Freedom House raporu: Türkiye’de basın tutsak

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, 2015 yılı dünya basın özgürlüğü raporunu yayınladı. Son zamanlarda Avrupa ve ABD’den sert eleştiriler alan Türkiye’nin dünyada 156. sıraya gerilediği görüldü. Rapora göre, Türkiye basının özgür olmadığı ülkelerden.
Her yıl ülkelerin basın özgürlüğü karnesini inceleyen Özgürlük Evi (Freedom House), dün yayınladığı 2015 raporunda Türkiye’nin geçen yıla göre 22 basamak daha geriye giderek 156. sırada olduğunu açıkladı. ‘Özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer alan Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında da sonuncu oldu. Önceki yıl ‘yarı özgür’ başlığından ‘özgür olmayan ülkeler’ sınıfına düşürülen ülke, bu yıl da aynı sınıfta kaldı. 42 ülkenin bulunduğu Avrupa’da sadece Makedonya ve Türkiye basını özgür olmayan ülkeler arasında sayıldı. Rapor savaş, darbe ve terör eylemlerinde artışın yaşandığı dünyada da basın özgürlüklerinin son 12 yılın en düşük seviyesine indiğini belgeliyor.



‘Türkiye alarm veriyor’

Raporun ülkemizi ilgilendiren başlığında, “Türkiye’de medya özgürlüğü alarm verici düzeyde kötüye gitti.” denildi. Ülkede basının durumu başlığında verilen “kilit gelişmeler”, ülkenin son beş senedir neden düşüş yaşadığını da gözler önüne seriyor. Yetkililerin saygın gazetecilere terör gibi suçlamalarla soruşturma başlatmaları ele alınan ilk sebep olarak görülüyor. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklamaları raporda bu duruma örnek olarak veriliyor. Akreditasyon uygulamalarında yapılan yeni ve kısıtlayıcı değişikliklerin “keyfi ve ayrımcı”kararların önünü açtığı belirtiliyor.
Özgürlük Evi, Koza İpek Holding’e bağlı Bugün ve Millet gazetesine kayyım atanması, akabinde onlarca gazetecinin işine son verilmesi ve hükümet yanlısı bir yayın politikasının sağlanmasını ülkeyi bir alt lige iten nedenler arasında vurguluyor. Muteber kuruluş, gazetelere ve basın mensuplarına tekrar eden saldırıları da endişe verici gelişmeler olarak niteliyor. Bu bağlamda Hürriyet gazetesi binasının iki kez saldırıya uğradığı hatırlatılıyor.

‘Anayasalar özgürlükler lafta kalıyor’

Raporda, basın ve ifade özgürlüklerinin ülkenin anayasası tarafından güvence altına alındığı ancak bu hükümlerin lafta kaldığı belirtildi. Ceza Kanunu ve Ceza Usülü Kanunu ile savcı ve hakimlere normal gazetecilik faaliyetlerinin cezalandırılması yetkisi  verildiğini kaydeden uluslararası kurum, bu durumun anayasal özgürlüklerin altını oyduğu yorumunu yaptı.
AKP hükümetinin 2004 yılında basın yasasında yaptığı bir değişiklikle basın yoluyla işlenen suçlara hapis yerine para cezası getirildiğini vurgulayan uluslararası kurum, buna rağmen ceza yasası ve diğer sınırlayıcı kanunlar yoluyla son yıllarda onlarca gazetecinin hapse atıldığını kaydetti. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) rakamlarına göre 15, Bianet’e göre ise 31 gazetecinin geçen yılın sonu itibarıyla hapiste olduğunu aktardı.

Erdoğan, Cumhuriyet’i tehdit etti

Raporda, gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün ‘casusluk, devlet sırlarını ifşa ve terör örgütüne yardım’ suçlamalarıyla kasım ayında tutuklandıkları hatırlatılıyor. Olay iki gazetecinin MİT’in Suriye’deki terörist gruplara silah sevkiyatı yaptığı haberinin ardından Erdoğan’ın dava açması şeklinde cereyan etmişti. Erdoğan bir televizyon programında, olayın takipçisi olacağını söylemiş ve “Öyle bırakmam onu.” diyerek Dündar’ı tehdit etmişti. Raporda Dündar ve Gül’ün paralel bir devlet yapılanmasına hizmet etmekle suçlandığı da yer aldı. Gazeteciler Hasan Cemal, Bülent Keneş ve Canan Coşkun hakkında açılan davalar da hatırlatıldı.

Sermaye yapısı bozuk

Basın Özgürlüğü raporunda ülkedeki sermaye yapısı da eleştirilerden nasibini aldı. Ekonomik Ortam alt başlığında ülke hakkında şu değerlendirmeler yer aldı: “Medya sahiplerinin hala kazançlarının büyük bir bölümünü medya dışı varlıklarından elde eden özel sektördeki az sayıdaki holdingin elinde toplanmış haldedir. AKP iktidarı altında kamu ihalelerine ilişkin kararların Başbakanlıkta merkezileştirilmesi sonucunda, ekonomik kozlar bu holdingleri Partinin çizgisine uymaya zorlamak amacıyla daha fazla kullanılır hale gelmiştir.” Her yıl için on milyarca dolarlık ihalelerin iktidarın kontrolünde olduğuna değinilen raporda durumun neden olduğu sıkıntı şöyle örneklendirildi: “2013’te medyaya sızan, hükümetin İstanbul’daki üçüncü havaalanı inşaatı karşılığında hangi şirketlerin Sabah-ATV medya kuruluşunu satın alacakları emrini verdiğine işaret eden telefon dinleme kayıtları, medya sahipliğini şekillendirmekte ekonomik kozların kullanılmasının apaçık bir örneğini teşkiletmektedir.”



“Türkiye’ye her gün rapor lazım”

Washington merkezli Freedom House’nin Türkiye bölümü analistlerinden Elen Aghekyan, ülkenin ‘gaddar’ adımlarla basın üzerindeki baskıyı sürekli arttırdığını söyledi. 2015 raporunu Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Aghekyan, Türkiye’ye “yıllık değil haftalık hatta günlük rapor gerektiğini” savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da komedyeni dava etmesine de değinen Aghekyan, “Erdoğan yakın zamanda Türkiye sınırlarını da aşarak, Avrupa’nın basın özgürlüğüne hukuken ve uygulamada saygı gösteren demokratik ülkelerine ulaştı. Bunu yabancı gazetecileri de dava etmek için kullandı ve bu bizim için kabul edilemez” diye konuştu.

Kaynak: Yeni Hayat
Video: Arşiv

28 Nisan 2016 07:08
DİĞER HABERLER