Fransa Cezayir'i unutturacak mı?

Fransa Cezayir'i unutturacak mı?
Avrupa bugün, 20. yüzyılın en önemli olaylarından birinin yıldönümünü kutluyor. 8 Mayıs 1945'te Nazileri yenerek İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesini sağlayan Avrupa ülkelerinde bayram var
Fransa ise 61 yıl önceki zaferin sarhoşluğunun yanında önemli bir katliamın da çelişkisini yaşıyor. Avrupa'nın derin bir nefes aldığı 8 Mayıs 1945, yıllarca Fransa'nın sömürgesi altında kalan Cezayir için yas günü. Özgürlük umuduyla Fransa'nın yanında Nazilere karşı savaşan Cezayirliler, zaferden sonra ülkelerine döndüklerinde hiç beklemedikleri bir tabloyla karşılaşmış. Fransız askerlerin on binlerce Cezayirliyi katletmesi karşısında adeta şoke olmuşlar. Yıllardır 8 Mayıs'ta anma törenleri yapan Cezayirliler, Fransa'dan ‘soykırımın kabul edilmesini ve özür dilenmesini' bekliyor. Bu çağrılara ‘geçmişi tarihçilere bırakalım' cevabını veren Fransa ise, başka bir tarihi yargılamanın peşinde. 2001'de Ermenilerin soykırım iddialarını yasalaştıran Paris yönetimi, daha da ileriye gidip, soykırımı inkar edenleri cezalandırmayı öngören yeni bir tasarıyı parlamentodan çıkarmaya çalışıyor. 18 Mayıs'ta Fransa Meclisinde başlayacak olan tasarıyla ilgili görüşmeler, Cezayir katliamının gölgesi altında yapılacak. Katliamın 61. yıldönümünde Cezayir'e giden Zaman, olayın canlı tanıkları ve tarihçilerle görüştü. Yaşları 90'a dayanan son şahitler, Fransız sömürge yönetiminin, Setif, Guelma ve Kherrata şehirlerinde binlerce Cezayirliyi nasıl kireç fırınlarında yaktığını ve kamyonlarla nehirlere döktüğünü anlatıyor. ‘Özür dile' çağrılarına rağmen, Fransa'nın geçen yıl sömürgeciliği öven bir yasa çıkarması Cezayir'deki öfkeyi artırmış durumda. Paris'in tavrına tepki göstermek için muhalefetteki Islah Partisi yeni bir adım attı. Fransa'yı hedef alan ve sömürgeciliğin kınanarak suç sayılmasını öngören bir yasa teklifini meclise sundu. Zaman'a konuşan, Islah Partisi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Şahid Younsi, sömürgeci ülkelerin özür dilemesi ve halka tazminat vermesi gerektiğini vurguluyor. Fransızca yayınlanan Courrier d'Algerie gazetesinin genel müdürü Ahmet Toumiat'aya göre de, Fransa ikili oynuyor. Cezayirli tarihçi Prof. Muhammed El-Corso ise Fransa'daki adalet anlayışına tepkili: “Cezayirlilerin çağrılarına ‘Geçmişi tarihçilere bırakalım' diyen Fransa'nın Ermeniler için yasa çıkarması çifte standart. Fransa'da böyle bir adalet anlayışı var. Bazı şeyler sanki Fransa'nın özel mülkiyetinde.” Nazi Almanyası tarafından işgal edilen Fransa’nın özgürlüğü için gençlerini Avrupa’ya savaşa gönderen Cezayir’e bunun karşılığında bağımsızlık sözü verilir. Cezayir halkı, Fransa’nın Nazi işgalinden kurtulmasıyla kendilerinin de özgürlüğe kavuşacağına inanmıştır. Bu yüzden Almanya’nın düşmesi, Avrupa gibi Cezayir’de de bayram havasında karşılanır. Bu zaferi kutlamak ve kendilerine verilen sözü hatırlatmak için 8 Mayıs günü yürüyüşler düzenleyen Cezayirliler, bağımsızlığın hiç de kolay olmayacağını anlayacaktır. Ülkenin doğusunda bulunan Setif, Guelma ve Kherrata şehirlerinde düzenlenen gösteriler, bir hafta içerisinde Cezayir ve Amerikalılara göre 40-45 bin, Fransızlara göre ise 20 bin Cezayirlinin katledildiği kanlı olaylara dönüşecektir. 