Fransız şirketleri panikte

Fransız şirketleri panikte
Türk iş dünyası Fransa'daki muadili örgütlerle temasa geçerken, Türkiye'deki 250 Fransız şirket de kendi bölgelerindeki milletvekillerine uyarı mektubu gönderip, 'zarar büyük olur' diyor.
Fransız Parlamentosu'nda Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı'nın görüşüleceği 12 Ekim öncesinde Türk ve Fransız iş dünyası tepkisini yükseltiyor. Sözde Ermeni soykırımını inkarı suç sayan yasa tasarısının parlamentodan geçmesi halinde, Fransız mallarını boykottan, Fransız şirketlerin Türkiye'deki kamu ihalelerinin dışında tutulmasına kadar bir dizi tepki senaryosu gündeme gelirken, Türkiye'de faaliyet gösteren 277 Fransız şirket de gelişmelerden endişeli. Olası bir boykotun Fransız şirketleri 1 milyar dolar civarında kayba uğratabileceği belirtilirken, Fransa'daki merkezlerine birer uyarı mektubu gönderen şirketler, bulundukları bölgedeki milletvekilleri nezdinde girişim başlattı. 250 Fransız şirketin çatısı altında birleştiği Türk-Fransız Ticaret Derneği'nin Cuma günü internet üzerinden başlattığı imza kampanyasına ise aralarında yönetim kurulu başkanları, Türk ve Fransız şirket çalışanları, Türkiye'deki Fransız kamu temsilcileri ve Ermeni vatandaşlarının da bulunduğu 10 bine yakın kişi katıldı. "Türk-Fransız ilişkilerinde yaşanan gerginliğin faturası, düşünemeyeceğimiz kadar büyük olacaktır" diyen Türk-Fransız Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yves-Marie Laouenan, bu nedenle Fransa'nın TÜSİAD'ı kabul edilen MEDEF'in tasarıyı engelleyebilmek için Fransız makamlarına lobi yaptığını söyledi. Laouenan, "Üzülerek söylüyorum ki, biz Fransız işadamları olarak bu tasarının kabul edilmemesi için Türkiye'den daha fazla çabalıyoruz" dedi. Türkiye'nin kendisini yeterince anlatmayı başaramadığını ve Fransız kamuoyunda bir imaj sorunu bulunduğunu söyleyen Laouenan, "Gelişmelerden endişe eden 250 Fransız şirket Fransa'da lobi yapıyor. Her biri siyasilere yapmakta olunan şeyin nelere yol açabileceğini tek tek anlatmaya çalışıyor" diye konuştu. Fransız mallarına uygulanacak bir boykottan endişeli olduklarını ve yüz milyonlarca dolar kayıp yaşanabileceğini söyleyen Laouenan, bunanla birlikte böyle bir hareketin uzun vadede Türkiye'ye de zararları olabileceğini ifade etti. Helikopter ihalesi askıya alınabilir Geçtiğimiz 18 Mayıs'taki oylama öncesinde de Fransa'da lobi faaliyeti sürdüren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Paris'te iş çevreleriyle görüşmeler yapmak üzere bu şehre gidiyor. Fransız Odalar Birliği, Euro Chamber, Paris Ticaret Odası ve Fransız İşadamları Derneği Başkanları ile görüşmeler yapacağını söyleyen Hisarcıklıoğlu, işadamlarından hükümetlerine baskı yapmalarını isteyeceğini belirtti. Konuyu akıl yoluyla çözülmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, "Çünkü bu meselede bizim muhatabımız Fransa değil Ermenistan. 400 bin Ermeni yaşıyor diye iki ülkenin arasını germeye, ekonomik ilişkilere zarar vermeye hakları yok" dedi. Tasarının meclisten geçmesi halinde Fransız mallarının boykot edilmesinin yanı sıra, Fransız şirketlerinin savunma sanayi uçak alımları, helikopter ve nükleer gibi kamu ihalelerinin dışında tutulması seçeneği de gündemde. Buna karşın, uzmanlar AB müktesabıtının açıkça yapılacak bu tür bir dışlamaya izin vermeyeceği görüşünde birleşirken, farklı yöntemlerle Fransız şirketlerin süreç dışında bırakılabileceğine işaret ediliyor. 