Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz muhterem Fethullah Gülen hocaefendi ve onun doğum gününde anılmasına dair bir yazı yazdı.
Arkadaşımız M. Cenap Aydın, M. Fethullah Gülen Hocaefendi için şunları yazdı:
Bugün, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin doğum günü. Hocaefendi’nin dünyadaki hayatı, 11 Kasım 1938’de Erzurum’un Pasinler ilçesindeki küçük bir köy olan Korucuk’ta başlamış, oradan Edirne, İzmir ve İstanbul’da devam etmiş ve 20 Ekim 2024’te, son 25 senedir yaşadığı Saylorsburg’da tamamlanmıştır. Bu hayat, bir insanın hayatı olarak kalmayıp, onun fikirleri ve aksiyoner vizyonu vesilesiyle dünyanın dört bir yanındaki milyonlara ulaşmıştır. Pek çok insanın kalbine ışık tutmuş ve sayısız hayata dokunmuş ve onları zenginleştirmiştir. Manevi mirasıyla da zenginleştirmeye devam ediyor.
Hocaefendi, manevi hayatın derinleşmesine verdiği önemle aynı seviyede, etrafındaki insanlara açılmayı ve şefkati yaymayı dini, nebevi çizgide yaşamanın olmazsa olmazı görmüş, "Sinesini ummanlar gibi açma"’yı, Rahman’a, O’nun yarattığı en güzel varlık insana hizmet etmenin ilk adımı olarak anlatmış, daha da önemlisi bunu her an yaşamaya gayret etmiştir.
Eğitim, onun en büyük önceliklerinden biri olmuş, eğitim eksikliğinin toplumların temelindeki en büyük sorun olduğuna inanarak, okul açmak ve eğitimi teşvik etmek için durmaksızın çalışmıştır. Onun bu azmi, sadece Müslümanlara değil, toplumun her kesimine ulaşmayı hedeflemiştir.
Fethullah Gülen Hocaefendi, farklı din mensupları ile diyalog kurmayı teşvik eden bir Müslüman alimdi. Dinlerarası çalışmaların dünya barışına katkı sağladığını her fırsatta dile getirmiştir. Bu yaklaşımı, sevgiyi ve hoşgörüyü yaymanın yanı sıra, insanları bir araya getiren köprüler kurmuştur. Onun vizyonu, insanlığın ortak değerlerini ön plana çıkararak, barış dolu bir dünya yaratma gayretine katkı sağlamıştır.
Kendisinin çok sevip çokça yad ettiği, Kırık Mızrap’taki şiirlerinde de kuvvetli tesiri gözlemlenen Yahya Kemal'in "Rindlerin Ölümü" şiirindeki mısralar, onun cenazesinde ve Saylorsburg’da kabrine defnedildiği anda aklımda yankılanmıştı.
“Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.”
Bu mısraların ilhamıyla şunları mırıldandım:
“Ve dünyaya yayılan o buhurdan rayihası,
Her an açan bir gül, her an öten bir bülbül olacak”
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin mirası, sadece bir alimin bıraktığı eserlerle sınırlı kalmayacak,
onun öğrettikleri ve ilham verdikleriyle, dünya üzerinde açan güller ve öten bülbüller olarak yaşayacaktır. Bugün, onun anısını yaşatırken, bizler de onun izinden yürümeye, sevgi, hoşgörü ve eğitimle bir dünyayı daha güzel, daha huzurlu, daha yaşanabilir bir yer yapabilme yolunda mütevazı ama istikrarlı adımlar atmaya devam edeceğiz.
Cenap Aydin
Roma, 11 Kasım 2024
Cenap Bey 15 gün öncesinden de şunları yazmıştı:
Bir Takke Atarsın YineHer daim pusulandı hüznün
Hazanda kalktı Sessiz Gemi’n
Sema döktü gözyaşın
Bölüverdi damlaları ikiye
Kalanlara ayrılık derdi
Kavuştuklarına vuslat sevinci
Yaprak atıverdi kendin yere
Alası sarısı yeşili kahvesi
Yorgan olası geldi sana
Yaran olası geldi sana
Ezildikçe sana koşan adımlarla
Nağme olası geldi Kırık Mızrab’a
Pürkusur, pürgünah, kırılmış gönlümle
Sığınmak istedim yine dizin dibine
Sensiz, bensiz, kimsesiz… ve takkesiz…
Bekledim de bekledim dizin dibinde
Bir takke atarsın yine, yeniden
Kanatlanırım, ben olurum, biz olurum diye…
New York, 25 Ekim 2024