1945’te 19 yaşında olan ve Guelma’daki yürüyüşü organize edenlerin arasında yer alan Saci Ben Hamla, o günleri bütün detaylarıyla hatırlıyor. “Amacımız, hem zaferi kutlamak hem de bize bağımsızlık sözü veren Amerikalılara, İngilizlere ve Ruslara sözlerini hatırlatmaktı.” diyor. Bizi Cezayir’in banliyösündeki mütevazı evinde kabul eden Ben Hamla, gösteride Fransız, İngiliz, Amerikan ve Rus bayraklarının yanında bugün Cezayir’in bayrağı olan o dönemde bağımsızlık için mücadele veren Cezayir Halk Partisi’nin bayrağını da kaldırdıklarını belirterek, halkın yürüyüş boyunca özgürlük sloganları attığını belirtiyor. Yürüyüşün sonuna geldiklerinde kendilerini bekleyen Fransız jandarma birlikleri ile karşılaştıklarını söyleyen Ben Hamla, jandarmanın sivil halk üzerine ateş açmasıyla ortalığın karıştığını bildiriyor. Sonra da olağanüstü hâl ilan edilmiş ve Fransız ordusu katliama başlamış. “Saftık, o zamana kadar Fransızların bize katliam yapacağını hiç düşünmemiştik. Bize ihanet ettiler. Diğer müttefik ülkeler de sözlerini unuttu.” diyerek kafasını sallayan Ben Hamla, Fransız askerlerinin sonraki günlerde on binlerce Cezayirliyi katlettiğini söylüyor. Öldürülenlerin bir kısmı şehrin dışında açılan büyük çukurlara gömülürken, bir kısmı ise şehri ziyarete gelecek olan Fransız valinin ‘ceset kokularını duymaması’ için Ben Hamla’nın Nazi fırınlarına benzettiği ‘ölüm fırınları’nda yakılmış: “Guelma’nın dışındaki kireç fırınları ölüm fırınlarına dönüşmüştü. Öldürülen binlerce Cezayirli ölüm kamyonlarıyla bu fırınlara taşındı. Hepsini yaktılar. Yanan cesetlerin kokusunu duyuyorduk.” ‘Ülkeme döndüğümde gözlerime inanamadım’ O gün 17 yaşında olan ve Setif’teki yürüyüşe katılan Said ise (soyadını söylemek istemedi), öldürülen Cezayirlilerin kamyonlarla taşınarak Kherrata nehrine döküldüğünü söylüyor. “Hatta bazılarını canlı canlı kamyonlara attılar.” diyerek yeniden o günlere dönen yaşlı Cezayirli, Fransa’nın kendisi için hâlâ ‘düşman’ olduğunu bildiriyor. Setif’teki yürüyüşün sonunda Cezayir bayrağını indirmeye çalışarak üzerlerine ateş açan Fransız polisine taşlarla saldırdıklarını söyleyen Said, ardından Fransız askerlerin geldiğini belirterek, “Sokaklarda gördüklerini öldürüyorlardı. Kadınlara tecavüz ettiler. Hamile bir kadını karnından bıçakladılar. Tüm bunları gördüm.” şeklinde konuşuyor. Ben Hamla ve Said, yürüyüşleri tertip edenlerin olay çıkmaması için gösterilere katılan halkı silah ve kesici aletlerden arındırdıklarını söylüyor. Setif’te yürüyüşün gerçekleştiği caddede geleneksel elbisesiyle dolaşırken karşılaştığımız 98 yaşındaki Amar Ali ise 1939’da Fransa’nın özgürlüğü için cepheye koşan yaşlı bir gazi. Fransa’ya vardıklarında kendilerine Fransız askerî elbisesi giydirildiğini belirten Ali, komutanların Cezayir’den gelenleri toplayarak Nazilere karşı galip gelmeleri durumunda Cezayir’in de özgürlüğüne kavuşacağını açıklayan bir konuşma yaptığını hatırlıyor. Ali, 1945 yazında ülkesine döndüğünde, her yeri kapalı, sokakları bomboş ve korku dolu bir Setif’le karşılaştıklarını anlatıyor. ‘Setif kasabı’ olarak bilinen katliamları gerçekleştiren Fransız ordusunun başındaki General Duval, olayların ardından Cezayir’deki Fransızlara, “On yıl için barışı sağladık. Eğer Fransa bir şey yapmazsa gelecek defa bir daha olur ve o zaman çözümü olmayabilir.” demişti. Nitekim, on yıl sonra 1954’te başlayan kurtuluş hareketi, Cezayir’i bağımsızlığa götürmüştü. 