Garipoğlu’nun intiharıyla ilgili çarpıcı açıklama

Garipoğlu’nun intiharıyla ilgili çarpıcı açıklama
Cem Garipoğlu’nu Adli Tıp Kurumu’nda muayene eden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç Dr. Osman Abalı, uzman gözüyle izlenimlerini anlattı.

Cezaevinde ölü bulunan Münevver Karabulut cinayeti hükümlüsü Cem Garipoğlu’nu Adli Tıp Kurumu’nda muayene eden Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Osman Abalı, cinayet ve intihar sürecinde soru işaretleri olduğunu açıkladı.


Bahçeşehir’deki villasında kız arkadaşı Münevver Karabulut’u öldüren ve 197 gün sonra teslim olan Cem Garioğlu, 3 yıl sonra Silivri Cezaevi’ndeki koğuşunda ölü bulunmuştu. Uzun süre medyada konuşulan olayla ilgili birçok iddia gündeme gelmişti.

Teslim olduktan sonra Cem Garipoğlu’nu Adli Tıp Kurumu’nda muayene eden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç Dr. Osman Abalı, uzman gözüyle izlenimlerini anlattı. 

Olayın farklı yönleri olduğunu belirten Abalı, “Baktığımız zaman cinayetin işlenme şekli, tasarlaması, ortaya çıkışı ve cinayeti yapan kişi farklı özelliklere sahip. Abalı, “Cem Garipoğlu Adli Tıp Kurumu’na geldiği zaman ilk gördüğümde ‘bu çocuk mu katil?’ şeklinde bir düşüncem olmuştu. Son derece aklı başında, munis, iyi huylu bir delikanlıya benziyordu. Özellikle bu şekilde hunharca cinayet işleyen kişilerde gördüğümüz yoğun bir şekilde antisosyal kişilik özellikleri söz konusudur. Kişinin iç dünyasında yaşadığı bazı ciddi güvensizlik ve ciddi sıkıntılar nedeniyle hayata ve diğer insanlara duyduğu öfkenin farklı şekilde dışa yansımasıdır. Temel hak ve hürriyetleri ihlal etmeyle ortaya çıkar. Örneğin yaşama ve mülkiyet hakkına kasıt vardır. Hırsızlarda, katillerde bunu net bir şekilde görüyoruz. Antisosyal kişilik bozukluklarında bu türlü bir yapı artık o kişinin iç dünyasında içselleştirilmiştir. Konuşmasından davranışlarına kadar birçok yönüyle bunu her yerde dışa vurur. Bu kişilerin suç işleme potansiyeli bu şekilde artar ve artık tekrarlayan suçlar hayatları boyunca devam eder.” şeklinde konuştu.

“Cem Garipoğlu olayında tekil bir suç ve sabıka var.” diyen Abalı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu suç, çok ciddi bir derecede hunharca işlenen bir cinayet. Bu kişideki potansiyel agresyonun (saldırgan davranma eğilimi) bu cinayete yol açtığı şeklinde düşüncem var. Kişilerin yıllardır baskıladığı iç dünyalarında biriken öfke, şiddet eğilimi belli olay ve tetikleyici faktörlerle açığa çıkabilir. Toplumda da son zamanlarda bunları görüyoruz. Son derece işinde gücünde bir kişi ailesini katletmiş, intihar etmiş, birisini öldürmüş veya ciddi derecede bir şiddet eylemine katılmış. İşte bu toplumda bazı insanların bu şekilde tipik antisosyal kişilik özellikleri göstermeden kendi iç dünyalarında devam ettirdikleri, yaşadıkları yoğunlaşmış anresyonu belli tetikleyicilerle ortaya çıkarmalarıdır. Dışarıdan bakıldığında sessiz sakin görünen insanların bile bu şekilde çok yıkıcı şiddet davranışı göstermeleri mümkün. Cem Garipoğlu’nun bu şekilde garip bir cinayet seyri var.

