Bir Ramazan ayını daha geride bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde bayramı karşılama telaşı yavaş yavaş çevreyi sarmış durumda. Tüm Ramazan ayı boyunca farklı saatlerde uyumaya ve uyanmaya alışan vücut, aynı zamanda iki öğünden oluşan beslenme düzenine ayak uydurmak için de ciddi bir efor sarf etti. Vücut sistemi tam uzun açlık ve susuzluk gerektiren oruç günlerini benimsemişken, bu kez de yeni bir düzene geçiş yapmanın hazırlığına başlıyor. Tam bir yemek şölenine dönüşen bayram ziyaretlerinde ise birden bire aşırı beslenmeye yüklenmek, birçok sağlık sorununa zemin hazırlayabiliyor. Central Hospital’den Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Şafak, Ramazan sonrası beslenme konusunda önerilerde bulunuyor.
Video: Arşiv
Büyük küçük herkesin bir arada olduğu ve tüm aile bireylerinin kocaman masalar başında buluştuğu bayramlar, her yıl tüm bireyler tarafından büyük bir coşkuyla karşılanıyor. Fakat hamur işleri, şerbetli tatlılar ve yöresel lezzetlerle donatılan sofralar, sağlık açısından değerlendirildiğinde insanlar üzerinde pek de olumlu sonuçlar bırakmıyor. Çünkü tüm Ramazan süresince belli bir beslenme sistemine alışan kişilerde psikolojik olarak fazla yemek yeme dürtüsü oluşuyor. Bu durum da, ölçüsüz beslenmeyi beraberinde getiriyor. Bayramla birlikte başlayan ölçüsüz besin tüketimi ise kronik hastalığı olan kişileri olumsuz yönde etkilerken, sağlıklı bireyler için de risk oluşturuyor.
Vücuda ani şeker yüklemesi yapılmamalı
Bayram denince akıllara ilk önce çeşit çeşit tatlı ürünleri gelir. Çünkü bayramla birlikte tatlı tüketimine ciddi oranda ağırlık verilir. Fakat bilinmesi gerekir ki şeker, çikolata ve şerbetli tatlılara çok fazla yüklenmek vücuda gereksiz şeker alımına, sonra da şekerin birden bire düşmesine neden olur. Bununla birlikte gereksiz tatlı tüketimi, vücudun asıl ihtiyaç duyduğu besinlerin karşılanmasına da engel olabilir. Ayrıca fazla tüketimi, kolesterolün aniden yükselmesine zemin hazırlayabilir.
Özellikle yaşlılar ve metabolizma hastaları tatlı ve hamur işi tüketimine dikkat etmeli
Halk arasında, yaşlıların tatlı tüketimine dikkat etmesi gerektiğine dair bir düşünce hakimdir. Fakat yalnız yaşlıların değil, aile bireylerinde diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, yüksek kolesterol veya mide-bağırsak hastalıkları olanlar da aşırı tatlı tüketimine çok fazla özen göstermelidir. Diyabet gibi karbonhidrat, protein ve yağ ile ilişkili metabolizma hastalıkları olanların hamur işi besinlerini sınırlı tüketmeleri ve tatlıdan olabildiğince uzak durmaları gerekir. Diyabet hastalarının yanı sıra sağlıklı bireylerin de kan şekeri oranlarını dengeleyebilmeleri için tatlı tüketimlerini sınırlandırmaları önerilir. Ayrıca çay şekeri olarak bilinen glikozun kanseri besleyebildiği, bağışıklık sistemini zayıflattığı ve metabolizmayı kötü etkilediği de akıllardan çıkarılmamalıdır.
Tatlı tüketiminde günlük bir porsiyon aşılmamalı
Bayramda ne kadar tatlı tüketilebileceğine karar verilirken, günde bir porsiyonu geçmeyecek şekilde planlama yapılmalıdır. Baklava için 3 dilim yeterli olurken, sütlü tatlılar için bir kase sınırlaması konulmalıdır. Tercih şerbetli tatlılardan yana kullanılacaksa hemen ardından yarım bardak süt ya da ayran içilmesi önerilir. Çünkü tatlı sonrası tüketilecek süt ürünündeki protein tatlıdaki şeker ile etkileşim gösterir. Böylece şekerin kanda hızla yükselmesine engel olunur.
Sıvı gıdaların şeker miktarı da önemli
Bayramda tatlının yanında mutlaka çeşitli içecekler ikram edilir. Bu nedenle tatlı tüketimiyle birlikte içeceklerin içerdiği şeker miktarı da büyük önem taşır. Eğer çok fazla çay veya kahve içiliyorsa alınan şeker miktarının en aza düşürülmesi gerekir. Yaz aylarında özellikle limonata gibi serinletici içecekler çok fazla tercih edilir. Ancak bu tarz içeceklerin şeker oranları yüksek olması nedeniyle tüketilmesi sakıncalıdır. Ramazan süresince yeterince alınamayan sıvı ihtiyacı bayramla birlikte telafi edilmelidir. Yaşanan su kaybının geri alınabilmesi için günde 2-2,5 litre su içilmelidir. Tüketilecek diğer içeceklerin ise çay, kahve gibi asitli olmamasına özen gösterilmelidir.
Aşırı kalori alımlarında meyve ve sebze tüketilmeli
Ramazan bayramıyla birlikte eski düzenli beslenme sistemine geri dönülmelidir. Bu nedenle besinlerin dengeli tüketilmesine dikkat edilmelidir. Eğer aşırı et ve tatlı yenildiyse günün geri kalanı meyve, salata gibi düşük kalorili besinlerle geçirilmelidir. Taze sebze ve meyve sağlıklı bir vücut için gerekli olduğu kadar, tok tutma özelliğine de sahiptir. Her 3 saatte bir yapılan küçük öğünler, sindirim sistemini yormadan metabolizmanın hızlanmasını kolaylaştırmaktadır.