130 yıl Fransa’nın sömürgesi altında kalan Cezayir, 1962’de bağımsızlığına kavuştu. ‘Fransızlar hâlâ sömürgeci zihniyetine sahip, özür dilemezler’ Fransa, özür dileyecek mi? Konuştuğumuz bütün Cezayirlilere göre, Fransa ve Cezayir arasında ilişkilerin düzelmesi için Fransa özür dilemek zorunda. Bu, geçtiğimiz yıl imzalanması planlanan; fakat ortada kalan Fransa-Cezayir Dostluk Antlaşması için bir ön şart olarak görülüyor. Özellikle Fransa’nın geçtiğimiz yıl çıkardığı; fakat tartışmalar üzerine bir maddesi iptal edilen ve sömürgeciliğin olumlu yönlerininin anlatılmasını savunan yasa, Cezayirlileri çok sinirlendirmiş. “Fransa’dan hiçbir şey beklemiyoruz. Suçunu kabul etsin ve özür dilesin yeter. Ama tam tersine onlar bizden ‘pardon’ istiyor.” diyerek bu yasaya tepki gösteren Saci Ben Hamla, şu andaki Fransa’nın özür dileyebileceğine inanmıyor. Yasanın ardından Fransa cumhurbaşkanı ve başbakanına mektup yazarak tepki gösteren Ben Hamla, “Fransa, eskiden olduğu gibi hâlâ kendini üstün millet olarak görüyor. Kafalar değişmedi. Şimdi de göçmenleri ikinci sınıf olarak görüyorlar. Böyle bir millet, kendisinden aşağıda gördüğü bir halktan nasıl özür dilesin?” diyerek asıl meselenin ‘kabul sorunu’ olduğuna işaret ediyor. Cezayir Milli Kurtuluş Cephesi’nin eski üyesi olan ve bağımsızlık savaşının başladığı 1954’te girdiği hapisten ülkesinin özgürlüğüne kavuştuğu zaman çıkabilen yaşlı Cezayirli, “Bize okullarda Fransız milli marşı Marsellaise’i okutarak atalarımızın Galyalı olduğuna inandırmaya çalıştılar. Biz de marştaki gibi özgürlük isteyince suç oldu.” diyerek Fransa’ya ateş püskürüyor. Geçtiğimiz yıl Setif’e giden Fransa’nın Cezayir büyükelçisi, olayları ‘affedilemez bir trajedi’ olarak tanımlamıştı. Fransa’yı 8 Mayıs 1945’te soykırım yapmakla suçlayan Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika, geçtiğimiz ay Konstantin şehrinde yaptığı açıklamada ise Fransızların 130 yıl boyunca Cezayir kimliğini soykırıma tabi tuttuğunu ifade etmişti. Bağımsızlık savaşı sırasında Fransızlarla birlikte olarak Cezayirlilere karşı savaşan Cezayir vatandaşları ve Cezayir’de yaşayan Fransızlar, Cezayir’in özgürlüğünü kazanmasının ardından Fransa’ya gitti. ‘Harki’ olarak adlandırılan, ülkelerine ihanet eden Cezayirliler hâlâ Cezayir’e dönemiyor. İlişkilerin zamanla düzeleceğine inanan Cezayirli bir diplomat, “Harkilerin köylerine döndüklerini düşünün. Kıyamet yeniden kopar.” diyerek durumun zorluğuna işaret ediyor. ‘Siyah ayaklılar’ olarak çağrılan yüz binlerce eski Cezayirli Fransız ise yeniden dönmek için ilişkilerin düzelmesini bekliyor. Buteflika’nın açıklamalarıyla zora giren Fransa-Cezayir Dostluk Anlaşması, bu yüzden büyük önem taşıyor. Cezayirliler, anlaşmanın