'Fransa sorumlu ve ciddi olmalı' Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak Fransa’yı uyardı ve “Sorumlu ve ciddi olun” dedi. Rehn, Ermeni soykırımı iddialarının inkarına ilişkin yasa tasarısının Fransa’nın ve Fransız parlamenterlerin sorunu olduğunu belirtti. Olli Rehn, “Ancak bunun, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde ağır sonuçları olacaktır” diyerek Fransa’yı uyardı. Rehn, tasarının Fransız parlamentosunda onaylanması halinde Ermeni meselesine ilişkin tartışmaların da bloke olacağını, Türkiye’deki fikir özgürlüğü adımlarının da zarar göreceğini söyledi. Rehn, “Fransız parlamenterleri bu yasa tasarısının sonuçlarını dikkate almaya çağırıyorum” dedi. Eşref Hamamcıoğlu/Sodexho Genel Müdürü Kamu ihaleleri daha büyük bir koz olur Türkiye'de iş yapan Fransız yatırımcılar çok tedirgin. 250 Fransız şirketinin 50-60 tanesi çok büyük yatırımı olan şirketler. Türkiye'nin Fransa'dan yıllık ithalatı 6 milyar dolar civarında. Fransız mallarının olası bir boykotu halinde 1 milyar dolarlık bir zarara uğrayabilirler. Bu Fransa'nın canını acıtır. Fakat sadece otomotiv sektöründe Fransızlar 6 bin 500 kişiyi istihdam ediyor. Yan sanayi ile birlikte sadece tek bir sektörde 15 bin aileye iş sağlıyorlar demek. Bunlar zarar görmemeli. Yaptırım yöntemleri tabi ki uygulanmalı. Elinizde ne silah varsa mücadele edeceksiniz. Fakat Fransız mallarının boykot edilmesi gibi planlar kısa vadeli çözümler. 2 araba yakıp, 5 bisküvi almamakla tasarının geçmesini engelleyemezsiniz. Popülist yaklaşımlarla bir sonuç alamayız. Asıl kamu ihaleleri konusu ses getirebilir. Savunma sanayi, helikopter ihaleleri, uçak alımları ve nükleer santral ihaleleri çok büyük ekonomik projeler. Bizim buralarda tavır koymamız lazım. Bunun ekonomik sonuçlarının onlara geri döneceğini anlatmalıyız. Yani ekonomik maliyet konusunda tahrik değil, ikna yoluna gitmek lazım. Yavuz Canevi/TEB BNP Paribas Yön. Kur. Bşk. Pireye kızıp yorgan yakmanın anlamı yok Fransız ortağımız BNP Paribas'la bu konuyu görüştük. Onlar da bu son gelişmeleri yadırgıyorlar. Hem Fransa'nın tutumu, hem de Türkiye'deki boykot ve kamu ihalelerine yönelik senaryolarından dolayı rahatsızlar. Bu tür bir olayı ilk defa yaşıyorlar. Bir ülkede yatırım yapmışlar, geldiklerinin ikinci senesinde bu tür bir siyasi malzemenin konusu olma durumundalar. Onları böyle bir durumla karşı karşıya bırakmaya kimsenin hakkı yok. Biz de aynı şekilde dünyanın en iyi ortağını seçtiğimize inanarak işbirliği yapıyoruz Şimdi olaya telaşlanıp ürkerek bakarsak, gerçekten ciddi boyutlara ulaşabilir. Soğukkanlı olmamız lazım. Bu tür olaylar siyasi malzeme yapıldığı için asıl amacından saptırılıyor. Bu oyuna gelmemek lazım. Bu tasarı mecliste kabul edilse bile senatoda kabul edilmesi mümkün değil. Fransız ortaklarımız da bunu böyle görüyorlar. Bu yüzden çok fazla reaksiyonel olmadan, ama haksız olduklarını da kafalarına çok açık şekilde sokmalıyız. Ama pireye kızıp yorgan yakma pozisyonuna da hiçbir zaman gelmemeliyiz. Çünkü ülkelerin daima kendi menfaatleri çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Tanıl Küçük/İstanbul Sanayi Odası Başkanı Uzun vadeli strateji olması gerekir Fransız Parlamentosu, konuya bir iç politika malzemesi olarak bakmamalı, gündemindeki bu tasarının yasalaşması halinde, sorunun çözümüne katkıda bulunmayacağını, tam tersine hem