"GARİP BİR CİNAYET İŞLEDİ, GARİP BİR ŞEKİLDE ÖLDÜ"

Cinayetin içeriğini psikolojik olarak değerlendiren Abalı, “İçeriğine baktığımızda testereyle hunharca işlenen bir cinayet. Burada dürtüsel bir kararın olduğunu da görüyoruz. Sonucu düşünülmeden, ciddi bir plan yapılmadan, günübirlik alınan kararlarla gerçekleştirilen olaylar. Dolayısıyla bu dürtüsel hareketlerin sonuçları da toparlanamaz hale geliyor. Bir gencin bu şekilde bir cinayet işlemesi, her tarafın kan revan içerisinde kalması, cesedin saklanması, taşınması. Baktığımızda gerçekten hiçbir şekilde sonuçları düşülmeden işlenmiş bir cinayet. Kişinin kaçma seyri, yakalanması sonrasında cezaevinde intiharı da bazı yönleriyle farklı. Çünkü bu yapıdaki kişiler engellenmeyle karşılaştıklarında ciddi derecede sıkıntı yaşarlar. Hapishane ortamı bir engellenmedir. Bu kişilerin öfkeleri engellendikleri zaman hemen açığa çıkabilir. İntihar etmeden önce engellenmeyle ilgili bir intihar fikri olsaydı ilk zamanlarda bir intihar girişimi beklerdik. Ama 3 yıl sonra oluşan intihar girişimi yine soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Çünkü intiharda da bir çeşit şiddet vardır. Kişi öfkeyi kendi bedenine yansıtır. O yüzden ölümünde de bazı gariplikler var. Cem Garipoğlu, garip bir cinayet işledi ve garip bir şekilde öldü. Bu süreci çok iyi analiz etmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

"GARİPOĞLU’NUN HAYATTA HER İSTEDİĞİ YAPILMIŞ"

Garipoğlu olayını göz önüne alarak ebeveynlere seslenen Abalı, “İmkanı olan anne babaların, çocuk gelişimi ve eğitiminde çok dikkatli olması lazım. Bazı çocuklar hiçbir engellenmeyle karşılaşmadığında, hayatta her istediklerini yaptıklarında, sürekli bir destek aldıklarında yanlış pozitif bir özgüven oluşuyor. Bu özgüven o kişinin kendini çok yüceltmesine, sonra herhangi bir engel ve tehditle karşılaştığında ciddi derecede öfke nöbeti ve deşarjına sebebiyet veriyor. Cem Garipoğlu olayına baktığımızda da yine hayatta her istediği yapılmış, her dediği yerine getirilmiş, çoğunlukla maddi imkanlar içerisinde hayatını devam ettirmiş ve hemen hemen hiç engellenmemiş bir sürece sahip olduğunu gözlemliyoruz. Bu durumda da bir engellenme karşında bu cinayeti işleme potansiyeli söz konusu olabilir. Farklı şekillerde bunun analiz edilmesi lazım.” diye konuştu.

"CİNAYET SONRASI PLANLANMAMIŞ"

Bu işin adli tahkikatını yapan, delillendiren kişilerin görüşlerine saygı duyduğunu ifade eden Doç. Dr. Abalı, şu noktalara dikkat çekti: “Cinayet süreci de garip gelişen bir süreç. Cinayet işleme tarzı da garip. Tasarlanmış, planlanmış bir cinayet gibi görünüyor. Gidiyor testere alıyor falan ama testereyle öldürme son derece dürtüsel bir karar. Cinayet sonrası süreci planlayamayan bir yapıya sahip. Dolayısıyla o süreç karanlık, soru işaretleri var. Hem maktul hem katil ikisi de sonuçta vefat etti. Dolayısıyla bu konuda birçok soru işareti de onlarla birlikte gitti diye düşünüyorum. Artık açıklanamayacak çünkü onların yaşadığı bir süreç. Cem Garipoğlu’nun kişilik ve karakter yapısına baktığımızda potansiyel agresyon özellikleri taşıyabilecek, dıştan bakıldığında son derece ideal, munis, kendi halinde, yeri geldiğinde başarılı, güzel sosyal ilişkileri olan bir yapıya sahip. Ama iç dünyasındaki o potansiyel agrasyon, şiddet eğilimi yıkıcı özelliklerin belli başlı tetikleyicilerle ona yönelmiş olma ihtimali yüksek. Burada ne olduğunu bilmiyoruz ama olayın oluşu, kapanması hepsi bazı gariplikler içeriyor.”

CİHAN

25 Ekim 2014 13:58
DİĞER HABERLER