosyal bilimci entelektüel var; doktoru, mühendisi, fizikçisi, iş adamı var. Mesela merhum Aydın Bolak bir işadamıydı, ama ismi ile müsemma hakiki bir aydın ve entelektüeldi.

Herkes kendisini Hizmet Hareketi içinde ne kadar âlim ve entelektüel yetiştiğini ifade etmeye selahiyetli görebilir. Bazıları da “Hiç âlim ve aydın yetişmedi” diyebilir. En basitinden bunlara “fikir ve düşünce özgürlüğü” kapsamında bakmak lazım. Ama, insanların yaşantılarını, eserlerini, bilgilerini, şahsiyetlerini, duruşlarını yok etmek mümkün değil… Mesela tarihe dönüp baktığımızda falanca dönemde ne kadar çok âlim yetişmiş diyoruz… Veya Osmanlı’nın son dönem münevverleri diyoruz. Aynı şekilde Hizmet Hareketi içinde yetişmiş alimler, aydınlar, entelektüeller de zaman içinde çok daha bilinir hale gelecekler, yani “maruf” olacaklar. Günümüzde buna ihtiyaç da var. İnsanlarımız yakından tanıdıkları simaların fikirleri, bilgileri ve duruşları ile daha rahat nefes alacaklar. Hizmet yolunda yürürken, onlarla beraber omuz omuza yürüdüğünü daha derinden hissedecekler.

Bunlara sanatçıları ve edebiyatçıları da dahil edin… Yelpaze çok geniş. İslam dünyasına bakın, bu kadar geniş yelpazede bu kadar iyi eğitim almış, bunca badireler arasında istikametini korumuş kaç cemaat, hareket, adres gösterebilirsiniz? Aydın ve entelektüel olmak aynı zamanda bir istikamet işidir. Özellikle badireli ve zor zamanlarda… Hele âlim olmak tam bir istikamet ve yaşantı meselesidir. Hizmet hareketini besleyen değerler, böyle insanlar yetişmesini temin eden dinamiklere sahip. Bu yazıyı bu gönül huzuru ile yazdım ve öyle noktalıyorum.
17 Ocak 2022 14:00
DİĞER HABERLER