Türk-Ermeni, hem de Türk-Fransız ilişkilerine zarar vereceğini bilmelidir. Bu süreçte, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlarımız demokratik teamüller içinde Fransa’ya karşı tepkilerini elbette gösterecektir. Fransa’nın, bu tepkileri ve iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkinin boyutunu göz önüne alarak, tasarıdan vazgeçmesini bekliyoruz. Diğer taraftan, bu mesele, başka ülkelerde de karşımıza çıkacak. Esas olan, sadece böyle yasa tasarıları gündeme geldiği zamanlarda tepkimizi göstermek değil, bir plan program dahilinde, uzun vadeli bir strateji çerçevesinde, daimi olarak bu mücadeleyi vermek ve Türk tarafı olarak kendi tezimizi dünyaya anlatabilmektir. Aksi takdirde, bu konu, Türkiye’yi yıpratmak ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolunu tıkamak isteyenlerin elinde bir koz olarak kalacak ve her zaman karşımıza çıkarılacak. İnal Batu/Emekli Büyükelçi Turizm boykotu Fransızları etkiler Ekonomik boykotla siyasi alanda geri adım attırılması İtalya örneğinde başarıyla uygulanmıştı. Aynı yöntem Fransa'ya da uygulanmalı. Fakat bu anlamda kamuoyunun kendiliğinden oluşması gerekiyor. AB ülke boykotlarına izin vermez. Yani devlet adına açıklama yapılıp, 'Fransa'yı boykot ediyoruz' diyemez. Bunu özel sektör yapabilir, tüketiciler olabilir. Boykot sadece mal boykotu değildir. Örneğin turizm boykotu Fransa'ya karşı çok etkili bir boykot olacaktır. İtalya'yla terörist başı Abdullah Öcalan'ın iadesi konusunda yaşanan kriz döneminde THY ve Alitalia'nın İstanbul-Roma seferleri yolcu yok diye durmuştu. Çünkü halk tepkisini koyup bu ülkeye gitmemişti. Fransa'ya uygulanacak boykot konusunda da çok seçici olmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye'deki Fransız şirketler önemli miktarda istihdam yaratıyor. Çok sayıda Türk vatandaşının işini kaybedebileceği alanlarda boykot yapmamak lazım. Fransa'ya zarar verirken, kendi vatandaşlarımızın asgari zarar göreceği alanlarda boykot yapılmalı. Fransa'nın tutumu maalesef bizi bu noktaya sürüklüyor. Tepki gösterirken kendi kendimizi vurmayalım Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Şaban Erdikler, hasmane harekete karşı sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör kuruluşlarının her türlü önlemi alması gerektiğini söyledi. Erdikler. "Ama 'Fransız mallarını boykot edelim' dersek, bu önlem içinde Türkiye'de üretim yapan firmaları, dolayısıyla bir anlamda kendi kendimizi vurmuş oluruz. Çünkü bu fabrikalardaki üretim, Türk işçiliği ve Türkiye'de üretilen ham maddeler kullanılarak yapılıyor. Yasa teklifinin kanunlaşması halinde Türkiye'de buna karşı birtakım aksiyonlar elbette olacak, biz de bunların içinde yer alacağız. Ancak bu aksiyonlar içinde galeyana gelerek kendi kendimize ceza kesme durumuna düşmemeliyiz. Tepkilerde makuliyet sınırını aşmamalı" dedi. Boykotu gündeme getireceğiz Turhan Çakır- Tüketi Hakları Derneği Başkanı Bu olay karşısında tüketicilerin de tavrını koymasından yanayım. Konuyla hiç ilgisi olmayan bir ülke, Cezayir'de kendi yaptıklarını örbas etmek için bizi suçlu ilan etmesini kabul edemeyiz. Çifte standart uygulamaya çalışıyor. Eğer aleyhimizde bir karar çıkması halinde, tüketiciler olarak Fransız mallarının satın alınmaması konusunda tavır koyabiliriz. Bu konuyu biz de derneğimizin yönetim kurulunda konuşarak bir karara varacağız. REFERANS GAZETESİ
10 Ekim 2006 09:49
DİĞER HABERLER