imzalanabilmesi için Fransa’nın işlediği suçları kabul etmesini şart koşuyor. Paris’e ceza öngören yasa teklifi Cezayir meclisinde Cezayirliler özür beklerken Fransa’nın geçtiğimiz yıl okullarda sömürge döneminin olumlu yönlerinin anlatılmasını öngören bir yasa çıkarması Cezayirlileri çok kızdırmış. Muhalefetteki Islah Partisi, Fransa’yı hedef alan, sömürgeciliğin suç sayılmasını ve kınanmasını öngören bir yasa teklifi hazırlayarak Cezayir Ulusal Meclisi’ne sunmuş. Zaman’a konuşan Islah Partisi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Şahid Younsi, yasa teklifinin, sömürgeci ülkelerin suçlarını kabul etmesini, özür dilemesini ve zarar gören halka tazminat ödemesini öngördüğünü bildiriyor. Sömürgeciliğin, ‘insanlığa karşı suç’ olduğu halde uluslararası metinlerde yer almadığına dikkat çeken Younsi, öneriyle, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde kamuoyunu bu konuda duyarlı hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Cezayirli siyasetçi, başka ülkelerin parlamentolarının da sömürgeciliği kınayan yasa çıkarmaları için çalışmalarda bulunacaklarını haber verdi. Fransa’da yeniden sömürgecilik ideolojisine dönüş olduğunu gözlemlediklerini belirten Younsi, Paris’in sömürge döneminin ‘özellikle olumlu yönlerinin anlatılmasını’ öngören bir yasa çıkarmasının Cezayirlileri şoke ettiğini dile getirdi. ‘Bir milletin diğer bir halk üzerinde işlediği suçlardan gurur duymasını’ anlayamadıklarını belirten Cezayir Meclisi üyesi Ahmed Benabdeslam da Fransa’nın bu girişimini ‘savaş ilanı’ olarak değerlendirdiklerini söyledi. Fransız tarihçiler, meclisi uyardı: Bizi rehin almayın Fransa'da muhalefetteki Sosyalist Parti'nin sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa teklifine tarihçiler karşı çıktı. “Parlamentoların tarihi yazamayacağı, tarihin tarihçilere bırakılması gerektiği” yolunda, daha önce “Tarih İçin Özgürlük” adıyla bildiri yayımlayan tarihçiler, Sosyalist Parti'nin yasa teklifini sert bir biçimde eleştiren ve bu teklifin geri çekilmesini savunan yeni bir manifesto hazırladı. Yeni bildiride, “derin bir biçimde şoke olduklarını” belirten tarihçiler, bu tür bir yasa teklifinin ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu kaydettiler. “Tarih öğretmenleri bu yasa teklifiyle rehin alınacaklar” ifadesi kullanılan bildiride, “daha önce bu tür bir yasa teklifi verilmeyeceği yolunda söz veren milletvekillerinin, yine aynı yolu tercih etmesinin de ayrıca şoke edici bir durum olduğu” vurgulandı. Yeni bildiriye imza atanlar arasında Jean-Pierre Azema, Elisabeth Badinter, Marc Ferro, Jacques Julliard, Pierre Nora, Mona Ozouf, Jean-Pierre Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi ünlü tarihçiler bulunuyor. Sosyalist Parti'nin mecliste 18 Mayıs’ta görüşülecek teklifi, sözde soykırımın inkarının suç sayılmasını öngörüyor. Teklifin yasalaşması için senatoda da kabul edilmesi gerekiyor. Fransa Parlamentosu’nun 2001 yılında sözde soykırımı resmen tanıdığını beyan eden bir yasayı kabul etmesi, Paris ile Ankara arasındaki diplomatik ilişkilerde ciddi gerginliğe yol açmıştı ZAMAN
08 Mayıs 2006 08:13
DİĞER HABERLER