Fethullah Gülen Hocaefendi: Soru çalmak haramdır, tasvip edilemez

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı TR724.com'daki köşesinde Fethullah Gülen Hocaefendi'nin soru çalma polemiğine dair görüşlerini yazdı.

Fethullah Gülen Hocaefendi: Soru çalmak haramdır, tasvip edilemez
EKREM DUMANLI- TR724.COM 

Malum olduğu üzere son günlerde soru çalma diye bilinen bir adli vakanın tartışmalarına şahit olduk. Bu tartışma yaşanırken bazı gerçekler unutuldu, bazıları çarpıtıldı, bazıları ihmal edildi…
 
Mesela KPSS ile ilgili ilk iddialar ortaya atıldığında iktidarın sınava nasıl kol kanat gerdiği, olayın araştırılmasını nasıl engellediği unutuldu.

İlk soruşturma yapıldığında ortaya çıkan isimlerin AKP ve MHP yönetimlerine kadar gidip nasıl dayandığı ihmal edildi. Muhalefetin 7 kez KPSS araştırılsın teklifinin her defasında AKP oylarıyla reddedildiği unutuldu.

Yine unutuldu ki Hizmet Hareketi’nin resmî kurumları soru çalma meselesi ilk gündeme geldiğinde bir deklarasyon yayınladı, “olayın ucu nereye dayanırsa dayansın” araştırılması gerektiğini resmen ifade etti.


YouTube kanalı aracılığıyla “Bu vahim bir iddiadır, kim olursa olsun hırsızlık yapanın Allah belasını versin. Asla hırsızlık hoş görülemez” gibi açıklamalar da duymazdan gelindi.

Her neyse…

Bütün bu tartışmaları uzayıp giderken uzun ve yorucu bir yolu kat ederek Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ziyaret ettim.

Yorgundu, hastaydı. Konuşacak, tartışacak mecali yoktu. Bazılarının sabahtan akşama kadar bu konuyu tartıştığını da olur olmaz sözler edildiğini de bazı insaf ve vicdan sahibi kişilerin en üst seviyede bu iddialara bir cevap aradığını da bilmiyordu. 

Dolayısıyla durumu çok kısa bir sürede özetlemek zorunda kaldım. Soru çalma iddialarının yeniden alevlendiğini söyledim.

“Maalesef bu işi de bizim üzerimize yıkmışlardı zaten.” dedi. Ben konunun yeniden gündeme geldiğini, insanların kafalarında soru işaretlerinin belirdiğini, vicdan ve insaf sahibi insanların bile kafalarının karıştığını ve kendisinden bu konuda bir açıklama beklendiğini ifade ettim.

İlk tepkisi “Böyle bir suçlama karşısında duruşumuz belli değil mi ki?” şeklinde oldu.
Haksız da sayılmazdı.

Hiçbir zaman Hizmet Hareketi hırsızlıktan, yolsuzluktan yana tavır almamıştı; alamazdı da. Haksızlığın ve adaletsizliğin ‘bizcesi, sizcesi’ olamazdı! Hırsız her zaman hırsız değil miydi? Birisi yanlış yapmış ise o hatayı yapanlar “bizim arkadaşımız” diye korunabilir miydi!

Yine de bir açıklama yapmak gerekiyor. “Sınav sorularının çalınması konusunda temel yaklaşımınız nedir?” diye sordum.

Hocaefendi, “Bir kere şunu çok net bir şekilde ifade etmek lazım.” dedi ve ekledi: “Hırsızlık asla ve kata caiz değildir, bunu kimse tecviz edemez. Günahtır, asla tasvip edilemez. Buna mazeret uydurulamaz. Bu mevzuda kendi kendine tevil yapan olmuşsa vahim bir hata yapmıştır. Ben böyle bir günahı asla tasvip etmem. Zaten bir sınav sorusunun çalınması o imtihana giren başka insanların hukukuna da tecavüzdür.”

Evet; sağlığının müsaade ettiği ölçüde yaptığımız çok kısa görüşmemizde Fethullah Gülen Hocaefendi bu gerçeklerin çerçevesini çizdi. Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, Hocaefendi’nin meseleye yaklaşımı aşikâr.

Hukukta beyan esastır. Sağdan soldan derlenmiş, yarım yamalak duyumlarla desteklenmiş iddialara pek çok cevap verildi, veriliyor; Gülen’in açıklaması ise temel duruşu işaretliyor.


Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, 30 Mart 2015’te yaptığı basın toplantısında şunlar söylemişti:

Yolsuzluk ve hırsızlıklar günlük hayatımızın bir parçası haline geliyor. Oysaki hırsızlığın hiçbir çeşidi kabul edilemez. Sınav sorularının çalınması dahil. Ortada bir suç şüphesi varsa, bunun üzerine elbette gidilmeli. Ancak iddia edilen suç üzerinden tam 5 yıl sonra, ‘proje mahkemeler’ etrafında oluşturulan KPSS soruşturmaları, talimatla başlayıp talimatla yürüyen bir süreç izlenimi bizde ağır basmaktadır. Biz, KPSS tartışmaları etrafında Hizmet Hareketi’ne karşı üretilen bu son iddiaları, birkaç yıl evvel ‘…bir savcı üç polisle cemaati terör örgütü ve çete kapsamına sokar bitiririz…’ şeklinde ifade edilen kumpasçı zihniyetin yeni bir uygulaması olarak değerlendiriyoruz.

Ortada bir suç varsa, bu delilleriyle ispat edilmeli ve ‘bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından’ yargılanmalıdır. Ama KPSS iddialarının, VIP torpil tartışmalarının hemen akabinde gelmesinin zamanlaması manidar. Beş yıl önce aynı sınavla ilgili olarak PKK’yı suçlayan hükümet ne olmuş da bugün Hizmet’i suçlamaya başlamıştır?

10 Mart 2020 12:25
DİĞER HABERLER